CHP Kurultayının ardından...

A -
A +

29 Ocak 2005 günü yapılan ve tam bir savaş alanına dönen CHP'nin 13. Olağanüstü Kurultayında Deniz Baykal'ın 1253 delegeden 674'ünün oyunu alarak, ilk turda genel Başkan seçildiğini Mustafa Sarıgül'ün ise 460 oyda kaldığını biliyoruz. Bu duruma göre, Kurultay seçimini açık farkla Sarıgül'ün kaybettiği kesin olmakla birlikte, gerçek galibinin ise Deniz Baykal değil, CHP olduğu söylenebilir. Şöyle ki: Fikirler yerine yumruk ve tekmelerin konuştuğu, Sarıgül'ün Bakırköy Belediye Başkanını; taraftarlarının ise Kurultay Divan Başkanını yumrukladıkları bu kurultayın oluşturduğu düşünce ve kanaat şu olmuştur: Baykal ile Sarıgül arasındaki 'Yolsuzluk' ve 'Rüşvet' tartışmasının ciddî tereddütler oluşturduğu Mustafa Sarıgül'ün adaylığı, Sarıgül'ün Belediye Başkanını yumruklaması, Sarıgül taraftarlarının ise Kurultay salonlarına girişlerinden itibaren kaba güç göstererek, Kurultayı bir savaş alanına çevirmesi ile yeniden sorgulanmış, delegelerin kafasında 'Böyle Parti lideri olur mu? CHP'de zorbalık ve eşkıyalık olmaz' düşüncesini öne çıkarmış ve salona Sarıgül'e oy vermek niyeti ile gelen birçok delege bile, Sarıgül ve taraftarlarının bu sınavı kaybetmesi karşısında, kanaatlarını değiştirmişlerdir. Zira, Milli Mücadele yıllarındaki Sivas Kongresinde temelleri atılan ve 1923'te resmen kurulup, Milli Mücadelenin kazanılmasını takiben Cumhuriyetin kuruluşunda tarihî görev yapan bir parti Kurultayında yaşanan bu olaylar ve özellikle Sarıgül ile taraftarlarının kaba kuvvete ve taşkınlığa ağırlık vermesi, bu ekibin bundan böyle CHP içinde yer almaları imkânını büyük ölçüde yok etmiştir. Ne var ki, Kurultaydaki seçim sonucunun 'Baykal'ın Zaferi' olarak yorumlanması da çok yanlış olur. Deniz Baykal öteden beri bilinen hitabet gücü ve polemik tecrübesi ile Sarıgül Karşısında inkar edilemeyecek bir 'Üstünlük' sağlamış olsa bile, Kurultaydaki seçim sonuçlarının Deniz Baykal'a gösterilen bir 'Sarı Kart' niteliği taşıdığı da inkar edilemez. Gerçekten Baykal'ın Sarıgül karşısında galibiyete ulaşmasının başlıca nedeni, Kurultay çoğunluğunun Sarıgül'ü CHP lideri olarak görmek istememesinin bir ifadesidir. Bu nedenle CHP Genel Başkanlığını Sarıgül'e kaptırmaktan kurtulan sayın Baykal için durumu yeniden düşünmek zamanının geldiği muhakkaktır. Kanaatimce, Baykal ve arkadaşları tarafından yapılması gereken ilk iş; toplanacak Olağan Kurultay öncesinde partinin demokratik yapısını kuvvetlendiren değişimleri gerçekleştirmek ve bizzat Baykal'ın Kurultayda söz verdiği gibi, Partiyi satmamış, dürüst, yetenekli kişilere 'başkanlık yolunu açan' ortamı hazırlamaktır. CHP'nin belirgin niteliği 'Atatürkçü' ve 'Sosyal Demokrat' bir parti olarak benimsendiğine göre, bu özelliklere sahip ve kitleleri arkasından sürükleyecek karakterde bir adayın, hem CHP Kurultayı tarafından destekleneceğine, hem de yapılacak ilk genel seçimlerde seçmenlerin desteğini kazanacağına ve bu suretle kısa zamanda, AK Parti iktidarı karşısında ciddî bir 'Ana Muhalefet' ve 'İktidar Alternatifi' oluşturan bir 'Sosyal Demokrat' parti yolunun açılacağına, bundan da en çok Türk Demokrasisinin kazançlı çıkacağına şüphe yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.