Denktaş, KKTC Halkı'nın Seçtiği Cumhurbaşkanıdır

A -
A +

Bundan bir süre önce okuduğum bir köşe yazısında 'KKTC, Denktaş Cumhuriyeti mi, yoksa halkı var mıdır?' diye sorulmakta, Kıbrıs'ın Rauf Denktaş ve adamları tarafından yıllardır hoyrat kullanılarak ve Adanın Türk tarafının yanlış ekonomik politikalar yüzünden 'Çöl', Rum tarafının ise bir Vaha görünümünde olduğu iddia edilerek, Denktaş ve adamlarından kurtulan bir Kıbrıs'ın büyüyüp gelişebileceği ileri sürülmekteydi. Kanaatimce bu yazı, maalesef memleketimizde de son zamanlarda KKTC ve seçkin Devlet Başkanı Denktaş'a karşı yöneltilen haksız suçlamalardan sadece bir örnektir. Evvela köşe yazarının "KKTC, Denktaş Cumhuriyeti mi, yoksa halkı var mıdır?" sorusuna, KKTC Anayasası ve siyasal gerçekler açısından, cevap vereyim. Bilindiği gibi 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Halkı'nın kendi geleceğini tayin etme hakkına dayanılarak ve siyasî eşitliği vurgulanarak ilân edilen KKTC'nin Anayasası, Kurucu Meclis tarafından kabul edilerek, Kıbrıs Türkleri'nin halk oylamasında onaylanıp Resmî Gazete'de yayınlanmasından sonra yürürlüğe girmiştir. Bu Anayasa'nın 99. maddesine göre Cumhurbaşkanı beş yıllık bir süre için seçilmekte, bir adayın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için kullanılan geçerli oyların salt çoğunluğu alması, hiçbir aday salt çoğunluk sağlayamazsa seçimin yedi gün sonra en çok oy alan iki aday arasında yenilenmesi gerekmektedir. Ayrıca aynı Anayasaya göre, KKTC'de Yasama görevi çeşitli partilere mensup 50 milletvekilinden oluşan Cumhuriyet Meclisi tarafından görülmekte (m. 77) Yürütme ise Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile Bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilmektedir. (m. 106) Görülüyor ki Sayın Rauf Denktaş bu göreve 1983'ten bu yana her beş yılda bir, KKTC halkı tarafından getirilmekte, Parlamento ve Bakanlar Kurulu ise Denktaş ve adamları tarafından değil, çeşitli siyasî partilere mensup kişiler tarafından oluşturulmaktadır. KKTC Yönetiminin ekonomik politikasını savunmak bu satırlar yazarının görevi olmamakla birlikte insaf sahibi ve objektif olmanın gereğini yerine getirmek için şu hususu belirtmeyi bir görev sayıyorum. Eğer bugün Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde fert başına düşen milli gelir 13.000, KKTC'de ise 4.000 dolar ise bunun bütün sorumluluğunu KKTC Yönetimine yüklemek haksızlık olur. Zira KKTC'nin kurulduğu 1983 yılından beri Kuzey Kıbrıs, turizmden başlayarak çeşitli konularda boykot ve 1994'te ambargo uygulanmış, bunlar yetmiyormuş gibi Avrupa Birliği Adalet Divanı, Rumların müracaatı üzerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin toplam ihracatının %60'ını oluşturan AB ülkelerine ihracatını yasaklayan bir karar alırken AB'nin yakın zamanlara kadar Güney Kıbrıs Rum Yönetimine sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adına yaptığı yardımlar 9.000.000 EURO'ya ulaşır ve bu yardımın, Güney Kıbrıs AB'ye üye olmadan önce 57.000.000 EURO'ya ulaşacağı bildirilirken, Kıbrıs Anayasası'nın mantığına uygun olarak Kuzey Kıbrıs'a verilmesi gereken payın üzerine de Rumlar oturmuştur. Bütün bu olayların Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik durumunu olumsuz etkilediği inkâr edilebilir mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.