Yukarıdaki başlık bu yılın mart ayında Doğan Yayınları arasında çıkan Numan Esin'in kitabının adıdır. 1929'da Biga'da doğup, 1949'da Harp Okulunu bitirip, 1959'da Kurmay Binbaşı olan Esin'in, 27 Mayıs 1960 Müdahalesine katılıp Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi olduğunu, 13 Kasım 1960'ta 14'lerden biri olarak gönderildiği Madrid'te iki yıl kaldıktan sonra CKMP'den politikaya girip, kısa süre sonra politikadan çekilerek, iş hayatına yöneldiğini ve yıllardan beri 1961 Anayasası ve "Çağdaş Demokrasi Vakfı"nın başında bulunduğunu ayrıntıları ile kitaptaki özgeçmişinden de öğreniyoruz. Ekleri, kaynakları ve fihristi ile birlikte 478 sayfayı bulan bu kitap tartışılacak birçok tarafı olmasına rağmen, yakın Türk Siyasî tarihi ile ilgilenen herkesin okuması gerektiğine inanıyorum. Bu anılar; 1924-1993 dönemini içeren 'Birinci Kitap' ile '1993-2004' yıllarını içeren 'İkinci Kitap'tan oluşmakta, Birinci Kitap'ın ilk bölümünde Numan Esin çocukluk, gençlik ve subaylık yıllarından bahsederken, İkinci Bölüm (27 Mayıs 1960 İhtilali) başlığı altında, çeşitli kısımlar halinde "On dörtler"in 13 Kasım 1960'ta yurt dışına gönderildiği zamana kadarki dönemi (s.95-200) anlatmaktadır. 27 Mayıs 1960 sabahının erken saatlerinde, henüz MBK oluşturulmadığı için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yeni Anayasayı yapmak için davet edilen Bilim Heyetinin en genç öğretim üyesi olarak bu süreç içinde yer aldığım için -ve 27 Mayıs 1960 Müdahalesinin 45. yıl dönümüne yaklaştığımız bu günlerde- okuyucularıma, şimdilik, bu kitabın '27 Mayıs 1960 İhtilali' başlıklı bölümünden bahsetmekle yetinmek istiyorum. Bu bölümden anladığımıza göre Numan Esin, 1960 yazında Ordudaki kadroların daraltılması amacı ile hazırlanan ve 235 general ile 5.000 subayı emekliye sevk eden ordudaki tasfiyeyi 'Fikir' olarak doğru, fakat politik olarak 'yanlış' bulmakta, emekli edilen subayların "Emekli İnkılap Subayları-'Eminsu'lar" Derneğini kurarak, güçlü muhalefet oluşturduklarını yazmaktadır. 'Aynı yanlışı' '147'ler Olayı' olarak bilinen Üniversitelerin Tasfiye Hareketinde de yaptıklarını kabul eden Esin bu konuda şöyle demektedir: "... 147 profesörü evden aldık kapının önüne koyduk. İçeride bıraktıklarımız ile dışarıya çıkardıklarımızı karşılaştırdığımız zaman, birinin diğerinden üstün olduğunu kanıtlayacak herhangi bir şey vardır denilemez.. İstihbarata dayanarak böyle bir şey yapmak yanlıştı... Bu arada Erkanlı, yaptığımız işin yanlışlığını herkesten önce fark etti ve; "Biz bir yanlış yaptık çocuklar. Bunu düzeltmemiz gerekir" dedi. Ben ise artık dönülmez bir noktaya geldiğmizi ve taviz vermememiz gerektiğini düşünüyordum... Zaten, fazla zaman geçmeden 13 Kasım geldi biz tasfiye edildik: Sırası gelmişken, bu konuda yaşadığım olayı özetlemek istiyorum: 27 Mayıs 1960 günü İÜ Hukuk Fakültesine mensup 7 öğretim üyesinden oluşturulan ve benimde aralarında bulunduğum ön tasarıyı hazırlayacak Anayasa Komisyonu, Ankara Üniversitesinden Prof. Dr. Bahri Savcı, Prof. Dr. İlhan Arsel ve Doç. Dr. Muammer Aksoy'u da aralarına katarak, İÜ Üniversitesi Senato Salonunda çalışmalara başladıktan sonra, Anayasa Komisyonu Başkanı Ord. Prof. Sıddık Sami Onar'ın "İkinci Meclis"i genel oya göre değil de 'Mesleki Temsil'e göre oluşturmak istemesine, Komisyonun iki üyesi (Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ve Doç. Dr. İsmet Giritli) karşı çıkınca, daha sonra, bizzat Merhum Türkeş'in bana anlattığı gibi, Komisyon Başkanı Ord. Prof. Onar, Komisyonda kaybettiği çoğunluğu sağlamak için, gûya bizim CHP'den talimat alarak komisyon çalışmalarını baltalamak istediğimizi ifade ederek, MBK Başkanı Org. Gürsel tarafından komisyondan çıkarılmamızı sağlamış, bu olaya karşı basın bizi MBK'ya karşı desteklemeye başlayınca da, tepki olarak Tarık Zafer ile birlikte ben, 147'ler listesine ilave edilmiştik. İşte özellikle bu olay, 28-29 Nisan Olaylarını oluşturan gençlerden büyük tepki almış, 10 Kasım 1960'ta İstanbul'da Melek Sineması'nda gençliğin düzenlediği Atatürk'ü Anma Töreninde Tarık Zafer'le ben çılgınca alkışlanırken, MBK Genel Sekreteri Orhan Erkanlı protestolarla karşılanınca, Erkanlı süratle Ankara'ya dönmüş ve Esin'in de kitabında yazdığı gibi "13 Kasımdan iki gün önce" (yani 11 Kasım) "Bu iş bitti artık, sonuna geldik" kanaatine vararak istifa dilekçesini Cemal Gürsel'e göndermişti. (s. 168) Numan Esin'in 27 Mayıs ve özellikle "Askeri müdahaleler konusundaki değerlendirmelerini bir başka yazımda ele alacağım.