Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk'ün, Türk Milletini; 'Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir' şeklinde tanımladığını, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından birkaç ay sonra kabul edilen 20 Nisan 1924 tarihli ve Cumhuriyetin ilk Anayasası olan Anayasanın 88. maddesinde 'Türkiye'de, din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkeseTürk denir' hükmü ile Türk kimliğinin bütün vatandaşlar için bir üst kimlik olduğu gerçeğini en iyi şekilde ifade ettiğini görüyoruz. Bugün de yürürlükte bulanan 1982 Anayasasının 66. maddesi de Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür hükmünü içermekte ve fakat bu ifadeden 1924 Anayasasının 88. maddesi göz önünde tutulmadığı takdirde, Türkiye'de en üst kimliğin Türk kimliği değil "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" olduğu anlamı da çıkarılabilmektedir. Oysa, yukarıda zikrettiğimiz Atatürk'ün Türk Milletini tanımı ile 1924 Anayasasının 88. maddesi hükmü, bugün yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının 'Başlangıç' kısmında yer alan ve Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirttiği için, aynı Anayasanın 176. maddesine göre Anayasa metnine dahil olduğu kabul edilen; 'Türk Vatan ve Milletinin ebedi varlığı, Yüce Türk Devletinin Bölünmez Bütünlüğü, Atatürk'ün belirlediği Milliyetçilik anlayışı, Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu' gibi ifadelere ek olarak Anayasanın 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan Atatürk Milliyetçiliği ve 3. maddesindeki 'Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, dili Türkçe'dir ve benzeri ifadeler göz önünde tutulduğu takdirde, en üstün kimliğin 'Vatandaşlık' kimliği değil 'Türk Kimliği' olması gerektiği anlaşılır... Hal böyle iken, Atatürk'ün kurduğu ve bugün 'Ana Muhalefet'i oluşturan CHP'nin 1993'te kabul ettiği ve bugün de yürürlükte bulunan programının hiçbir yerinde, ne Türk'ten, ne Türk Milletinden, ne de Atatürkçü Milliyetçilikle, Atatürk'ün Türk Milletini tanımından söz edilmediği ve üstelik 'Cumhuriyet, yurttaşlık kavramının temel öge ve temel tanım olarak esas alınmasıdır' hükmüne bu programda açıkça yer vermesine (s.26). ve bundan da önemlisi, Türk ve Türk Milletinden söz etmezken 'Kürt Sorunundan' bahsetmesine (s.72) rağmen, CHP'nin sayın liderinin 'Üst Kimlik' olarak Türk Milletini görerek, diğer etnik kimlikleri alt kimlik olarak nitelemesi görüşünün samimiyetine kamuoyunu inandırması için, vakit geçirmeden, CHP programının ilgili bölümlerini bu görüşe uygun olarak değiştirmek girişiminde bulunması gerekir. Aksi takdirde, parti programına ters düşen Sayın Baykal'ın beyanları, temelinde haklı olsa bile, bir popülizm örneği olarak da kabul edilebileceği gibi, CHP dışında yeni parti arayışlarına yol açabilir. Kaldı ki, yukarıda işaret ettiğim üzere, yürürlükteki 1982 Anayasasının 66. maddesinin ifade şeklinden, Türkiye'de üst kimliğin hem Türk'lük, hem de vatandaşlık olabileceği anlamı çıkarıldığından, bu konu parti programlarında açıklığa kavuşturulmadığı sürece, parti liderlerinin üst kimlik konusunda, daha yumuşak, uzlaşıcı ve birleştirici tutum takınmalarının ülkemizin yararına olacağını düşünüyorum.