Hürriyet" gazetesinin, birinci sayfadan 10 Mart 2004 günü yayınladığı "Sosyetik Fişleme" haberi ile başlayan tartışma üzerine, Genelkurmay Başkanlığının, 17 Mart 2004 günü, konu ile ilgili etraflı ve inandırıcı bir açıklama yaptığını görüyoruz. İkinci Zırhlı Tugay Komutanlığının İstanbul'daki bazı kaymakamlıklara gönderdiği "Bilgi Toplama Planı" ile ilgili suçlamalar ve tartışmaların büyümesi üzerine yapılan bu açıklamada, "Bilgi isteminde, karargah subayı hatası ile amacı aşan bazı ifadelerin yer aldığı kabul edilmiş ve fakat bunun "Fişleme" olarak nitelenmesinin ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının suçlanmasının yersiz olduğu vurgulanmıştır. Bu açıklamada özetle şöyle denilmektedir. Basında büyük yankı uyandıran yazı, emniyet asayiş planlarının garnizon komutanlıklarınca geliştirilebilmesi amacı ile, ihtiyaç duyulan istihbarat bilgilerinin temini için hazırlanmış ve kaymakamlıklara gönderilmiştir. Bu görev, askerî birliklere kanunlarla emredilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı il idaresi kanunu ve buna istinaden Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında yapılmış olan protokol bunu öngermektedir. Açıklamada söz konusu yazının "Fişleme" ile hiçbir ilgisi olmadığı vurgulanmış, hiç kimse fişlenmemiş ve böyle bir görev hiçbir birliğe emredilmemiştir, denilmiştir. Konunun, il mülki amirleri ile illerdeki garnizon komutanlıklarının ilgi ve sorumluluğunda olduğu belirtilen açıklamada bazı çevrelerce iddia edildiği gibi bu konunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile hiçbir ilgisi yoktur. Kaymakamlıklara yazılan yazıda bölücü, irticai ve yıkıcı faaliyetlere ilişkin istekler, istek formunun hemen hemen tamamını oluşturmakta, sadece üç maddesinde yer alan ve basın tarafından yansıtılan "Amacını aşmış istekler" ise, bu açıklamada, konu ile ilgili eğitimde zafiyet olan karargah subaylarının kusuru olarak nitelenerek, bu meselenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir iç meselesi olduğu, bu hususun düzeltilmesi için gerekli çalışmalara hemen başlandığı ve gereğinin yapılacağı ifade edilmektedir. Bilindiği gibi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök daha önce gazetecilere verdiği cevapta "Bir kabahat varsa, Genelkurmay Başkanı ben olduğuma göre, sorumluluk benimdir" sözleri ile mesuliyet anlayışını ortaya koymuş, bunun dışında sorumlu veya sorumlular varsa, kurum içinde gereğinin yapılacağının da işaretlerini vermiştir. Nitekim son açıklama ve bu açıklamayı izleyen haberler, amacı aşan bilgi isteyenler ile ilgili soruşturmanın TSK bünyesi içinde başlatıldığını ortaya koymaktadır. Bu itibarla, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliğinden 17 Mart 2004 günü yapılan bu açıklamayı yukarıda belirttiğim gibi hem çok yerinde, hem de yeterince kapsamlı ve inandırıcı buluyorum.