Halkın vergileri ile yaşayan Radyo-TV kuruluşu: TRT

A -
A +

Bugünkü Anayasamızın 133. maddesinde 1993'te yapılan değişiklikle Radyo ve TV alanında delinen Devlet yayın tekelinin, hukuken de kaldırıldığını ve böylece Devletçe Kamu Tüzel Kişiliği olarak kurulan ülkenin tek ödenekli Radyo-TV Kuruluşunun TRT olduğunu biliyoruz. Bu suretle TRT, Kamu Tüzel Kişiliğine sahip bir "Kamu Hizmet Yayıncısı" haline gelmekte ve bu nedenle, TRT Yayınlarının özel yayın kuruluşlarına benzemesi ve TRT'nin özel yayın kuruluşları ile rekabete girmesi hiçbir şekilde gerekmemektedir. Hal böyleyken TRT'nin son yıllarda halka katıda bulunacak programlar düzenlemek yerine reyting alacak yayınlar yapmak hevesine kapıldığı ve fakat maalesef bu alanda da özel TV'lerin çok gerisinde kaldığı görülmektedir. 2000 Sidney Olimpiyatlarını yayınlamak tekelini elde eden TRT'nin altın madalyaya giden grekoromen'deki tek umudumuz Hamza Yerlikaya'nın güreşini şaşkın spikerin "Hamza Eroğlu" adı ile nakletmesi unutulur gibi değildir. Oysa son yönetim döneminde, TRT'nin 6000 olan personel sayısını 8000'lere çıkardığı haberleri medyada yer almakta ve böylesine spordan habersiz bir spikerin bu kalabalığın içinden bu maçı anlatmakla neden görevlendirildiği, hattâ neden Avustralya'ya götürüldüğü sorusu bugüne kadar cevaplandırılmamış bulunmaktadır. Yine geride bıraktığımız aylarda çeşitli gazetelerimizde yayınlanan haberlerde "Çiftliğe dönen TRT'de dizi hazırlatma ve film alımlarında birçok usulsüzlük yapıldığı iddia edilmiş, TRT'nin sadece 2000 sonbaharında yayına başlayan 13 bölümlük 8 dizi için, sayısı 8000'i aşan personeline rağmen, özel film şirketlerine 7 trilyon ödediği iddia edilmiştir. Bunun gibi, TRT'nin televizyon yayıncılığına başlamasının 33. Yıldönümü olan Ocak 2001'de, yeni "Logo"su ile izleyici karşısına çıkmak için, yıllardır trilyonlarca lira zarar etmesine aldırmadan, bu logoya 2 milyon dolar gibi yüksek bir para ödediği haberlerinin resmen tekzip edildiğini hatırlamıyor ve sözde "Değişim" iddiası ile başlatılan yeni dönemin haber yayıncılığından başlayarak, birçok programda maalesef "Yozlaşma"ya dönüştüğünü üzülerek izliyoruz. Bu satırların yazarı 1950'li yıllardan itibaren, bağımsız ve özerk bir kamu tüzel kişisinin, BBC modeline uygun olarak, Radyo-TV kuruluşu şeklinde Anayasada yer alması gereğini savunmuş ve 1961 Anayasasında bu hususun gerçekleşmesi için çalışma ve katkılarda bulunmuş ve 1 Mayıs 1964'te faaliyete geçen TRT'nin ilk Yönetim Kurulu üyeliğine ve 1966-68 yıllarında da TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştır. İlk 5 yıllık kalkınma plânında TV'ye hiç ödenek ayrılmadığı için, o dönemdeki TRT Yönetiminin kameraman yetiştirmek için Avrupa'nın BBC'den başlayan yayın kuruluşlarından burslar elde ettiğini ve ilk TV vericisini hibe yoluyla Almanya'dan elde ederek 31 Ocak 1968'de TRT'nin ilk TV yayınlarına başlatıldığını herkes bilmekte, fakat ben o dönemin TRT Yönetim Kurulu Başkanı olduğumdan, bu olayın kutlanması için yeni logosuyla izleyici karşısına çıkan TRT'nin bu logoya 2 milyon dolar ödediği haberine ise üzülmekteyim. Bu münasebetle söylemek istediğim şudur: Geçen yıldan beri TRT ile ilgili olarak çeşitli gazetelerde ve son zamanlarda internetteki haber portallarında çıkan ve TRT'de dizi dizi vurgun, yolsuzluk, usulsüzlük, savurganlık yapıldığını ve skandal yaşandığını iddia eden haberlerin doğru olmamasını diliyor ve fakat, başta TRT'nin onur ve prestiji olmak üzere, yolsuzluk haberlerinden ve olaylarından bunalmış Türk kamuoyunu tatmin etmek için, bu iddialardan her birinin incelenmesinin, araştırılmasının, denetlenmesinin çok yerinde olacağını düşünüyorum. Bu görevi ise, en iyi şekilde, idarenin hukuka uygunluğunu, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesini sağlamakla yükümlü Devlet Denetleme Kurulundan başka kim yapabilir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.