Harp Akademileri'nin "Yeni Güvenlik Anlayışları" Sempozyumu

A -
A +

Harp Akademileri Komutanlığı, zaman zaman düzenlediği sempozyumlardan birini daha "Dünyada Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye'nin Durumu" gibi güncel bir konuda, 13-14 Mart 2003 günlerinde, Yeni Levent'teki kampusünde gerçekleştirdi. Bir havacı olan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına, kısa ve fakat özlü açış konuşmasındaki "Paraşütü zamanında açmasını bilirsek bir anlamı olur" sözleri ile aklın gereklerini de zamanında yapmamızın önemine dikkatleri çekti. Sempozyumun ilk günkü sabah oturumunda ABD'li, Alman, Rus, Çinli ve Türk uzmanlar güvenlik sorunları ile ilgili bakışlarını özetlerken, öğleden sonraki oturumun başlığı "Türkiye'nin Durumu" idi. Bu konu, diplomatlarımız, akademisyenlerimiz ve askerlerimiz tarafından etraflı şekilde işlendi. Sempozyumun ikinci gününde ise, E. Büyükelçi Gündüz Aktan başkanlığında gerçekleştirilen üçüncü ve dördüncü oturumlarda "Türkiye'nin güvenlik ihtiyacı" konusu, etraflı şekilde işlenerek tartışıldı ve değerlendirildi. İlk günün sabah oturumunda ABD'li Prof. Kangas, herhalde özellikle 11 Eylül 2001 günkü terör saldırısının etkisi ile, ülkesinin güvenlik anlayışını terör ve kitle imha silahlarının tehdidine dayandırırken, AB'nin görüşünü Federal Almanya'nın eski savunma bakanlarından olan Ruehe ve onu takiben Rus Profesör Şufrin ile Çinli Prof. Zuqian fikirlerini özetleyerek, hem ABD'nin tehdit ve güvenlik kavramlarına karşı çıktılar, hem de Irak'ta bütün barışçı imkanlar tüketilmeden, ABD'ye destek vermeyeceklerinin işaretini verdiler. Uzmanların bu görüşlerini dinlerken, kafamda beliren ve fakat vakit darlığı ve soru soranların çokluğundan dolayı, orada dile getiremediğim gözlemimi, hiç olmazsa okuyucularımla paylaşmak istiyorum... Bilindiği gibi uluslararası politika ile uluslararası ilişkilerde iki temel yaklaşımdan söz edilir. "İdealist" olarak adlandırılan ve özellikle hukukçu Lauterpacht tarafından savunulan görüş uluslararası hukuk, Milletler Cemiyeti gibi uluslararası örgüt ve sonuna kadar işbirliği ve barış unsurlarına dayanmak isterken, bu yaklaşım karşısında yer alan "Realist" görüş ve ekolün önemli temsilcisi Morgenthau olup, bu görüş daha sonra George Kennan ve Henry Kissinger gibi hem akademisyen, hem de devlet adamı olan kişiler tarafından savunulmakta ve ilk planda "Güvenlik"e önem verip gerekirse çatışmayı ve hatta savaşı öngörmektedir. Bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki 1920'li yıllarda "İdealist" görüş egemen olmuş fakat hukuka ve Milletler Cemiyeti'ne dayanmak isteyen bu davranış Hitler, Mussolini ve Stalin gibi diktatörlerin zorbalıklarını, barışçı tedbirler ile durduramıyarak, İkinci Dünya Savaşı'nı önleyemediği gibi Milletler Cemiyeti'nin de sonu olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, bugün Irak konusunda ABD "Realist Görüş"ün savunuculuğunu yaparken, Fransa-Almanya ikilisi, Rusya ve Çin, Irak'taki harekatın BM kararlarına dayanmasını istemekte, fakat sıkışınca, milletlerarası meşruiyetin gerçekleşmesini, veto yetkisini suiistimal ederek önlemeye kalkışmakta ve böylece hem güvenliğin zamanında sağlanmasını önlemekte hem de, Birleşmiş Milletler teşkilatının prestijini ve itibarını önemli şekilde zedelemektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.