Oteden beri hoşgörüsü ve liberal değerlere saygısı ile tanınan ve ülkesindeki yabancılara ve göçmenlere, hiç olmazsa ekonomik yönden, diğer ülkelere nazaran daha fazla imkan tanıyan ve bugün en az 1 milyon Müslümanı barındıran AB'nin önemli ve güçlü üyesi Hollanda'da bazı mihrakların bir "Müslüman Düşmanlığı" dalgası oluşturmak istediğini görüyoruz. Bu tehlikeli oyunun son örneği, Müslümanlara karşı tahrik edici beyanları ve tutumu ile tepki toplayan Hollandalı film yapımcısı Theovan Gogh'un 2 Kasım 2004 günü radikal gruba mensup 26 yaşındaki Faslı bir Müslüman göçmen tarafından öldürülmesinden bu yana, Hollanda'da 20'den fazla cami ve Müslümanlara ait kuruluşlara saldırı düzenlenmesi olaylarıdır. Doğrusu istenirse, yabancılara karşı özellikle hoşgörü sergileyen 16 milyon nüfuslu Hollanda'da ırkçılık, bir sağ kanat demagogu olan Pim Fortuny'nin genel seçimlerden sadece 9 gün önce, 6 Mayıs 2002 günü, Hollandalı bir hayvan hakları savunucusu tarafından öldürülmesi ile gündeme gelmiş, fakat etnik ve dinci çatışmalardan çok korkan Hollanda toplumu, ırkçı, Fortuny'nin katilinin ne Müslüman ne de göçmen olmamasından büyük rahatlık duymuştu. Bu defa ise, Müslümanların düşmanı film yapımcısı Van Gogh'un radikal gruba mensup ve Fas kökenli bir Müslüman göçmen tarafından öldürülmesi ülkedeki "Yabancı Düşmanı ve Irkçı" çevrelere ve bu olaydan heyecana kapılan bazı Hollandalılara, ülkedeki Müslümanlara karşı baskı yapmak fırsatını vermiştir. İşin enteresan yönü, film yapımcısı Van Gogh'un ırkçı politikacı Pim Fortuny'nin büyük hayranı olması ve onun ölümünü konu alan bir filmin senaryosunu tamamlamak için stüdyoya bisikletle giderken öldürülmesidir. Hollanda hükümeti Van Gogh'un öldürülmesini "İfade Özgürlüğüne karşı eylem" olarak nitelenmekte ve Amsterdam'da büyük bir miting düzenlerken, birçok Müslüman kuruluşun bu cinayeti takbih etmesine rağmen, birçok Hollandalı bu cinayetin ülkede bir "Çok Kültürlü Toplum" oluşturma idealini gölgelemesinden söz ederken, Göçmenler Bakanı Bayan Rita Verdonk'un tutumu ile son gelişmelerin oluşturduğu hava değişikliğini Hollanda Hükümetinin, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı ülkenin bazı çevrelerinde duyulan husumeti paylaşmasından korkulmaktadır. Bu nedenle, müzakerelerin başlaması için 17 Aralık 2004 gününü bekleyen Türkiye'nin bu aşamada Hollanda kamuoyunu ferahlatacak bazı girişimlerde bulunmasının, Hollanda'daki Türkleri ise, tahrik ve oyunlara gelmemesi konusunda, uyarmasının faydalı olacağına inanıyorum.