1948 yılında, üç büyük dince kutsal sayılan Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin oluşturulmasıyla başlayan ve Arap-İsrail çatışmaları veya İsrail'in giriştiği tek yanlı eylemler sonunda hemen tüm Filistin topraklarının İsrail'in işgali altına girmesi ve bu topraklarda yaşayan insanların büyük çoğunluğunun Arap ülkelerindeki mülteci kamplarına sığınması ile büyüyen Filistin Sorununun, bu konuda BM'de sayısız karar alınmasına rağmen çözüme ulaşamadığını biliyoruz. Soruna bir çözüm bulunamamasının, anlaşmazlığın oldukça karmaşık olmasından, Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklardan, büyük güçlerin bölgedeki çıkar farklarından ve İsrail'in askerî gücü gibi nedenlerden kaynaklandığı kabul edilse bile, "Filistin Sorunu"nu çözüme ulaştırmak için bir araya gelen tarafların rolleri de inkar edilemez. Nitekim son zamanlarda yayınlanan bir kitap bu konuya ışık tutmaktadır. The Missing Peace: The Inside Story of the Fight for Middle East Peace adlı eserin yazarı olan Dennis Ross'un I. Körfez Savaşı'ndan sonra Baba Bush'un 1991 yılında Araplarla İsraillileri bir araya getirdiği "Madrid Zirvesi" ile Temmuz 2000'deki "Camp David" zirvesinde ABD'nin Orta Doğu'daki politikasının baş sorumlusu olması, 840 sayfayı aşan kitaptaki hikayelerin önem ve ciddiyetini arttırmaktadır. Bu kitapta Ross, bir bakıma o yıllarda yürüttüğü diplomasinin başarısızlık nedenlerini anlatırken, İsrail-Filistin barışının sağlanamamasından kimin veya kimlerin sorumlu olduğunu da araştırmakta ve bu arada başta Yaser Arafat olmak üzere birçok kişiyi suçlamaktadır. Ross'a göre tarafların bir araya geldikleri zirve toplantılarında Arafat'ın bir "lider" gibi değil, sadece bir "sembol" olarak davranması başarısızlığın nedenlerinden biri olmuştur. Ross buna örnek olarak İsrail Başbakanı Barak'ın ülkesi adına oldukça "uygun" öneriler getirmesine rağmen, Arafat'ın "hayır" demesini ve ABD Başkanı Bill Clinton'ın görevinin son günlerinde 2 Ocak 2001'de önerdiği uzlaştırıcı planı da Arafat'ın reddetmesini göstermektedir. Ross'a göre Yaser Arafat'ın fazla titiz olması yakınlarını bile çok defa çileden çıkarıp kızdırmış ve arzulanan "barış" sağlanamamıştır. Bununla birlikte, Dennis Ross kitabında Filistin Sorununun çözümlenememesinin diğer suçluları olarak Ariel Şaron'u ve 4 Kasım 1995'te bir fanatik tarafından öldürülen Yitzhak Rabin'in yerine Başbakan olan ve fakat Rabin'in vasiyet ettiği "barış süreci"ni katleden Binyamin Netenyahu'yu da zikretmektedir. Ross'un bu kitabının "Filistin Sorunu" ile uğraşanlara ve tarihçilere faydalı ve ayrıntılı bir kaynak oluşturacağını düşünüyorum. Not: Ariel Sharon'un Gazze Şeridindeki Yahudi yerleşimlerini 2005 Eylülüne kadar boşaltma planını ve bu planın İsrail Parlamentosunda kabul edilmesini, İslam ve batı dünyası ilişkilerini zehirleyen bir uyuşmazlığın çözümü yolunda olumlu bir adım olarak karşılamamak mümkün değildir. İ.G.