İsrail ile Filistin arasında diplomatik müzakerelerin kesilmesi ve saldırıların karşılıklı olarak başlaması sonucu İsrail Başbakanı Şaron'un Gazze Şeridi ile Batı Şeria'dan çekilmesini öngören planının İsrail hükümeti tarafından reddedilmesi ve Şaron hükümetinin azınlığa düşmesi üzerine, Şaron'un, 1967'den beri İsrail'in işgali altında olan ve fakat Filistinliler'e ait bulunan Gazze Şeridi ile Batı Şeria yerine, şimdilik sadece Gazze Şeridi'nden çekilmesini öngören bir plan hazırladığını görüyoruz. Ne var ki, Şaron hükümetinde Likud partisindeki muhaliflerden başlayarak, diğer aşırı sağcı partilerin bu plânı "Terörizme Ödül" gerekçesi ile reddetmelerine rağmen, bunun yürürlüğe sokulması, karşılıklı şiddet hareketlerinin azalmasına bağlıdır. Oysa, İsrail birliklerinin Filistinliler'i öldürdüğünü Hamas'a mensup köktencilerin ve Gazze'deki Filistinliler'in İsrailliler'i katlettiğini; çiftliğini ziyaret eden Başbakan Şaron'a fırlatılan bir roketin İsrail Başbakanının yakınına düştüğünü medya haberlerinden biliyor ve bu şartlar altında Şaron'un son planının görüşülmesine başlanmasının zor olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan, Lahey'deki Milletlerarası Adalet Divanı'nın, geçen aralık ayında Birleşmiş Milletler'in istediği istişari görüşüne karşılık 9 Temmuz 2004 günü verdiği kararda, İsrail'in, intihar bombacılarının sızmalarını önlemek için Batı Şeria boyunca inşa ettiği duvarı yıkmasını bildirmesi üzerine bu faktörün de diplomatik görüşmelerin yeniden başlaması ortamını önemli şekilde etkilediğini teslim etmemiz gerekir. Bunlar yetmiyormuş gibi; Gazze Şeridi'nde Fransız yardım görevlilerinin silahlı kişilerce kaçırılması üzerine, Filistin kabinesinde çıkan güvenlik krizi sonucu Başbakan Ahmet Kurey'in Yaser Arafat'a istifasını vererek bunda ısrar etmesi, İsrail ile Filistin arasında diplomatik sürecin yeniden başlamasını önleyen bir diğer olumsuz faktördür. Doğrusu istenirse, son zamanlarda Arafat'ın otoritesi sorgulanmağa başlanmış, bununla birlikte İsaril'de muhalefetteki İşçi Patisi'nin lideri ve azınlığa düşen Şaron hükümetinin destekçisi Shimon Perez, Arafat'ın azalan otoritesine rağmen Filistinliler'i görüşme masasına tekrar döndürebileceği kanaatini savunmuştur. Oysa, bu defa Filistin Başbakanı Ahmet Kurey'in bile, Arafat'a karşı çıkarak istifasında ısrar etmesi, Arafat'ın "Diplomatik süreç"te yer almasını güçleştirmekte ve bu durum İsrail ile ABD'nin Arafat'a güvenmemelerindeki haklılığı ortaya çıkarmaktadır. Nitekim, Mısır Başkanı Hüsnü Mubarek'in de, Filistin'deki güvenlik görevini bırakarak, bir başka kimseye devretmesini öteden beri Arafat'tan istediği bilinmekte, ne var ki Arafat'ın kaçırılan güvenlik şeflerinden birinin yerine yeğeni Musa Arafat'ı atamasının Filistinlilerle meskûn Gazze'de bile protestolarla karşılandığı görülmektedir.