12 Mart 2006 günü kabulünün 85. yıl dönümünü kutladığımız 'İstiklâl Marşı' bilindiği üzere aynı zamanda Türkiye Devletinin 'Milli Marşı'dır. Nitekim, Anayasamızın 'Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili, Bayrağı, Milli Marşı ve Başkenti' kenar başlıklı ve Anayasanın 'Değiştirilemez hükümleri arasında yer alan 3 maddesinde aynen şöyle denilmektedir: "Türkiye Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir, Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı, al bayraktır. Milli Marşı 'İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır. Milli Marşların genellikle isimleri de vardır. Bu isimler o milletin vasfını veya marşın yazıldığı olağanüstü bir olayı vurgular. Milli Marşımızın adı 'İstiklal'dir. İstiklal kavramı milletimizin çok önemli bir karakterini vurgular. Türklerin en eski çağlardan başlayarak birçok devletler kurduğunu biliyoruz. Bunun anlamı şudur: Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde 'Devletsiz' yaşamamıştır. Orhun Kitabelerinde Türk Milletinin özgür ve bağımsız yaşamaya alışmış olduğu da vurgulanmaktadır. Nitekim Mehmet Akif "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım/ Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım/ Yırtarım dağları, enginlere sığmaz taşarım..." mısralarında Türk Milletinin bu karakterini vurgulamaktadır. Esasen yirminci yüzyılın başında istiklaline sahip tek Türk ve gerçek anlamda bağımsız İslam Devletinin Osmanlı Devleti olduğunu ve Milli Marşımızın bu Devletin yok edilme girişimlerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğduğunu biliyoruz. Onun için, Akif'in bu şiiri istiklal ile başlar, istiklal ile biter. Değerli edebiyatçı, öğretim üyesi ve birçok edebî ödülün sahibi Prof. Dr. M. Orhan Okay'ın tebliğinde (*) vurguladığı gibi, Mehmet Akif'in bu şiirinin sonunda tekrarlanan mısra 'Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal'dir. Bu mısra ise, milletimizin hiçbir devirde kaybetmediği İstiklal'in Onun hakkı olduğunu ve bu istiklal hakkının iman duygusu ile beraber doğduğunu vurgular. Nitekim son mısradaki 'Hak' kelimesi 'Allah' anlamındadır. Böylece Millî Marşımızda milletimizin millî ve dinî karakteri ayrılmaz bir bütün olarak ifade edilmiştir. Bilindiği üzere Milli Marşımızın yazılış ve kabul tarihleri İstiklal Savaşının en kritik aylarıdır. İşte bu korkulu günlerde 'Korma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak' hitabı ile başlayan ve 'Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal' mısraı ile devam eden 'İstiklal Marşı' doğmakta, memleketimize en güçlü ve yeni silahlarla saldıran düşmana karşı Türk milleti iman ve güvenle karşı çıkmaktadır. Nitekim, Mehmet Akif milletin sinesindeki iman gücünü "Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/ Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var/ Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar/ Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar..." mısraları ile dile getirmektedir. İstiklal Marşı, bir milli marş güftesi olmanın ötesinde Türk edebiyatının en güzel şiirlerindendir. Son kıtası beş mısra olmak üzere, dörder mısralık on kıtadan oluşan ve aruzla yazılmış olan şiirin her kıtasının bütün mısraları tam kafiyeli olup Akif'in aruz veznini çok büyük bir rahatlıkla kullandığını göstermektedir. ..... (*) Prof. Dr. M. Orhan Okay, Milli Marş ve Edebî Metin Olarak İstiklal Marşı.