26 Ocak, İstiklal Savaşı'nda doğuda 'Şark Fatihi' olarak ün yapan, Cumhuriyetimizin kuruluşunda önemli katkıları bulunan, büyük asker ve kumandan Kazım Karabekir Paşanın 58. ölüm yıl dönümüdür. 1882'de İstanbul'da doğan Kazım Karabekir 26 Ocak 1948'deki vefatında henüz 66 yaşında ve TBMM Başkanı görevinde bulunmaktaydı. Babası Mehmet Emin, gönüllü olarak Kırım Savaşı'na katılmış, yararlıkları dolayısı ile orduda kalarak paşalık rütbesine yükselmiştir. Fatih Askeri Rüştiyesi, Kuleli Askeri İdadisi, Pangaltı'daki Harbiye ve Erkanı Harbiye Mektebini bitiren Kazım Karabekir, 1905'te Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuş, çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, 1917'de Erzincan yakınındaki 1. Kafkas Kolordusu Kumandanlığına atandıktan sonra Temmuz 1916'da Rusların işgaline uğrayan Erzincan'ı, 13 Şubat 1918'de, 12 Mart 1918'de de Erzurum'u düşmandan kurtararak, Sarıkamış ve Kars Kalesi'ni tekrar Türk yönetimine katmıştır. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanınca İstanbul'a dönme emri verilen Kazım Karabekir'in Erzurum'da 15. Kolordu Komutanlığına tayin emrini aldığını, 19 Nisan 1919'da Trabzon'a, oradan da Erzurum'a ulaştığını görüyoruz. O tarihlerde İngilizlerin Kars'ı işgal ederek Kars'a bir Ermeni vali ve Ermeni kumandanı tayin ettiğini, 1920'de Ermenilerin Türk ve Müslüman köyleri basarak halka katliam ve zulüm yapması üzerine Kazım Karabekir'in Ankara Hükümetinin müsaadesi ile 30 Ekim 1920'de Kars'ı tekrar Ermeni zulmünden kurtardığını biliyoruz. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalanması sonucu -Atatürk'ün deyimi ile- Osmanlı Devletinin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. Silahlar teslim ediliyor, işgaller başlıyordu. Herkesin, her şeyden ümidini kestiği bir andı. Devletin yönetiminden sorumlu olanlar ise kurtuluşu kendi güçlerinde değil, şu veya bu devletin destek ve himayesinde görüyorlardı. Ne var ki millet direniyor, her yerde Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri kuruluyordu. Diğer taraftan kurtuluşu milletinin gücünde görenler de vardı. İşte bunlardan biri Mustafa Kemal, diğeri ise Kazım Karabekir'di. Nitekim, bu iki komutanın amacının resmi bir görev alarak Anadolu'ya geçmek ve Anadolu'da ulusal bir Milli Mücadele hareketi başlatmak olduğunu biliyor ve Mustafa Kemal'in kendisini geniş yetkilerle 19. Ordu Müfettişliğine, Kazım Karabekir'in ise kendisini, merkezi Erzurum'da olan 15. Kolordu Komutanlığına tayin ettirdiğini ve İstanbul'dan ayrılmadan önce Mustafa Kemal'i ziyaret ettiğini görüyor, Kazım Karabekir'in 19 Nisan 1919'da Trabzon'a Mustafa Kemal'in ise, tam bir ay sonra 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığını ve bu tarihlerden birincisinin, Doğu Anadolu'nun, ikincisinin ise, bütün yurdun kurtuluş mücadelesinin başlangıç tarihi olduğunu biliyoruz. Karabekir Paşa, bir yıl önce Erzincan, Erzurum, Kars ve Gümrü'yü Ermeni işgalinden ve zulmünden kurtardığı için, Erzurum'da Kolordusunun başına geçince bölge halkı tarafından bir milli kahraman olarak karşılanmış, öncelikle bölgede ordu-halk bütünleşmesini sağlar ve 15. Kolordunun silah ve cephanesini itilaf devletlerine teslim etmezken, Mustafa Kemal'in istifa ettirilip bir 'Ferd-i Millet' olduğu zaman 'Paşam ben ve kolordum emrindedir" demek sureti ile, milli dava ve liderine destek vermiş, Mustafa Kemal ile Rauf Beyin Erzurum Kongresi'ne katılmasında, Mustafa Kemal'in kongre başkanı seçilmesinde ve 14 gün süren kongrenin güvenlik içinde geçmesinde önemli rol oynadığı gibi, 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum'da bulunan İngiliz Yarbayı Rawlinson'un ve ABD Başkanı Wilson'un Ermenilerin durumunu öğrenmek için Anadolu'ya gönderdiği General Harbord başkanlığındaki heyeti Ermenilerin yalan ve iftiraları hakkında aydınlatarak, Ermeni mandası teklifinin Senatodan geçmemesinde yardımcı olmuş, Ermenilerin saldırganlıklarını artırmaları üzerine, 20 Ekim 1920'de TBMM'den çıkan hareket emri üzerine Türk Ordusunu harekete geçirerek 30 Ekim'de Kars'ı kurtarıp, Ermenileri bozguna uğratmış, TBMM tarafından Korgeneralliğe (Ferik) terfi ettirilmiştir. Karabekir Paşayı bir kere daha minnetle ve rahmetle anıyorum.