Kıbrıs'ta taviz, AB üyeliğimizi çabuklaştırır mı?

A -
A +

Başbakan Erdoğan'ın Özbekistan gezisi sırasında ona vekalet eden Başbakan Yardımcısı Şahin'in, basın mensuplarının sorularını cevaplandırırken "AB tarafından bize, Kıbrıs sorununun, kesin olarak, Türkiye'nin AB'ye girişi ile ilgisi olmadığı belirtiliyor. Ancak, sorunun çözümünün, Türkiye'nin üyeliğini kolaylaştıracağı şeklinde yorum var" dediğini medya haberlerinden biliyoruz. "Türkiye'nin AB üyeliğinin kolaylaşması" vaadinin ne anlama gelebileceğini anlamak için, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin bu anda hangi noktada bulunduğunu tespit etmek büyük önem taşır. Bilindiği üzere, 2004 yılının Mayıs ayında on devletin Avrupa Birliği'ne tam üye olması kesinleşmiştir. Bu on ülke Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Malta ve Kıbrıs Rum Yönetimidir. Daha sonra ve en erken 2007'de Bulgaristan ile Romanya'nın, gerekli reformları ve modernleşme sürecini süratle tamamlamaları şartı ile, AB'ye tam üye olarak katılmaları söz konusudur. Bundan yıllarca sonra ise, başta Hırvatistan olmak üzere, belirli zaman arası ile, Türkiye'nin ve Batı Balkanlar'da yer alan Arnavutluk, Bosna, Makedonya, Sırbistan ve en nihayet Karadağ'ın AB'ye üyelikleri gerçekleşecektir. Ne var ki, ABD'nin ileri gelen uzman kuruluş (Think-Tank)larından biri olan "Freedom House" Bulgaristan ile Romanya'nın serbest ve dürüst seçimler, hukukun üstünlüğü, basının bağımsızlığı ve kamu hizmetlerindeki dürüstlük performanslarını yetersiz görmekte ve bu iki ülkeyi Macaristan ile Polonya'dan ziyade, Sırbistan veya Arnavutluk'a daha yakın görürken, AB ise Bulgaristan ve Romanya, "Hazır" oldukları takdirde, AB'ye 2007 yılında katılabileceklerini bu iki ülkeye söylemiş bulunmaktadır. AB, Bulgaristan ile Romanya'yı gerçekten 2007'de üyeliğe kabul etmeyi planlıyorsa, bunların ilerleme tempolarını yeterli bulduğu takdirde, görüşme müzakerelerini 2004'ün sonunda tamamlayacak ve 2005'te de bu iki ülke ile "Katılım Andlaşmaları"nı imzalayacaktır. Oysa, AB'nin üyelik konusundaki önemli organı olan "Avrupa Komisyonu", 5 Kasım 2003 tarihli ilerleme raporunda bu iki ülkenin daha çok işi olduğunu vurgulamakta ve özellikle dünyanın şeffaflık konusundaki güçlü sivil toplum örgütü (NGO) olan "Transparency International"in yaptığı araştırmaya göre Romanya'nın, bırakınız Avrupa'yı, dünyanın en yolsuz ülkelerinden biri olduğunu tespit etmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında ise, AB'nin, Bulgaristan ile Romanya'yı biribirinden ayırmamak için, bunların AB'ye katılmalarını iki üç yıl ertelemesi ve muhtemelen 2010 yılında gerçekleşecek bu genişleme sürecine, Bulgaristan ve Romanya'nın yanında Hırvatistan'ı da katması ciddi olarak gündeme gelmektedir. Peki, yukarıda özetlediğim durum karşısında, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği en erken ne zaman gerçekleşebilir? Bu sorunun muhtemel cevabını merak edenlere "The Economist" dergisinin 22-28 Kasım 2003 sayısında yayınlanan ve başta AB olmak üzere çeşitli yetkili kişiler ve kuruluşların yardımları ile hazırlanan 20 sayfalık "A Survey of EU Enlargement=AB'nin Genişlemesi Hakkındaki Araştırma"yı dikkatle okumalarını tavsiye ederim. Mamafih, konunun yetkili ve sorumlu uzmanları olmayan okuyucularıma, araştırmayı yapan uzman Robert Cottrel'in, söz konusu araştırmanın 19. sayfasında Türkiye'nin AB'ye ne zaman üye olabileceği konusundaki soruya verdiği cevabı ben şimdiden aktarayım. Bu cevap kısaca ve aynen şudur: "Taş çatlasa Türkiye'nin AB'ye kabulü çok uzak bir olaydır" Kıbrıs konusunda görüşmelerde bulunacak kişi ve kuruluşların, yukarıda özetlediğim bütün hususları gözönünde tutacaklarına inanıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.