15 Kasım 1983'te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 20. Kuruluş yıldönümünü kutlamaktadır. Yıldönümü dolayısı ile yapılan kutlama ziyaret ve törenlerine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanısıra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, TBMM Başkan Vekili, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına'nın, yani devlet zirvesinin iktidar ve muhalefeti, sivil ve askerî erkanı ile Kıbrıs'ta buluşması bütün dünya karşısından "Kıbrıs Davası"nın, hem Türkiye Cumhuriyetinin, hem de KKTC'nin ortak ve ulusal sorunu olduğunu bir kere daha ortaya koymaktadır. Nitekim, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu çıkarmayı "Ana vatanın yavru vatana sahip çıkması" olarak nitelemesi çok yerindedir. KKTC'nin 20 yıl önce kurulmasına yol açan olayları, genel hatları ile şöyle özetleyebiliriz: Bilindiği üzere, Yunanistan ve Türkiye Başbakanlarının, Kıbrıs'ta bağımsız bir devlet kurulması konusunda, 11 Şubat 1959'da Zürih'te ve Yunanistan ile Türkiye'ye İngiltere'nin de katılması ile 19 Şubat 1959'da Londra'da yapılan andlaşmalar sonucu 16 Ağustos 1960'ta Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş, ne var ki "Yunanistan'la birleşme-ENOSİS" hareketinin eski lideri olan Cumhurbaşkanı Makarios, Zürih ve Londra Andlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının Kıbrıs Türklerine tanıdığı ve güvenlik altına aldığı hakları yok eden müdahalelerde bulununca, ve özellikle 15 Temmuz 1974'te EOKA'cı terörist Nikos Sampson tarafından o zaman Yunanistan'da iktidarda bulunan Albaylar Cuntası'nın desteği ile Ada'nın bütününü Yunanistan'a katmak için bir askerî darbe başlatınca, Türkiye Cumhuriyeti güvenlik andlaşmasının kendine verdiği yetkiye dayanarak olaya müdahale etmiş ve Türk Ordusu Ada'nın Kuzey kesimini işgal etmiştir. Kıbrıs Türklerinin yoğun olarak yaşadığı bu bölgede zaten 1967'den beri varolan yönetim, 1975 Şubatında Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanına yol açmış, Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerinin haklarını tanımamakta direnmesi üzerine, 15 Kasım 1983'te KKTC kurularak Cumhurbaşkanlığına Rauf Denktaş seçilmiştir. 1975'te başlayan toplumlararası görüşmeler, Kıbrıs Rumlarının AB ve ABD'den aldığı destek yüzünden bir çözüme ulaşmamış ve Türkiye'den daha sonra AB'ye tam üyelik başvurusunda bulunan Kıbrıs Rum Kesimi Mayıs 2004'te diğer aday ülkelerle birlikte AB'ye tam üye olmak hakkını elde etmiştir. BM Genel Sekreteri, Annan'ın adını taşıyan ve Kıbrıs Rumları ile başbaşa verilerek hazırlandığı ileri sürülen Annan Planına KKTC'nin teklif getirmesi istenmekte, fakat üyeliği garantiye alan Kıbrıs Rum Kesimi, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın Annan Planı ile ilgili kaygılarından hiç birini dikkate almamak tavrını sürdürmektedir. Buna rağmen, gerek TC Dışişleri Bakanlığı, gerekse KKTC, Annan Planı ile ilgili olarak, alternatif çözüm formülleri ve planları üzerinde çalışmakta, medyada çıkan bazı haber ve yazılardan Cumhurbaşkanı Denktaş'ın ve ekibinin bugünkü "Federal Belçika Devleti" modelinden de esinlenen ve Annan Planının uygulanabilir yönlerini dikkate alan bir formül üzerinde çalıştıkları anlaşılmaktadır. Kısaca, her zaman çözümden yana olan KKTC, 1 Mayıs 2004'e kadar bu tutumunu, yeni öneriler geliştirmekle devam ettirmek istemekte ve fakat Kıbrıs konusunda iki devletin ve iki toplumun varlığının kabul edilmesi üzerinde ısrar etmekte ve bu konuda, Ana vatanın, iktidar ve muhalefet, sivil ve asker kesimi olarak, büyük desteğine sahip bulunmaktadır.