KKTC halkı, Denktaş'a kulak ve destek vermelidir

A -
A +

Ellerinde ne tek bir Türk Bayrağı ne de tek KKTC Bayrağı olmadan, sadece "Çözümsüzlüğe hayır" ve "Denktaş İstifa" ve benzeri pankartlarla miting yapan Kıbrıslı gençlere ve sorumsuz muhalefete sormak lazımdır: Çözüm dediğiniz nedir? Annan Planı'nı, buna Rumların istediği değişiklikleri de katarak bu planı aynen kabul etmek mi? Denktaş'ın hiçbir itirazda bulunmadan, planın bu şekline imzayı basması mı? O zaman 28 Şubat'a kadar sürecek, müzakerelerin anlamı kalır mı? Ayrıca, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş "Planı görüşmeyelim, çözüm olmasın" mı diyor? Bilakis verdiği çeşitli beyanatlarda; "Planı müzakere edelim, Türk tarafının taleplerini ileri sürelim kabul edemeyeceğimiz maddelerin de çıkarılmasını isteyelim ki, Türk tarafının talepleri dikkate alınabilsin ve Annan Planı'nda Türkler lehine değişiklik yapılabilsin, kabul edemeyeceğimiz maddeler çıkarılabilsin" diyor. Bu beyanlara, bilinçli ve yurtsever KKTC vatandaşı, hangi gerekçe ile karşı çıkabilir? 1983 yılında, Kıbrıs Rumları'nın uyuşmazlığı ve 1960'da kurulan Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkmalarını takip eden olumsuz davranışlarının sonucunda kurulan KKTC Devleti'nin "İnsan Unsuru"nu oluşturan Kıbrıs Türk Halkı, aynı milletin fertleri ve dil ve din ortaklığına sahip insanlar olarak, yakın geçmişte yaşadıkları sıkıntı ve felaketleri ve yaptıkları mücadelelerinin sonucu bu topraklar üzerinde birlikte yaşama arzusunu taşımak ve gücünü ortak geçmişten alan amaç ve ülke birliği sergilemek durumundadırlar. Kısaca, KKTC Devleti'nin "İnsan Unsuru"nu oluşturan KKTC halkı ancak bu niteliklere sahip olduğu veya sahip çıktığı nisbette, diğer topluluklara karşı kendini kabul ettirebilir ve saygınlığını koruyabilir. İşte bu nedenle, Kıbrıs'daki bazı KKTC vatandaşlarının Rum pasaportu alma çabalarına, ondan sonra da "Ver elini Avrupa ve ABD" demelerine, diyebilmelerine akıl erdirmek mümkün değildir. Sayın Denktaş'ın, Lefkoşa'da, değerli, deneyimli ve sorumluluk bilincini taşıyan gazeteci Fikret Bila ile yaptığı görüşmedeki şu sözlerine kulak veriniz: Ben de çözüm için uğraşıyorum. Ama benim çözümden kasdım Kıbrıs Türk Halkı'nın varlığını, güvenliğini, geleceğini, eşit egemenliğini garanti eden bir çözümdür... Bu devletin kurulmasına ömrümü vermiş bir adam olarak, halkımı yeniden eski günlere götürecek bir belgeye imza koyamam... Çok üzerime gelinirse ben de bu belgeyi erken referandumda halkıma götürürüm." "Yine Sayın Denktaş'a göre..." Hem kararlı olmalıyız hem de halkımızın bölünmediğini, parçalanmadığını göstermeliyiz. Hem Türkiye'nin bizim arkamızda bizim de Türkiye'nin arkasında olduğumuzu ortaya koymalıyız. Neticede, KKTC'nin AB'ye katılması konusunda son sözü KKTC halkı referandumda söyleyeceğine göre, o zamana kadar, Atina'nın ve Kıbrıs Rum halkının Klerides'e yaptığı gibi, Rauf Denktaş'a da destek vermek ve KKTC ile Türkiye'nin güvenliğine en uygun sonucu almak için, görüşmelerde uzlaşmacı olacağına inandığım Sayın Denktaş etrafında tam birlik oluşturmak en akıllı ve tek çıkar yol değil midir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.