24 Ekim 1945'te yürürlüğe giren BM Anayasası ile kurulan ve dün 60. yılını kutladığımız Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın 7. Genel Sekreteri olarak, 1997'den beri bu görevi sürdüren Ganalı diplomat Kofi Annan'nın ikinci beş yıllık görev süresi 2006 yılının Aralık ayı sonunda sona ermektedir. Nitekim, 14-16 Eylül 2005 günlerinde 191 üyeli BM üyesine mensup 171 devlet ve hükümet başkanının New York'ta toplanan BM Genel Kurulu Zirvesinde, hem 25 Nisan-26 Haziran 1945'te San Francisco'da toplanan 51 üyenin katılımı ile Birleşmiş Milletler Anayasasının imzalanması ve 'BM Şartı' olarak adlandırılan bu belgenin Güvenlik Konseyinin Daimi Üyelerinin ve örgütün üye çoğunluğu tarafından 24 Ekim 1945'te onaylanması dolayısıyla BM'nin, bu yıl 60. yıl dönümünü kutladığını biliyoruz. Diğer taraftan, bu yılki Zirve dolayısı ile yapılan çalışmalar esnasında, Birleşmiş Milletler Anayasasında Kuvvet kullanımı ile Kolektif Güvenlik, Güvenlik Konseyinin oluşum tarzı, terörizmin tanımı ve 53 üyeden oluşan İnsan Hakları Komisyonu yerine daha az üyeli ve fakat daha yetkili bir 'İnsan Hakları Konseyi'nin kurulmasının öngörüldüğü, bu yetmiyormuş gibi, Ağustos ayında ABD'nin BM Temsilciliğine getirilen yeni Büyük Elçi John Bolton'un, ayağının tozu ile son dakikada 39 sahifelik bir değişiklik taslağı sunduğu görülmektedir. BM Örgütüne karşı dostane olmayan duygularını ifade etmekten kaçınmayan yeni ABD Temsilcisi Bolton'un hedeflerinden başlıcasının Genel Sekreter Kofi Annan'ın süresini bitirmeden görevinden alınması olduğu da kimsenin meçhulü değildir. Nitekim, ABD'nin Merkez Bankası durumundaki Federal Reserve Fund'un eski Başkanı Paul Volcker'in yayınladığı raporda, Irak'ta Saddam Hüseyin zamanında uygulanan 'Petrol İçin Yiyecek Programı'nın uygulanmasında Örgüt'ün savurganlığını, yetersizliğini ve hatta yolsuzluğunu tespit etmesi ve bu nedenle Saddam Hüseyin rejiminin 10 milyar dolara varan bir haksız kazanç sağlaması Bolton'a Irak'ın 2003 yılında İngiltere ve ABD tarafından işgaline karşı çıkan Güvenlik Konseyinin tutumundan dolayı oklarını, Genel Sekreter Kofi Annan'a yöneltmesine fırsat vermiştir. Oysa, söz konusu rapor, bu konuda Genel Sekreter Kofi Annan'ın değil, BM Örgütünün yetersizliğini vurgulamakta ve bu nedenle bu usulsüzlük ve yolsuzluklardan dolayı Kofi Annan'ı suçlamak bugüne kadar dürüstlüğünü ve diplomat meziyetlerini ispat etmiş ve bu nedenle BM üyelerinin çoğunluğunun güvenini kazanmış Kofi Annan'a karşı bir haksızlık oluşturmaktadır. Bu nedenle, BM üyelerinin, Kofi Annan'ın BM'nin bir 'Günah Keçisi' haline sokulmasına müsaade etmemeleri ve bu suretle normal süresini tamamlamasına imkan vermeleri gayet doğaldı. Nitekim, Kofi Annan hakkında oluşturulmak istenen şamata bir sonuç vermemiş bulunmakta ve Annan, ikinci beş yıllık görev süresini tamamlayacağı 2006 yılının Aralık ayı sonuna kadar BM'nin Genel Sekreterlik görevini sürdürmektedir. Rumların Kıbrıs sorununu AB platformuna çekme çabalarına mukabil bu konuda BM'nin rolünün ön planda olduğunu vurgulayan ve çözüm için yeni turları başlatma kararı alan Annan'ın başarılı olmasını diliyorum.