Komisyonunun, kabul ettiği 6 Ekim 2004 tarihli ilerleme raporunda, Kürt ve Alevî vatandaşlarımızı "Azınlık" olarak görmesine, hem Alevî derneklerinin, hem de evvela DEHAP Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, daha sonra da AP davetlisi olarak Belçika'ya giden eski DEP milletvekili Leyla Zana'nın karşı çıktığını medya haberlerinden izliyoruz. Ne var ki, Alevî vatandaşlarımızın, azınlık konumunu reddeden ve Türk milletinin aslî unsuru olduğunu savunan, yaklaşımlarında, dün olduğu gibi bugün de, ayrı bir devlet amacı gütmeyerek, Cumhuriyetin üniter ve laik yapısının destekçisi olarak çıkmasına mukabil, DEHAP Genel Başkanı ve Leyla Zana, Türkiye'de Kürtlerin varlığının iki kurucu ulustan biri olarak kabul edilmesini ve bunun Anayasaya da yazılmasını istemektedirler. Oysa, bu yaklaşım, AB'nin azınlık yaklaşımı gibi Lozan'ı, Atatürk'ü ve Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin kuruluş felsefesini reddetmektedir. Gerçekten, bu yaklaşım, Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti" denir tanımına ve bu anlayışın anayasamızdaki açık ifadesine karşı çıkmaktadır. Zira, Anayasanın, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden biri olan "Cumhuriyetin Nitelikleri" kenar başlıklı 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti... İnsan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmekte, diğer taraftan Anayasanın 176. maddesine göre Anayasa metnine dahil olduğu ve Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirttiği vurgulanan "Başlangıç" kısmında 'Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasanın. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk'ün belirdediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda anlaşılması ve yorumlanıp uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Kısaca, Anayasamızda yer alan Atatürkçü Milliyetçilik Anlayışı ülke ve millet bütünlüğüne önem vermekte, yani Üniter Devlet'i benimsemektedir. Atatürkçü Türk Milliyetçiliği anlayışı bir bütün olan Türk Milleti içinde, ırkçı propaganda yolu ile, bölücülük yapılmasına karşı çıkarak, Türk Milletini teşkil eden fertlerin aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlaka ve haklara sahip bulunduklarını vurgulamakta ve bu anlayış Nasyonal Sosyalistlerin "Irkçı" yaklaşımını reddederek, aynı ortak idealleri benimseyen kaderlerini Türk Milletine bağlamış olan bütün Türk yurttaşlarını Türk kabul etmektedir. Nitekim, Atatürk döneminin 1924 Anayasası 88. maddesinde bu görüşü "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarı ile Türk denir" hükmü ile en açık şekilde ifade etmiş ve bugünkü Anayasamızın 66. maddesinde "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk"tür şeklinde bu esası teyit etmiştir... Bu konuya tekrar döneceğim.