Malatya'daki dram ve kontrolsüz nüfus artışı

A -
A +

Ekim ayında Malatya Çocuk Yuvasında yaşanan şiddet olaylarının haftalardan beri kamuoyunun başlıca konusu olduğunu ve ülke çapında haklı tepkilere yol açtığını biliyoruz. Diğer taraftan TBMM'de oluşturulan "Sokak Çocukları Araştırma Komisyonu"nun sekiz ay önce yayınladığı rapordan Türkiye'de yaklaşık 40.000 sokak çocuğunun bulunduğunu öğreniyoruz. Malatya'daki şiddet olaylarının tekrar yaşanmaması için sokak çocukları ile ilgili olarak devlet bünyesinde oluşturulacak özel eğitim kurumlarında meslekî eğitim görmüş personelin istihdam edilmesi gerektiği fikrine ben de katılıyor, fakat Malatya'dakine benzer dramların Türkiye çapında bundan böyle yaşanmaması için, alınması gereken başlıca tedbirin memleketimizde özellikle Güneydoğu bölgesindeki kontrolsüz nüfus artışını durdurmak olduğuna inanıyorum. Günümüzde, bir ülkenin ekonomik gelişmesini sağlaması için başlıca unsurlardan birinin doğurganlığın kontrol altına alınması olduğunu, nüfusu 1 milyarı aşan ülkelerden Hindistan'da bile 1980'lerde doğum oranında %25, Çin'de ise 1970-1990 yılları arasında %60 oranında düşüş olduğu görülmekte, BM'nin yaptığı araştırmalar dünya nüfus artışının 2075'te duracağını gösterirken, en yüksek nüfus artışının %3 ile Zaire'de, %2.9 ile Etiyopya'da, %2.8 ile Pakistan ve Nijerya'da yaşandığı görülmektedir. 1927'deki ilk sayımda Türkiye'nin nüfusu 13.7 milyon iken, 1990'da 56.5 milyona yükselerek, 63 yılda dört katın üstünde bir artış göstermiş, 1996'da 64.3 milyona ulaşan Türkiye nüfusunun bugün 70 milyonu aştığı belirtilmiştir. Bu suretle Türkiye, ortalama nüfus artış hızı %2.5 olan ve ancak son yıllarda %2 seviyesine inen ve bu bakımdan nüfusu çok hızlı artan bir ülkedir. (*) Diğer taraftan, BM Kalkınma Programının 1994 tarihli raporunda, Türkiye'de eğer bu oranda hızlı nüfus artışı olmasa idi, raporun yayınlandığı tarihte Yunanistan, İspanya ve Portekiz'den çok daha iyi durumda olacağı belirtilmektedir... Türkiye'nin kalkınması açısından, kontrolsüz nüfus artışının değil, eğitimin önemli rolü olduğuna inanıyor, 19. yüzyılın ünlü Fransız yazarı Victor Hugo'nun şu sözlerini hatırlıyorum: "Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve faziletli kişi sayısı ile ölçülür." Nitekim, bütün Avrupa'ya karşı, dünyadaki en meşru ahlâklı ve kutsal savaşlardan biri olan İstiklal Savaşı'nı kazanan ve bir enkazdan 1923'te yepyeni çağdaş bir devlet kurmayı başaran Mustafa Kemal liderliğindeki Türklerin o zamandaki sayısının 13 milyonun altında olduğunu unutmamalıyız. ..... (*) Av. Suna Giritli. Doğa Korumacılığı ve Çevre, Cem Ofset Matbaacılık, İst. Nisan 2005 s.7-11

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.