Medya haberlerinden, bu yılki Nobel Barış Ödülüne Türkiye'den dört aday olduğunu öğreniyoruz. Bilindiği üzere Nobel ödülleri, dinamiti keşfeden Alfred Nobel (1833-1896)'in, tahrip gücü çok yüksek olan bu patlayıcıyı bulmasından duyduğu nedamet sonucu, kazandığı paranın faizlerini, insanlığa fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barışın sağlanması yolunda hizmeti geçenlere, 1901 yılından bu yana, her yıl verilmekte, barışa yaptıkları katkıdan dolayı bugüne kadar bu ödüle layık görülen kişiler arasında, Martin Luther King Jr (ABD), Willy Brandt (Almanya), Nelson Mandela (G. Afrika) ve Kofi Annan (Ghana) gibi gerçekten barışa hizmetleri geçen kimseler bulunmaktadır. Ekonominin dünya barışındaki öneminden dolayı, Nobel Ödülünün 1969 yılından itibaren, ekonomi biliminde katkısı olanlara da verilmeye başlandığını biliyoruz. Nobel Ödülü konusunda, İsviçre'nin kadın politikacılarından Ruth-Gaby Vermot'un, 2004 yılında başlattığı yeni bir hareketin sonucu olarak, 2005 Nobel Ödülünün barış, adalet, eğitim, aile planlaması ve sürdürübebilir kalkınma gibi konularda dünyada çaba gösteren (!) kadına verilmesi kararlaştırılmış, uzun çalışmalar sonucunda, 150 ülkeden 1000 kadın ismi belirlenerek, Oslo'daki Nobel Komitesine verilmiştir. Sonucun, 14 Ekim 2005'te alınacağını ve bu ödüle aday gösterilen 1000 kadından dördünün Türkiye'den olacağını yine medya haberlerinden öğreniyoruz. Türkiye'den Nobel'e aday bu dört kadının adları şöyledir: Leyla Zana, Pervin Buldan, Müesser Güneş ve Ayşe Düzkan... Teröristbaşı PKK Lideri Abdullah Öcalan'a sürekli destek veren Leyla Zana'yı Türk Kamuoyunun yeterince tanıdığını zannediyorum. Diğer adayladan Pervin Buldan'ın "Yakınlarını kaybeden Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği" Başkanı, PKK'ya haraç veren ve kaçırılıp öldürülen Kürt iş adamlarından Savaş Buldan'ın eşi olduğunu ve HADEP ile DEHAP'tan politikaya girdiğini, "Barış Anneleri İnisiyatifi Sözcüsü" Müesser Güneş'in PKK'ya katılan iki oğlunu Şemdinli ve Bingöl'deki çatışmalarda kaybettiğini, kendisini "Radikal ve Devrimci Feminist" olarak tanımlayan ÖDP'li Ayşe Düzkan'ın ise Bosna'da mülteci kamplarında sivil halka yardım ettiğini yine medya haberlerinden öğreniyoruz. Bu dört adayın barış, adalet, eğitim, aile planlaması ve sürdürülebilir kalkınma gibi konularda çabaları ile Türkiye'yi temsil edebilecek niteliklere sahip olup olmadığını takdirinize bırakıyor ve fakat bundan da önemlisi, bu isimlerin nasıl belirlendiğini doğrusu çok merak ediyorum!..