Org. Büyükanıt "Atatürkçü düşünce sistemi"nin niteliklerini vurguladı

A -
A +

Kara Harp Okulunda 2004-2005 öğrenim yılını açarken bir konuşma yapan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Ziya Paşa'nın "Rencide olur didei huffaş ziyadan" diyen bir terkib-i bendinden esinlenerek, Atatürk karşıtlarını, aydınlıktan korkan yarasalara benzettiğini ve Atatürkçü düşünce sistemini, Türkiye'ye dayatmaya çalıştıkları ithal marka dogmatik sistemler için önemli engel görenlere ise Harbiyelilerin dikkatini çektiğini medya haberlerinden biliyoruz. Büyükanıt'ın çok haklı ve yerinde olarak vurguladığ üzere "Atatürk bize hiçbir dogmatik, kalıplaşmış miras bırakmamıştır. Onun manevi mirası bilim ve akıldır. Bilim ve aklın rehberliğinde kendini sürekli yenileyen Atatürk ilkeleri karşımıza bir "Düşünce sistemi" olarak ortaya çıkar. Görülüyor ki, Büyükanıt bu sözleri ile "Atatürkçülük" veya "Kemalizm" anlamında kullandığı "Atatürkçü Düşünce Sistemi"nin, çok defa yerince bilinmemesinden veya maksatlı olarak saptırılmasından dolayı, vurgulanmayan "Akılcı ve Bilimci" yani "Pragmatik" niteliğine ağırlık verekek, "Atatürkçü Düşünce Sistemi"ni yani Atatürkçülüğü, Faşist, Marksist-Leninist ve Fundamentalist-Köktenci gibi "Dogmatik" düşünce sistemlerinden ayırıyor. Hal böyle iken, "Atatürkçülük Dogma değildir" başlıklı ve 28 Eylül 2004 tarihli Radikal gazetesinde çıkan yazısında Murat Yetkin'in sözde Orgeneral Büyükanıt'ın yeni geliştirilen Atatürkçü düşünce sistemini kamuoyu önünde tartışmaya açtığı ve hele Sayın Büyükanıt'ın "Atatürkçü Düşünce Sistemi" veya "Atatürkçü Dünya Görüşü" ifadesini "Atatürkçülük" veya "Kemalizm" ifadesi yerine kullandığı yorumuna katılmak mümkün değildir. 1960'lı ve 1970'li yıllarda en az on beşer yıl süre ile Deniz ve Hava Harp Okullarında ders verdiğim ve diğer taraftan 1960'ların başından bugüne kadar Harp Akademilerinin çeşitli akademik toplantılarına konuşmacı veya dinleyici olarak katıldığım için, Sayın Murat Yetkin'in aksine izlenimine rağmen, TSK bünyesinde "Kemalizm-Atatürkçülük" ile "Atatürkçü Düşünce Sistemi" arasında bir algılayış farkı tespit edemediğim gibi, bu konuda TSK bünyesinde, biz siviller arasındaki fikir dağınıklığına mukabil tam bir anlayış birliğinin mevcut bulunduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan, bugüne kadar yazdığı birçok makalede "Kemalizm" ve "Kemalist" deyimlerine karşı duyduğu bir nevi alerjik kuşkuları dile getiren Taha Akyol'un, 29 Eylül 2004 tarihli Milliyet'teki köşe yazısında da "Kemalizmde Reform" başlığı ile, Murat Yetkin'in yorumunu paylaşmasını ise doğrusu hiç yadırgamadım. Sayın Akyol'a bu konuda şimdilik söyleyeceğim şudur: Kemalizmi, Org. Büyükanıt'ın vurguladığı gibi akılcı ve bilimci, yani "Pragmatik" bir düşünce sistemi olarak benimserseniz, "Kemalizmde Reform"dan söz etmek lüzumu kalmaz. Zira Kemalizm, kendini sürekli yenileyen bir düşünce sistemi değil midir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.