Orhan Pamuk'un duruşmasının ardından...

A -
A +

Bir İsviçre dergisine "Türkiye'de 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" iddiasında bulunduğu gerekçesi ile Türk'lüğü alenen aşağılamak suçundan hakkında 6 ay ile 3 yıl arasında hapis talebi ile dava açılan Orhan Pamuk'un, 16 Aralık 2005 günü hakim karşısına çıktığını ve fakat Adalet Bakanlığından yargılama iznini içeren dosya mahkemeye ulaştırılmadığı için, yargılanmasının 7 Şubat 2006 tarihine kadar durdurulduğunu biliyoruz. 'Suçum Ermeni katliamından bahsederek Türk'lüğü alenen aşağılamak' olduğunu iddia eden Pamuk'un anlaması gereken gerçek şudur: Ona Türkiye'de gösterilen tepkinin esas nedeni sadece Ermeni iddialarını benimseyerek Ermeni katliamından bahsederken, Ermenilerin Türkiye'de yaptığı Türk-Kürt katliamını ve PKK'nın kanlı terörünü sessiz geçiştirmesidir. Diğer taraftan Orhan Pamuk'un yargılanmasına karşı çıkan AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Finlandiyalı üyesi Olli Rehn'in 'Şiddet içermeyen görüş bildiren bir yazarın duruşması, müzakereler üzerinde gölge oluşturuyor' beyanına, 1990'dan bu yana evvela Yeditepe, daha sonra da Kültür Üniversitesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulamasını, lisans ve lisans üstü seviyede okutan 55 yıllık bir kamu hukuku hocası olarak cevabım şudur: Sayın Komisyon Üyesi 'Düşünceyi İfade Özgürlüğü' ile ilgili AİHS'nin 10. maddesini dikkatle okursa, bu sözleşmede de şiddet içermeyen görüşler dışındaki birçok hususun da yasaklandığını ve yaptırıma bağlandığını hatırlar. Gerçekten, düşünceyi ifade özgürlüğünün sınırlarını belirleyen 10. maddesinin 2. fıkrasındaki bu sınırlamalar şöyle ifade edilmektedir; "Kullanılması ödev ve sorumluluklar gerektiren bu özgürlük, demokratik bir toplumda, ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, kamu güvenliğinin gerekleri ve kamu düzeninin korunması veya suçun önlenmesi, genel sağlık ve ahlakın, başkalarının ün ve haklarının korunması, gizliliği olan bilgilerin açıklanmasının önlenmesi veya yargı organının otorite ve yansızlığının sağlanması için, gerekli olan ve yasa ile konulan kural, şart, kısıtlama ve cezalara bağlanabilir..." Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları da, bu fıkradaki ifade özgürlüğü sınırlamalarını desteklediğini ortaya koymaktadır. Bir kısım vatandaşın ve bazı kuruluşların, duruşma günü yazar Pamuk'a karşı gösterdiği 'Medeni tepki'yi normal karşılıyor, fakat bunu aşan bazı taşkınlıkları hiçbir şekilde onaylamıyor ve kınıyorum. Bununla birlikte bana göre, 16 Aralıktaki Orhan Pamuk duruşmasının AB yönünden en olumlu yönü, yazar Orhan Pamuk'a ilgisini, bilim adamı Van Rektörü Prof. Yücel Aşkın davasına göstermemekle eleştirilen Avrupa Birliğinden, konu ile ilgili ilk açıklamanın, 16 Aralıkta AB Dönem Başkanı İngiltere'den gelmesi ve bu açıklamadan "AB, Aşkın'ın devam eden tutukluluk hali ve şartlarının yeniden incelenmesi de dahil, adil ve düzgün bir yargılama beklentisi içindedir" denilmesidir. Zira bilindiği üzere, AİHS'nin 'Düşünceyi İfade Özgürlüğü' kadar önem verdiği ve teminat altına aldığı diğer özgürlükler arasında sözleşmenin 5. ve 6. maddelerinde yer alan 'Özgürlük ve kişi güvenliği' ile 'Adil yargılanma hakkı' da büyük önem taşımaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.