B'ye üyeliği kesinleşen bazı ülkelerin, ABD'nin Irak'taki operasyona destek vermesi, başta Fransa Cumhurbaşkanı Chirac olmak üzere hem Fransa'yı, hem de Almanya'yı kızdırmış, bu ülkelerden biri olan Polonya, hem 1999'dan beri NATO üyesi ve 2004 yılında AB'ye katılması kesinleşen ülkeler arasında hem yüzölçümü, hem de nüfus itibarı ile en büyük ülke olduğu için, ABD tarafından dört bölgeye bölünmesi tasarlanan Irak'ın bir bölgesinin yönetimi ile görevlendirilmek sureti ile, ABD tarafından ödüllendirilmiştir. Gerçekten, ABD'nin Irak'a operasyonu boyunca uçuş sahasını bu ülkeye kayıtsız şartsız açan Türkiye, TBMM'de tezkerenin oylanması esnasında üç noksan oy çıktığı için, ABD tarafından suçlanır ve devre dışı bırakılırken, Irak Harekatına sadece 200 kişilik bir birlikle katılan Polonya'nın ABD tarafından bağrına basılması ve cömertçe ödüllendirilmesi ABD gibi bir "Süper Güç"e yakışmayan bir duygusallık ve dengesizlik örneğidir. ABD ile Polonya arasındaki balayı, Polonya Savunma Bakanı Szmajdzinski'nin ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'i Washington ziyareti esnasında tesçil edilmiş bulunmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, başlangıçta ABD'nin Irak'taki harekatına karşı çıkan Almanya daha sonra tavır değiştirip Irak'a askerî birlik yollayabileceğini söyleyince, bu birliğin Irak'ta Polonya'nın komutası altında görev yapması ihtimali gündeme gelmiştir. Oysa, Almanya'nın, Polonya'nın hem NATO, hem de AB Üyeliğinin hararetle desteklediğini biliyor ve bu nedenle, Alman Basını'nın Polonya'yı Amerika'nın "Truva Eşeği" olarak suçlayacak ve davranışını "Küstahlık" olarak niteleyecek kadar serinkanlılığını kaybetmesini fazla yadırgamıyoruz. Irak dolayısıyla ABD ile flört eden tek ülke Polonya değildir. Örneğin: Romanya ve Bulgaristan'ın da, ABD'ye ihtiyaç halinde sahasını açtığını ve ülkelerinde ABD'nin sürekli olarak üs kurmasına hevesli olduğunu biliyoruz. Nitekim, ABD'in Almanya'nın ABD'nin Irak'taki Harekatına karşı çıkması üzerine Almanya'yı cezalandırmak ve bazı Doğu Avrupa ülkelerini mükafatlandırmak için, Almanya'da 80.000 kişilik personelini 71.000'e indirirken, askerlerini ve üslerini kendilerine "Sadakat" gösteren Almanya'nın Doğusundaki komşu ülkelere kaydırmak niyetini açığa koyan birçok haberi dünya medyasında okuyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, ABD Başkanı George Bush'un ve Savunma Bakanı Rumsfeld'in gönlünü kazanan ve savaş sonrası Irak'a 1500-2200 askerini Irak'a göndermesi söz konusu olan Polonya'nın bu askeri gücü yeterli olmayacağı için, Polonya'nın NATO'nun diğer üyelerinden askerî birlik istemesi gündeme gelecek ve bu davranış, öfkeli Alman basınının Polonya'yı "The Economist" dergisinin deyimi ile "ABD'nin Eşeği" olarak nitelemesine karşın, bu ülkeyi "NATO'nun Truva Atı" haline getirecektir. ....... Düzeltme: 3 Haziran 2003 günü bu sütundan çıkan "Küreselleşme ve Güvenlik Sempozyumu" başlıklı köşe yazımın sondan önceki paragrafı, şöyle olacaktır; "Bugün tüm dünya bu kez küresel çapta bir terör tehdidi ile karşı karşıya iken mücadelede yaşadığımız bu deneyimin ışığında, uluslararası işbirliğine ve dayanışmaya TSK'nın hazır olduğunu" beyan eden sayın Büyükanıt global terör konusunda başta ABD olmak üzere işbirliği isteyeceklere el uzatmıştır." Düzeltir, özür dileriz. İ. G.