26 Aralık 2004 sabahı, Güneydoğu Asya'da patlak veren ve aralarında 10.000 turistin de bulunduğu ve en az 200.000 insanın hayatına ve milyarlarca dolarlık zarara yol açan tsunami felaketinin ortaya koyduğu önemli gerçek şudur. Bir ülkede mevcut bulunan modern hava alanları, hava yolları ve dev oteller ne kadar bol olursa olsun, bu tesisler 'Çağdaş Zihniyet' ile desteklenmez ve tamamlanmazsa, bu ülkelerde buna benzer çeşitli felaketler daima yaşanabilir. Nitekim, bu anlamda olmak üzere, dünyaca ünlü Sosyolog ve 'Modernleşme ve Karşılaştırmalı Uygarlık Uzmanı Prof. Shamuel N. Eisenstadt'a göre bir 'Modernleşme' hareketinin 'Çağdaşlaşma'ya dönüşmesi için, bu hareketin 'Kurumsal=İnsitutional' yönünün yanında ve dışında bir 'İdeolojik' yönünün de bulunması gerekmekte, örneğin; bir ülkedeki modern yollar, hava alanları, binalar ve oteller modernleşmenin 'Kurumsal' yönünü oluştururken, laiklik, rasyonalizm, pragmatizm gibi nitelikler modernleşmenin ideolojik yönünü oluşturmakta ve bu sayede bir 'Modernleşme' hareketi bir 'Çağdaşlama' hareketine dönüşmektedir. Nitekim, bu nedenle, her alanda dünyanın en modern tesislerine sahip olan Suudi Arabistan bir 'Çadaş' ülke olamadığı halde, Türkiye, devletin öncülüğünde girişip gerçekleştirdiği 'Çağdaşlaşma' hareketi sayesinde, bugün AB'ye tam üye olmak seviyesine gelmiş bulunmaktadır. Tsunami felaket bölgesinden gelen haberlerden 'Erken Haber Alma Sistemi'nin mevcut olması halinde bu felaketin başlangıcı haberinin 1.5 ile 2.5 saat önceden alınabileceğini göstermekte ve fakat Hindistan gibi birçok alanda 'Modernleşme'yi gerçekleştirmiş ülkenin bile, 26 devletin oluşturduğu ve Pasifik Okyanusundaki Tsunamileri haber vermeyi amaçlayan 'Erken Uyarı' sistemi dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Bunun gibi, son felaketten en az 510 milyon dolarlık zarara uğrayan ve dünyanın en modern turistik tesislere ve hava filosuna sahip Tayland'ın Thai Havayollarının uğradığı iptaller yüzünden sadece birkaç gün zarfında 7 milyon dolar kayba uğradığını medya haberlerinden biliyor ve fakat bugün sadece 2 milyon dolar sarfederek Tayland'ın zamanında diğer Pasifik ülkelerle birlikte erken uyarı sistemine katılması halinde asgari kayıpla kurtulabileceğini öğreniyoruz. Buna mukabil 1868'de İmparator Meiji döneminde başlattığı hem 'Modernleşme' hem de 'Çağdaşlaşma' süreçlerini çoktan tamamlayan ve çağ dışı toplumlarda kol gezen ihmalcilik gibi illetlerden de yakasını kurtaran Japonya'nın 'Erken Uyarı Sistemleri' sayesinde, hem depremlerin, hem de tsunami, tayfun ve benzeri bütün doğal afetlerin zararlarını asgariye indirdiğini biliyoruz. Bırakınız 'Erken Uyarı Sistemi'ni, Arun Bapat adındaki bir Hindli deprem uzmanı, televizyon, radyo ve mikrofanların son tsunami felaketini zamanında bildirmesi halinde, bile felaket bilançosunun, çok daha az olacağını beyan etmektedir. ..... Not: Okuyucularımın ve dostlarımın mübarek Kurban Bayramlarını kutlar, sağlık ve iyilikler dilerim. İ.G.