Sivas Kongresi'nin ulusallaşma ve merkezîleşme boyutları

A -
A +

Bu yıl 83. yıldönümünün kutlamalarına Ulusal Sivas Kongresi'nin "Ulusallık" boyutu, "dış tehlike"nin tanımından bile anlaşılabilir. Gerçekten, yerel kongreler dış tehlikeyi sadece Yunan, Rum ve Ermeni unsurlarına indirgerken, İtilaf Devletlerine âdeta hiç toz kondurmuyordu. Gerçi Mustafa Kemal'in etkisindeki bölgesel Erzurum Kongresi bir adım ileri giderek "Her türlü işgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine matuf" saymış, ancak burada da görüldüğü üzere "Rumluk ve Ermenilik tehlikesi yine odak noktasını oluşturmuştur. Sivas Kongresinin ifadesi ise daha "Genel ve Ulusal"dır; "Her türlü işgal ve müdahalenin ve bilhasas Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine matuf harekatın reddi" bu ifade ise açıkça ulusal ve anti emperyalist nitelik taşımaktadır. Ne var ki, Sivas Kongresi'nin "Ulusal" boyutuna rağmen, bazı eksiklikleri vardır. Amasya Tamimi bu "Milli Kongre"nin 1919 Yılının Temmuz ayında toplanmasını öngörmüş, oysa Kongre ancak 4 Eylül'de toplanabilmiştir. 4 Eylül 1919'da toplanabilen Kongrede ise katılım ve temsil gücü açısından da bazı eksiklikler göze çarpmaktadır. Örneğin, işgal altındaki Batı illeri ile Rumeli'den kimse gelmedigi gibi, Kongreye katılanların sayısı çeşitli listelerde 29 ile 38 arasında değişmekte, fakat tam olarak bilinmemektedir. Oysa Amasya Tamimine göre her Liva'dan "Üç kadar kişi"nin seçilmesi gerektiği hesaba katılırsa, Sivas'ta delege sayısının 120'yi bulması beklenirdi. Ne var ki, bu zayıf katılımla Sivas Kongresi'nin Erzurum Kongresi'nin gerisine düşmesinin başlıca sebebi, bölgesel Erzurum Kongresi'nin mekânlarının işgal altında olmaması, Sivas Kongresi'nin ise "Ulusal" amacına rağmen, ülkenin birçok yerlerinin işgal altında olmasından dolayı delege gelmesinin zor olması faktörü ile açıklanabilir. Nihayet, Damat Ferit Hükümeti ile İngilizlerin ve Fransızların baltalama girişimlerinin de katılım oranını düşürdüğü muhakkaktır. Ne var ki temsil gücündeki zayıflığına rağmen, Sivas Kongresi ülke çapında benimsenmiş, Kongreyi takiben yurdun değişik yörelerinden destek gelmiştir. En önemlisi, 20-22 Ekim 1919 Tarihli Amasya Mülakatı ve Protokolleri ile (*) İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresini ve Ulusal Hareketin varlığını tanımış, bu gelişmelerle Sivas Kongresi'nin ulusu temsil ettiği anlayışı tescil edilerek, Kongre'nin dağılmasından sonra Temsil Heyeti üyeleri, kendilerini "Milletin Mümessilleri" olarak görmüşler, Mustafa Kemal'in en önemli kararları, hatta TBMM'nin toplanması kararını alabilmesi, bu sayede mümkün olmuştur. Fakat Sivas Kongresi'nin asıl önemi: Kendisini Ulusal Hareketin tek temsilcisi ve merkezi ilan ederek, yerel hareketlerin örgütlerini "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"nin şubeleri haline getirmesidir. Böylece, nasıl ki, Erzurum Kongresi, Trabzon ve altı Doğu ilindeki örgütleri birleştirip "Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında tek derneğe dönüştürülmüşse, Sivas Kongresi de aynı işi, ülke çapında yaparak, bütün yerel kuruluşları kendi şubeleri haline getirmiş, bu arada 24 Ağustos 1919'da kurulan "Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" tarihî görevini tamamlayarak, yerini "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"ne bırakmış, bu merkezileşme sürecinde Mustafa Kemal, İttihad ve Terakki'nin izinden giden Karakol Teşkilatını kaldırmış, kısaca, Sivas'ta ulusal önderlik Mustafa Kemal ve arkadaşları adına tesçil edilmiştir. ....... (*) Mustafa Kemal'in, Ali Rıza Paşa başkanlığındaki İstanbul Hükümetinin Bahriye Nazırı Salih Paşa ile, Rauf Bekir Sami Beylerle birlikte Amasya'da 20-22 Ekim 1919 günlerinde yaptığı "Amasya Mulâkâtı" sonucunda, beş protokol düzenlenerek imzalanmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.