Usame Bin Ladin'e tâbi El-Kaide teröristlerinin son iki yılda Suudi Arabistan rejimini hedef aldığını, bu sene 29 Mayıs sabahı yapılan saldırıda bu ülkenin petrol tesislerinde görev yapan Batılıların hedef alındığını biliyoruz. Bu saldırıların amacının petrole dayalı Suudî Arabistan ekonomisini ayakta tutan yabancı uzmanları ürküterek ülkeden kaçmaya zorlamak olduğunda kuşku yoktur. Bilindiği üzere Suudi Arabistan, 1995'ten beri ciddi şekilde hasta ve yatalak olan Kral Fahd yerine 81 yaşındaki erkek kardeşi Abdullah ve sayısı yedi bini bulan Prens tarafından yönetilmekte, fakat bu yönetimin Usame bin Ladin ve uzantılarına karşı koyabilmesi için, meşruluğunu ve sorumluluk esaslarını yeniden kurarak halkın desteğini kazanması gerekmektedir. Zira Suudi Arabistan tarihinin en büyük güvenlik krizi ile karşı karşıya bulunmakta, fanatik teröristler bu rejimi yıkmağa kararlı görünmektedirler. Bilindiği üzere, daha 1980'li yıllarda en az on beş bin kadar Suudi'nin Sovyetlerin Afganistan'ı işgaline karşı o ülkede savaştığını ve bu defa bu "Cihad"ı, ABD'nin İslama karşı başlattığına inandığı emperyalist savaşa karşı, Suudi Arabistan topraklarında, sürdürmeye kararlı olduğunu görüyoruz. Nitekim ABD'de 11 Eylül 2001 yılında meydana gelen terörist saldırılarda uçak kaçıran on dokuz korsandan on beşinin Suudi olduğu ve sadece bu yılın ilk üç ayında El-Kaide ile ilişkisi olan yüzlerce genç Suudi'nin Suudi Arabistan'da tutuklandığı ve bütün bu gelişmelerin ABD ile ilişkileri gerdiği ve bozduğu da bilinmektedir. Hiç şüphe yok ki, Usame bin Ladin ve El-Kaide örgütünün Suudi Arabistan'daki rejime karşı başlattığı bu saldırılar bir müddet daha devam edebilir. Önemli olan sokaktaki Suudi'nin bu saldırılara destek vermemesi için, özgürlükten yoksun ve büyük petrol gelirlerine rağmen, mahrumiyet içinde yaşayan kalabalıkların tatmin edilmesini sağlayacak Veliaht Prens Abdullah'ın bundan bir süre önce ekonomi ve yönetim konusunda başlatmayı kararlaştırdığı reformları aksatmadan sürdürmesidir. Gerçekten, Prens Abdullah'ın bu reformlarla, ülkede ileride parlamentoya döşünecek "Meclis-i Şûra" adlı danışma meclislerini yürürlüğe sokmak, ülkenini sorunlarını tartışmak için bir "Ulusal Diyalog" başlatmak ve "Kadının Rolü" konusunu gündeme getirerek ulusal bütçeyi incelemeye açmak ve Ekim ayından itibaren doğrudan seçime dayalı "Yerel Konseyler" kurmak kararındadır. Önemli olan, teröristlerin giriştiği eylemlerin etkisine kapılmadan bu projeleri hayata geçirmek ve kısa gelecekte halkın çoğunluğunun samimi beğenisine ve desteğine dayalı bir "Meşruti Monarşi" rejimini ülkede kurmaktır. Bu reformların bin Ladin ve maşalarını etkilemesi beklenemez. Ne var ki, bu reformlar sayesinde Suudi Arabistan'daki rejim, 23 milyon nüfusun büyük çoğunluğunun desteğini sağlayarak kuvvetlenir. Dünyadaki en büyük petrol gücüne sahip Suudi Arabistan'ın El-Kaide saldırılarını etkisiz kılmasının bana göre en kestirme yolu vatandaşlarının beklediği düzenlemeleri süratle gerçekleştirmesine bağlıdır...