11Eylül 2001 günü, ABD'ye karşı yapılan terörist saldırısının, "Terörizm"i dünya kamuoyunun en önemli gündem maddesi haline getirdiği muhakkaktır. Doğrusu istenirse, Terörizm zamanımızın en çok tartışılan ve fakat en az anlaşılan konuların başında gelmektedir. Terörizm'in dinî, siyasî veya sosyal protestolar veya ayaklanmalar şeklinde "Aşağıdan yukarıya doğru" çıktığı görülmekte, bunun bilinen ilk örneği, Filistin'de MÖ 66-73 yılları arasında iyi örgütlenmiş dinî bir mezhep tarafından yapılan eylemlere bağlanmaktadır. Bu eylemcilerin, düşmanlarına karşı Kudüs'te kullandıkları kısa kılıç "Sica" adını taşıdığı için de bu terörist gruba "Sicarii" adı verilmektedir. Fakat bilim adamları tarafından genellikle "İlk Teröristler" olarak kabul edilen Haşhaşiler veya "Hariciler" İsmailiye mezhebinin bir koluna mensup olup, İran'dan Suriye ve diğer komşu ülkelere geçen Hasan Sabbah liderliğinde "Fedaîn" adı verilen suikastçılardır. Bunlar 11. Yüzyılda ortaya çıkarak bölgenin devlet adamı ve yöneticilerini öldürmüşler, hatta iki defa Salahattin Eyyübi'ye karşı başarısız terörist girişimlerde bulunmuşlardır. Ne var ki sistematik terör ilk defa 19. Yüzyılda Rus İhtilalcileri tarafından başlatılmış, "Narodnaya Volya-Halkın İradesi" adlı örgüt, birçok kanlı eylemde bulunmuş, bu teröristler anarşistler ile işbirliği yapmıştır. Fakat "Dehşet saçmak" ve "Dehşet Saçan" anlamındaki "Terörizm ve Terörist" deyimleri ilk defa 1798'de Fransız Akademisi'nin sözlüğünde "Terörün Rejimi" anlamında ve Fransa'da Büyük Devrim esnasında Mart 1793-Temmuz 1794 döneminde Robespierre başkanlığında Jacobinler tarafından uygulanan terör dönem ve sistemini ifade etmiştir. Günümüzde terörizm, insanlığın karşılaştığı en önemli ve tehlikeli sorunların başında gelmekte, bunun uygulayıcılarının beyni yıkanmış fanatikler olması terörizm'in, özellikle bilimsel ve teknolojik gelişmeler karşısında tehlikesini arttırmaktadır. Nitekim "Eylem yolu ile Propaganda" kavramına önem verenlerin, Temmuz 1881'de Londra'da topladıkları Milletlerarası Anarşi Kongresinde kimya ve teknolojiye önem verilerek, zalimlere karşı öldürücü yeni silahların yapılması tavsiye edilmiş, ilk terörist silahları hançer ve tabanca iken daha sonra barut ve Alfred Nobel'in icadından sonra dinamit kullanılmıştır. Teröristlerin Rusya'da 1880'lerde "Bombalı Mektup" kullandığını ve 1990'ların başında yeni metodların aranarak otomobil ve uçaklardan yararlanmak istenildiğini ve fakat ancak Ocak 1974'te PKK gibi etnik terörist örgüt olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İRA)'nın çalınmış bir helikopterden iki bombayı atmayı başardığını görüyoruz. Ne var ki terörizmin bütün düyayı tehdit eden bir "Global Tehdit" haline gelmesi, teknolojik gelişmelerin sonucu olup, günümüzde bakteriyel ve kimyasal savaşlardan korkulmakta, teröristlerin nükleer silahı elde etmeleri veya bunu yapmayı başarmaları halinde bütün insanlığın tehlike altına gireceği vurgulanmaktadır. Bu nedenle, terörizmin türü ve adresi ne olursa olsun bütün dünya devletlerinin bunun karşısında sağlam bir cephe oluşturması şarttır.