Şimdiki TRT Genel Müdürü'nün dört yıllık görev süresi, 17 Temmuz 2001 günü sona ermektedir. Bilindiği üzere, TRT Kurumu Genel Müdürü, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından önerilen üç aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanmaktadır. 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunu değiştirmeyi amaçlayan ve kamuoyunda "Yeni RTÜK Yasa Tasarısı" olarak adlandırılıp, RTÜK'ün oluşumunu da değiştiren tasarı, Cumhurbaşkanı tarafından iade edildiği TBMM ise 1 Ekim 2001'e kadar tatile girdiği için, üç Genel Müdür adayının, halen görevde bulunan RTÜK tarafından tespit edileceği ve Bakanlar Kuruluna önerileceği anlaşılmaktadır. Mevcut kanun, görevdeki Genel Müdürün yeniden atanmasına imkân tanıdığına göre, şimdiki Genel Müdürün, bu göreve yeniden talip olması ve RTÜK tarafından bakanlar kuruluna önerilecek üç aday arasında yer alması ve Bakanlar Kurulu'nun da bu üç aday arasından, kendisini ataması halinde, "Teorik" olarak bu göreve dört yıl için daha getirilmesi imkân ve ihtimali vardır. "Teorik" olarak diyorum, zira 6 Nisan 2001 günü, bu sütunlarda çıkan "Halk'ın Vergileri ile Yaşayan Radyo-TV Kuruluşu: TRT" başlıklı köşe yazımda da vurguladığım gibi, geçen yıldan beri TRT ile ilgili olarak çeşitli gazetelerde ve İnternet portallarında çıkan ve çoğu Genel Müdür'ün şahsına atfedilen yayınlar ne tekzip edilmiş, ne de bunlar hakkında ilgili makam tarafından yargı yollarına başvurulmamıştır. Bu iddialar karşısında, yargı ile Devlet Denetleme Kurulunun gereğini yapacağını düşünüyor, fakat bu iddia ve suçlamalara karşı gerekli açıklamaları yapmadığı ve kanun yollarına başvurmadığı ve aklanmadığı müddetçe, şimdiki TRT Genel Müdürünün aday olmamasının, aday olduğu takdirde RTÜK tarafından önerilen üç aday arasında adının zikredilmemesinin, RTÜK tarafından adı önerildiği takdirde ise, Bakanlar Kurulu tarafından atanmamasının daha isabetli olacağına inanıyorum. Kaldı ki, yolsuzluk, usulsüzlük, savurganlık ve skandal haberleri ile bunalan Türk vatandaşının durumu ve özellikle Cumhurbaşkanımızı takiben Koalisyon Hükümeti'mizin de yolsuzluk ve savurganlık karşısındaki beyan ve tutumu hatırlanırsa, bu konuda isabetsiz bir atama yapılmasını beklemek bu aşamada aşırı karamsarlık ve Bakanlar Kuruluna karşı haksızlık olur.