Paris'in büyük bir tren garında yayaların ayakları altına yayılmış, birçok fotoğrafla dolu bir haritada 'Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, kamuoyuna, 38 basın özgürlüğü yokedicisinin yüzlerini takdim eder.' açıklamasıyla, Türkiye'deki basın özgürlüğünün sözde yokedicisi olarak Genelkurmay Başkanımız Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun haritanın üzerindeki fotoğrafını, birçok ülkenin diktatörlerinin fotoğraflarıyla birarada yer verdiğini medya haberlerinden biliyoruz. Türkiye'de basın özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğini vurgulamak başka şeydir, basın özgürlüğü mevzuatını çıkaran parlamento ve bunları yürüten makamlar dururken, sorumlu olarak Genelkurmay Başkanını hedef olarak göstermek ise başka şeydir. Zira Anayasamızın 117. maddesine göre Genelkurmay Başkanı Türk Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı olup, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atanmakta, görev ve yetkileri kanunla düzenlenerek, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumlu bulunmaktadır. Hal böyle iken, 'Reporters Sans Fron Teres-Sınır Tanımayan Gazete Muhabirleri' adlı örgütün, basın özgürlüğünü düzenleyen mevzuat ve uygulama ile hiç ilgisi olmayan bir Genelkurmay Başkanını, çoğu seçime dayanmayarak iktidarı ele geçiren müstebit ve diktatör liderlerle birlikte kamuoyuna takdim etmesi yalnız terbiyesizliklerin değil, sahtekârlıkların da en büyüğüdür. Ne var ki, 1985'te kurulan bu örgütün, 'Kamu Yararına Örgüt Statüsü'nde bulunması ve sözü geçen fotoğraflı haritanın serilmiş bulunduğu gardaki serginin Fransız devlet kuruluşlarının desteği ile açılmış ve söz konusu garın Fransız Devlet Demiryolları 'SNCF'a ait bulunması bu tertibin içinde Fransa'nın destek ve katkısının olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle, bu tertip karşısında gösterilen bütün tepkiler çok yerinde olup, Cumhurbaşkanımız Sezer'in ve Başbakan Ecevit'in Genelkurmay Başkanımıza yönelik bu hareketi ve eylemi şiddetle ve nefretle kınaması, MHP Genel Başkan Yardımcısı'nın yaptığı açıklamada Fransa'da ayaklar altına alınan Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun resmi değil, Türk Milletinin manevi şahsiyeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin onurudur demelerini çok yerinde ve haklı bir tepki olarak takdirle karşılıyarak bu skandalı önleyemeyen veya önlemeyen bütün Fransız makamlarını ayıplıyor, tepkiler üzerine fotoğrafla dolu haritanın kaldırılmasını yeterli bulmuyor, Fransız makamlarının özür dilemesi gerektiğine inanıyorum.