"Türk Ermeni ilişkileri; dünü, bugünü ve yarını"

A -
A +

1997 yılında bağımsız bir sivil toplum örgütü olarak kurulan "Demokratik İlkeler Derneği (DİD)" yerinde bir kararla, "Türk-Ermeni İlişkileri" konusunda düzenlediği konferansa konuşmacı olarak Ermenilerin sözde soykırım iddiasına karşı, yayınları ve beyanları ile, yıllardan beri karşı çıkan Ortadoğu tarihi uzmanı ve ABD'nin Louisville Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Rustin McCarthy ile araştırmacı yazar, BBC'nin eski Güney Avrupa Müdürü ve Türkiye üzerinde birçok eserleri bulunan Dr. Andrew Mango'yu davet etti. Akademisyen, diplomat, asker, medya mensubu ve iş adamlarından ve dernek yönetici ve mensuplarından oluşan "seçkin" bir topluluk önünde konuşan Prof McCarthy özetle şunları söyledi: "Türklerin ve Ermenilerin tarihi ötedenberi politikacılar tarafından saptırılmış ve "Üretilen belgeler" gerçek olarak kabul edilmiş, dinî ve millî önyargılar galip gelmiştir. Gerçeği arayan tarihçiler ise "soykırım inkârcıları" olarak suçlanmakta, politikacılar, tarihi, gerçekte yaşanmış olaylara göre değil, siyasî karar ve yasalarla yazmaktadırlar. Ermenilerle Türkleri karşı karşıya getiren olaylar aslında 1915'te değil, 18. yüzyılda başlamıştır. Görülebildiği kadarıyla da Osmanlı Hükümeti tarafından Ermenilerin öldürülmesi için verilmiş bir emir de yoktur. Eğer savaş, bir "Karşılıklı Soykırım" olarak değerlendirilmiyorsa, ortada bir soykırım da yoktur." Yıllardan beri "Ermeni soykırımı yalanı"na cesaretle ve inanarak karşı çıkan Prof. McCarthy'ye ve toplantıya katılanların gösterdiği sevgi görülmeye değerdi. McCarthy'yi dinlerken, dışarıda bulunduğu zaman Ermeni propaganda yayınlarını okuyarak, "Ermeni Sorunu"nu öğrendiğini zanneden ve bugün seçkin bir vakıf üniversitemizde hocalık yapan tarih profesörünün de bu toplantıda bulunmasını çok isterdim. BBC'nin Türkçe yayınlarının ve daha sonra BBC'nin Güney Avrupa yayınlarının başında bulunduğu zaman, özellikle TRT'nin kuruluş yıllarında TRT'ye desteklerini esirgemeyen en az 40 yıllık dostum Dr. Mango ise, 15 Mart 2001 günkü DİD toplantısında özetle şöyle konuştu: "Malazgirt Savaşı'ndan sonra Ermeniler Türklerin idaresine girmişler ve sekiz yüzyıl süresince Türkler ile Ermeniler arasında barışçıl ilişkiler sürmüş, Osmanlı İmparatorluğunun en zengin topluluğu olan Ermeniler sadece ticarî ve meslekî alanlarda değil, kamu hizmetlerinde de yüksek mevkilerde hizmet vermişlerdir. Fakat Ermeni Milliyetçiliği, Osmanlının 1878'de Ruslara yenik düşmesini takiben, Türk nüfus çoğunluğunun oluştuğu bir bölgede Ermeni devleti kurmayı amaçlamış Birinci Dünya Savaşı'nda da Rus Çarlığının oyununa gelerek zor duruma girmelerine rağmen Azerî Türklerin yaşadığı bölgede millî devletlerini kurmayı başarmışlardır. Atatürk'ün biyografisini yazan bir araştırmacı olarak, Milli Türk Devleti kurulurken, barışın hedef alındığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin 77 yıllık yaşamı boyunca bu hedefe bağlı kaldığını biliyorum. Atatürk'ün inancına göre 1923 Lozan Andlaşması asırlardan kalan hesapları kapatmıştı. Bu hesapların, hiçbir zaman ve özellikle politikacılar tarafından yeniden açılmaması lazımdı. Oysa Ermeni milliyetçileri ve onların yandaşları politikacılar bunun tam tersini yapmaktadırlar. Ermeni milleti kimliğini geçmişin ıstırap ve intikam duyguları üzerinde bina etmeyi arzulamakta, komşuları Azerbaycan aleyhine yayılmacılık yaparak, Kafkaslarda daha büyük bir Ermenistan kurmak gibi tehlikeli bir girişimde bulunmaktadırlar. Oysa Türklerin, dost bir Ermenistan'dan fazla, Ermenilerin dost bir Türkiye'ye ihtiyacı vardır." DİD yöneticilerini, yaptıkları mükemmel organizasyondan dolayı kutluyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.