Mustafa Kemal'in liderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşını kazanan ve Türklerle Kürtlerin meskûn bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesini Ermenilere peşkeş çeken Mondros Mütarekesi ile Sevr Antlaşması'nın Türkiye'nin "Ölüm Fermanı" ağırlığındaki hükümlerini "Tarihin Çöplüğüne" atan TBMM Hükümeti ile onu takiben Türkiye Cumhuriyeti, Türklere ve Kürtlere eşit haklar tanıyarak onları "Vatandaşlık üst kimliği" içinde birleştirmiştir. Nitekim, TBMM'nin eseri olan 20 Nisan 1924 Anayasasının 88. maddesi "Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı olmaksızın, vatandaşlık itibariyle "Türk" denir hükmünü kabul etmiş, bu Anayasayı takiben kabul edilen 1961ve 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasaları da 54. ve 66. maddeleri ile bu esası "Türkiye Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." şeklinde muhafaza etmiştir. Buna rağmen, Osmanlı döneminde olduğu gibi, Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminde de, emperyalist güçlerin uşağı veya oyuncağı olan birtakım kişi ve kuruluşlar ortaya çıkmış ve bunların örgütlendirdiği, ırkçı ve ayrılıkçı Kürtçülük hareketi, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde 1806 yılından Cumhuriyetin ilanına kadarki süre içinde 13. Cumhuriyet döneminde ise, sadece 1924-38 yılları arasında, Anadolu'da sayıları 25'i bulan ayaklanma çıkarmışlardır. Bu bölücü ırkçı ve ayrılıkçı örgüt ve kişilerin Milli Mücadele devam ederken ve 23 Nisan 1920'de TBMM'nin toplanmasından hemen sonra, Pontus Rumlarını takiben sözde Bağımsız Kürdistan için "Milli Aşiret Ayaklanması" adı altında isyan çıkararak, Viranşehir'i ele geçirdiğini, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra İngilizlerin tahriki ve desteği ile çıkarılan Şeyh Said isyanı yüzünden ise, Musul'un Türkiye'den koparıldığını biliyoruz. Bugün ise, bu ırkçı ve ayrılıkçı Kürtçülüğün temsilciliğini ve yürütücülüğünü PKK-KONGRA-GEL terörist örgütü yapmakta ve bunun akıl hocalığı ile manevi liderliğini (!) çoğu Kürt kökenli vatandaşımız olan 30.000'den fazla insanın katili durumundaki Abdullah Öcalan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yerinde deyimi ile, "İmralı'daki özel misafirhanesi"nden yapmağa devam etmektedir. Oysa, Kürt kökenli vatandaşlarımızın en büyük düşmanı ve sorunlarının çözümünü önleyen en büyük engel, silahlı mücadele sürdüren ve bunda ısrar eden terörist PKK'dır.