Türkiye'nin ve Türk iş dünyasının değerli evlâdı, memleketini, ailesini, insanları seven, fakirlere, muhtaçlara, özürlülere sahip çıkan, kısacası "Türkiye sevdalısı iyi ve büyük insan" olan sevgili Sakıp Ağa, 71 yıllık başarılarla dolu, renkli hayat savaşında, ecele yenik düşerek, 10 Nisan 2004 gününün erken saatlerinde ebediyete intikal etti. 1982-1991 yıllarında başında bulunduğum MÜ Basın Yayın Yüksek Okulu döneminde sık sık bir arada davetlerinde, gezilerinde ve muhitinde bulunmak fırsatını bulduğum ve bütün özellikleri ile tanımak şansını yakaladığım 7 Nisan 1933 doğumlu Sakıp Sabancı, mensubu olduğu "Koç Burcu"nun bütün özelliklerini taşıyan "Akılcı" ve fakat aynı zamanda engin bir sevgi ve duygu adamı idi. Burcunun özelliği olarak haksızlıklara, beceriksizliklere, münasebetsizliklere çok çabuk öfkelenerek tepki gösteriyor ve fakat bu öfkesi bir "Sağanak yağmur" gibi kısa zamanda yatışarak, etrafındaki insanlara "Kin" duymuyor ve onları bağışlıyordu. Çeşitli ve önemli dünya ve memleket sorunları karşısında daima "Sağduyu"yu dile getiriyor, sadece inandığı şeyleri söylediği için dinleyenleri de inandırarak, kendine özgü, fakat güçlü bir diksiyon ile ve adeta bir aktör gibi konuşarak, dinleyenleri sürüklemesini biliyordu. Nitekim, öğrencilerimin büyük talebi karşısında "Halkla ilişkiler" konusunda bir konuşma için yaptığım daveti, kendine özgü sevecenlik ve nezaketi ile kabul eden merhum Sabancı'nın, Marmara Üniversitesi İletişim öğrencilerinin doldurduğu salonda, oluşturduğu ilgi ve coşkuyu aradan en az 20 yıl geçmesine rağmen, bugünkü gibi hatırlıyorum. Fakat, Sakıp Ağa'nın gerçek büyüklüğü sadece çok başarılı bir sanayici ve çok zengin bir iş adamı olması değil, aslını, inkâr etmeyerek halkı ile bütünleşmesidir. Bir Anadolu insanı olarak daima halkın dilini kullanmış, en karışık ekonomik sorunları halkın anlayacağı dille ortaya koymuş, kısaca memleketteki her kesimin Sakıp Ağası olmuştur. Sabancı "Hayatım" adlı kitabında kendisinin de çok doğru dolarak vurguladığı gibi; "Üretim yapan istihdam oluşturan, vergisini veren ülkesi için çalışan iş adamının saygınlık kazanmasına da öncülük" etmiştir. Diğer taraftan, Sakıp Sabancı'nın memleketimizde birçok okul, yurt, hastane ve kültür merkezi yaptırarak, bugün kampüs ve eğitim imkânları ile örnek bir kurum olan "Sabancı Üniversitesi" projesini de gerçekleştirerek hayata geçirdiğini, Tablo ve Hat sanatına olan ilgi ve sevgisi sonucu oluşturduğu koleksiyonlarla "Sabancı Müzesi"ni İstanbul'a kazandırdığını biliyoruz. Çetin hayat şartları karşısında, Batılıların "Self Made Man" deyimi anlamında, kendi kişisel dehası ve çabaları ile ortaya çıkan kadim dostum ve aziz kardeşim Sakıp Sabancı'ya Allah'tan rahmet, başta muhterem ve vefakâr eşi Türkan Hanımefendi olmak üzere, tüm aile fertlerine ve dostlarına ve onu seven milyonlara sabırlar diliyorum.