Cumhurbaşkanı Sezer'in, bu yılki Cumhuriyet Bayramı mesajında yargının bağımsızlığı tartışmalarını önlemek için, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili Anayasanın 159. maddesinin değiştirilmesi gereği üzerinde durduğunu medya haberlerinden öğreniyoruz. Bilindiği üzere, bir devletin 'Hukuk Devleti' başka bir deyimle 'Hukuka Bağlı Devlet' olarak kabul edilebilmesi için asgari zorunlu şartlardan birisi de 'Yargının Bağımsızlığı"dır. Fakat yargının bağımsızlığından söz edebilmek için de o ülkede 'Mahkemelerin Bağımsızlığı' ile 'Yargıçlar ve savcılık güvencesi' esaslarının Anayasa tarafından sağlanması gerekir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti'nin, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu (m.2) beyan eden Anayasamız, 138. maddesinde 'Mahkemelerin Bağımsızlığı', 139. maddesinde ise 'Hakimlik ve Savcılık Teminatı' ile ilgili esasları düzenlemiş bulunmaktadır. Diğer taraftan, yürürlükteki 1982 tarihli Anayasanın 159. maddesi ile mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yapmak üzere "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nu kurduğunu ve bu kurulun, adlî ve idâri yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükseltme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar ve disiplin cezası verme ve görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmakla yetkili kılındığını görüyoruz. Ne var ki, Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarının kendi üyeleri arasından gösterecekleri adaylar arasından Cumhurbaşkanınca dört yıl için seçilen bu kurulun başkanlığını Adalet Bakanı yaparken, Adalet Bakanlığı Müsteşarı da tabii üye olarak kurulda yer almakta ve bu durum, haklı olarak, yıllardan beri istisnasız, bütün siyasi partiler tarafından eleştirildiği ve 'Yargının Bağımsızlığı' esasına aykırı görüldüğü halde, bugüne kadar yapılan hiçbir Anayasa değişikliğinde her nedense yer almamış bulunmaktadır. İşte bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanının, yargıç ve savcıların tüm özlük ve disiplin işleri gibi önemli yetkilerle donatılmış Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumunda bir bakanın ve müsteşarın yani yürütmenin yer almasının yargı bağımsızlığını zedelediği ve bu durumun Anayasa değişikliği ile düzeltilmesi gerektiği görüşüne, bir kamu hukukçusu olarak, katılmamak mümkün değildir.