Yaser Arafat'ın ardından...

A -
A +

27 Ekimde rahatsızlığı artarak iki gün sonra tedavi için Fransa'ya götürülen 75 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı ve Filistin Mücadelesinin Lideri Yaser Arafat'ın, 11 Kasımda sabaha, karşı hayatını kaybettiğini, 12 Kasım günü Mısır'ın Başkenti Kahire'de düzelenen askeri cenaze töreninden sonra da, ertesi günü, Mart 2002'den itibaren üç yıla yakın süre ile İsrail kuşatması altında yaşadığı Ramallah'taki karargahında defnedildiğini biliyoruz. Diğer taraftan hayatı boyunca "Kolektif Liderlik" fikrine soğuk bakan ve iktidarı elinde tutan Arafat'ın ölümünün ardından, bugüne kadar sürdürdüğü görevlerinin üç farklı kişi tarafından yürütüleceğini de yine medya haberlerinden öğreniyoruz. Şöyle ki; Filistin Meclis Başkanı Ruhi Fettuh yemin ederek, seçimler yapılıncaya kadar 60 gün süre ile devlet başkanlığı görevini yüklenir, 40 yıldır Filistin mücadelesindeki farklı örgütleri bir araya getiren "Çatı-Şemsiye" niteliğindeki "Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)"nün liderliğinine, örgütün iki numarılı ismi ve Arafat başkanlığındaki örgütün Genel Sekreteri olan eski başbakan ılımlı Mahmut Abbas seçilirken, FKÖ içindeki en büyük örgüt olan El Fetih liderliğine ise, FKÖ'nün siyasi büro şefliğini yapan sertlik taraftarı Faruk Kaddumi'nin getirildiğini görüyoruz. Arafat'ın ölümünden sonra ileri sürülen "Karamsar" senaryolara göre, bir "Ulusal kahraman" olan Arafat'tan sonra Filistinliler arasındaki farklı görüşler "Barış" ihtimalini daha da zorlaştıracak, sertlik taraftarlarından oluşan ve özellikle Gazze'de güçlü olan "Hamas"ın, Arafat'ın El Fetih hareketine açıkça meydan okuması ile katılık taraftarı dogmatik liderler ile pragmatik yönetimler içindeki yaşlı ve genç Filistinliler arasında bir mücadele gündeme gelecek, kendi aralarında savaş yapan bir Filistin ihtimali ise, İsrail'deki uzlaşmazlık taraftarlaının ekmeğine yağ sürerek, barışı engelleyecektir. Daha iyimser senaryoya göre ise, Arafat'ın ölümü, İsrail'in iki yıldan fazla bir süreden beri Filistinliler ile müzakere yapmamak "Bahanesi"ni ortadan kaldıracak, başka bir deyimle, İsrail "İntihar Saldırıları"nın tek teşvikçisi olarak suçladığı Arafat'ın yerine gelen ve "Ateş-Kes" taahhüdüne riayet edecek yeni bir lider veya liderler ile "Barış Görüşmeleri"ne başlamak zorunda kalacaktır. Hiç şüphe yok ki başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere bütün dünyanın arzuladığı bu barışın gerçekleşmesi için, başta ABD, AB ve Arap Dünyası olmak üzere, herkesin hem İsrail hem de Filistin'e baskı yapması gerekir. Ne var ki, bu konuda en önemli rol ve görev Filistinlilere düşmekte ve bu nedenle Filistinlilerin hem "Birlik" hem de "Akılcı Yaklaşım" sergilemesi hayati önem taşımaktadır. ..... Not: Okuyucularımızın bayramlarını kutluyor. Sağlık ve iyilikler diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.