BAŞKANLIK

A -
A +
Belli kafalar son yüz senedir işgâl altında. Çanakkale'den geçemeyen İngiliz çizmesi bunları dört çeğrek asırdır silindir gibi eziyor. Hepsini asfalt hâline getirmiş durumda. Bozulmalar olursa tekrâr geçiyor. Dolayısiyle bu kafalar madden ve ma'nen fâsid bir dâireye hapsolmuş bulunuyor. Onun dışında düşünmek hayâllerinin dahi ötesinde. Onun dışında bir adım atmak palavralarının dahi ilerisinde. Diyelim ki bunlardan biri bunu başardı. Farklı bir şeyler düşünebilme cesâretini gösterdi. Millî menfaatler istikâmetinde bir adım atdı. Derhâl dışlanıyor. Derhâl saldırıya uğruyor. Arasından çıkdığı zümre donmuş bir zekâyı temsîl ediyor. Bu yüzden farklı bir netîce beklemek muhâl. Tabiatıyla kimse böyle bir muâmeleyi göze alamıyor. Bu da her birinin çemberi kırma ihtimâlini neredeyse sıfıra indiriyor.

Bu kafalar batının gör dediğini görür. Bize garbdan bakar. Bir müsteşrik gibi. Aslında şarkiyatçının yapdığını da yapamaz. Gözü dönmüş bir sûretde değerlerimize düşmandır. Zekâsını bunun gereğini yapmaya hasr eylemişdir. Gözü, kalbi, kafası memleketine kapalıdır. Ülkesindeki doğrular yanlışdır. Yanlışlar dahi yanlışdır. Hâsılı efendisinden gelmeyen her şey yanlışdır...

Rahmetli Özal'dan beri "başkanlık" dilimizde. Tayyib bey de aynı şeyi söylüyor. İnsanımızın büyük kısmı iyi niyetli. Karşı çıkanlar da savunanlar da. Hepsinin başımızın üstünde yeri var. Zîrâ kanaatleri memleket hesâbına. Fakat belli bir kesim yukarıdaki târifin içinde. Bunlar bizim adımıza değil efendileri nâmına reddiyeler düzüyor. Peki efendileri ne diyor? Demokrasi, demokrasi, demokrasi... İnsanlar aç kalmış. Mühim değil, demokrasi. İnsanlar zulüm görmüş. Mühim değil, demokrasi. İnsanlar katliâma uğramış. Mühim değil, demokrasi. Ne menem bir şeydir şu demokrasi? Bu sualin cevâbını arayan şarklı deli koyun gibi dolana dursun. Piposunu tüttüren garblı olmayan bıyığının altından gülmekdedir...

Başkanlık gerekli mi? Evet, hem de çok. Gazete manşetleriyle hükûmet kurup hükûmet yıkma devri ancak bu sûretle nihâyet bulur. İnsanları havaya uçurarak gemiyi belli bir rotaya zorlama alışkanlığı ancak bu sûretle sona erer. Gerilim müziğiyle sözüm ona haber programı yapıp kişileri mahkûm etme dönemi ancak bu sûretle târihe karışır. Böyle bir Türkiye'de belli güçler ve çevreler kafasına esdiğinde memleketimizi karışdıramaz. En azından buna teşebbüs etdiklerinde elimiz çok daha güçlü olur. Dâhildeki ve hâricdeki şer odaklarının hareket kâbiliyyeti büyük ölçüde sınırlanır. Zaman kaybı önlenir. Müsâmereye dönen koalisyon görüşmeleri arşivdeki yerini alır. Tafsîlâta lüzûm yok. Ülkemiz bu sistemle onun bunun oyuncağı olmakdan çıkar. Menfaatleri istikâmetinde çok daha güçlü bir irâdeyle yürür. Bu irâde huzûr getirir, kalkınma getirir, refâh getirir... Dostları rahatlatan, düşmanları korkutan bir Türkiye doğar...

İşin diktatörlük kısmına gelince: Bu başkanı Çinliler mi seçecek?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.