İSTİKLÂL

A -
A +
Muazzam bir hinterlandımız var. Hiç ummadığımız insanlar bize râm olmaya hazır. Elimizin nerelere uzandığını bizden başka herkes biliyor. Bu yüzden şer güçler memleketimizi bir an olsun kendi hâline bırakmıyor. Fakat memnûniyyetle dile getirelim ki Churchill’in “sulamak ve budamak” formülü iflâs etdi. Sömürgeciler bugün sulayınca coşan budayınca koşan bir ülkeyle karşı karşıya. Saç baş yolmakdan gayrı yapabilecekleri bir iş yok velhâsıl!
 
Darbeyi ABD’nin planladığı gün gibi ortada. General Campbell’la ilgili haberleri atlamayın. Genelkurmay başkanlarının her şeyi reddetmesi ehemmiyyetsiz. Yine CIA başkanı John Brennan’ın “Son birkaç yıldır Türkiye'de siyâset sahnesinde önemli şeyler yaşanıyor. Erdoğan gün geçtikçe gücünü konsolide ediyor ve otoriterleşiyor. Darbe girişimi sonrası Türkiye'de gerilmeler yaşanacak” sözleri şenî fi’ilin tam ortasında bulunduklarını gösteriyor. Yukarıdaki zırvaların gerçekleşmeyeceği anlaşılınca kem küm etmeye başladılar. Türkiye’yi kaybetdiklerinin farkındalar. Rusya ile barışdığı için Varşova’da Erdoğan’ın elini sıkmayanlar bugün bin pişmân! Reis tehlikeyi tamâmen bertaraf edince buharlaşacaklar. Bu arada CIA’nın Nijerya’dan gönderdiği kemikler epeyce işimize yaradı. Amerika’nın paralı askerleri deşifre oldu!
 
15 Temmuz’da istiklâlimizi i’lân etdik. Artık bundan dönüş olmaz. Milletimiz ayakda. Bu şuur artarak devâm eder. Üstelik medeniyet coğrafyamızı sarar. Manzara Suriye’de, Mısır’da, Libya’da ve daha nice memâlikde mücâdele eden milyonlara yeni bir heyecan verir. Gerçek bir bahârın fitilini ateşler! Sâdece ehl-i sünnet değil, vehhâbîler ve şî’îler de bu rüzgâra kapılır. Nitekim kapılıyor da…
 
Ka’be-i muazzamada imâmın “Türkiye Türkiye” diye cenâb-ı Hakka yalvarması çok mühim. Tufeylî’nin söyledikleri öyle. Hizbullah’ın eski genel sekreteri bakın ne diyor: “Darbe girişimiyle ilgili Türkiye'de yaşananları duyduğumuz zaman bu savaşın lehimize olmayacağını düşünerek çok korkduk. Derin endişe duyduk. O andan itibaren doğruyu savunmak için bu çatışmada Türkiye'de olmayı ve ölmeyi istedim… Hepimiz darbenin bize karşı olduğunu, Türk halkına doğrultulan silahın bütün bölge, semt ve köylerde bizim bağrımıza, aklımıza, çocuklarımıza, geleceğimize çevrildiğini anladık. Bu geceden sonra tarih, bundan önceki gibi olmayacakdır. Ne Türkiye'de ne bölgede ne de Kuzey Afrika'da.” Türkiye’nin Osmanlı döneminde hilâfet merkezi olduğunu, bu yüzden Müslümanlar nazarında önem taşıdığını dile getiren Tufeylî şunları da ekliyor: “Dünyada özne olduğumuz o günlerin hasretini çekiyoruz. Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanların büyük kısmı için bir kutup oluşdurabilir, onlara birlik ve beraberlik sağlayabilir. Bugün bunu yapabilecek olan Erdoğan ve Türkiye'deki yönetimdir.” Tufeylî darbe teşebbüsü esnâsında kutlama yapanları ise “şeytânın hizmetkârları” olarak vasıflandırıyor…
 
Tasfiyenin yıldırım sür’atiyle gerçekleşdirilmesi lâzım. “Kurunun yanında yaş da yanmasın” tarzındaki ifâdeler kötü niyyet kokuyor. Şu hâlde önce temizlik yapılmalı, ardından yanlışlar düzeltilmeli. Hatâ yapmadan ilerlemeyi düşünmek operasyonu çok yavaşlatır. Stratejik adımlar doğru atılmalı. Jandarmayı sivilleşdireyim derken emniyeti askerîleşdirme durumuna düşülmemeli. Bu cümleden olarak 668 nolu KHK’nin getirdikleri bir defa daha gözden geçirilmeli. Kır ve şehir polisi şeklinde bir tasnîf muvâfıkdır. Bu sınıflandırmada “jandarma” tabiatıyla “kır polisi” olacakdır.
 
Türkiye, İslam âlemi ve dünya için elimizi çabuk tutalım. Herkesin gözü kulağı bizde!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.