ROTA

A -
A +

Yüz sene kadar önce büyük bir "deprem" yaşadık. Milyonlarca kilometrekareyi kaybetmekle kalmadık. Bizi biz yapan hazînelerimizi yitirdik. Îmânımıza savaş açdılar. Ne pahasına olursa olsun muhâfaza etdik. Sonluyla sonsuzu ayıracak kadar basiret sâhibiydik. El ve ayaklarımıza pranga vurmakla iktifâ etmediler. Gözlerimize dahi rota çizdiler. Şimâle bakamazdık; Kırım, Kazan ordaydı. Şarka bakamazdık; Türkistan ordaydı. Cenûba bakamazdık; kardeşlerimiz ordaydı. Osmanlı Avrupası’nı atlamak kaydıyla hayran hayran garba nazar edebilirdik. Her defasında budandık. Lâkin yılmadık. Onlar budadıkça yeni sürgünler verdik. Ve nihâyet bu günlere geldik. Şimdi yeniden dirilişin ilk adımlarını atıyoruz. İçerdeki kanserli hücreler ayıklanacak. Dışarda önümüze çıkan engeller yok edilecek. Yüz senelik kölelik, üçyüz senelik meskenet son bulacak.
 
Batılılara güven olmaz. Sömürüden başka hiçbir şey düşünmezler. Dikkat ederseniz menfaat demiyoruz. O bile hafif kalıyor. Dostlukları kâğıt üstündedir. Bildikleri tek şey düşmanlıkdır. Birini diğerinden ayıran yegâne nokta tarzdır. Rusya kaba sabadır, İngiltere siyâsî. Biri bağırıp çağırarak kurşun sıkar, diğeri renk vermeden. Bu sâdece bizimle olan münâsebetlerinde geçerli değildir. Birbirlerine olan tavırları da budur. Dost dedikleri de düşman dedikleri de müsâvîdir. Biden’ın Kiev’de söylediklerini hülâsa edelim: “Rusya Minsk anlaşmasına uymazsa bu zamana kadar ödediğinden daha ağır bedeller ödeyecek.” İyi de bunda ne var diyebilirsiniz. Sıkıntı Biden’ın aynı şekilde Ukrayna’yı da tehdîd etmesi. Bakın ne diyor: “Gereken reformların yapılmaması hâlinde bunun Ukrayna açısından son derece ağır sonuçları olacak.” Hem nalına hem mıhına dedikleri bu olsa gerek. Reformlar neden bu kadar önemli? Aksi takdîrde ülkeyi parselleyemezler de ondan. Bizde de öyle oldu ya! Tanzîmât dediler, zemîni hazırladılar. Islâhât dediler, ameliyyâtı yapdılar. Meşrûtiyyet dediler, devleti buharlaşdırdılar. Artık daha fazlasını söylemeyelim…
 
Her şer lehimize işliyor. Günlük hâdiseler de öyle fakat bunları kasdetmiyoruz. Akışdan bahsediyoruz. Bu öyle bir şey ki durdurulamaz. Tersine de döndürülemez. Yavaşlatılması bile çok zor. Durması, yavaşlaması aldatıcıdır. Çağlayan bir anda öyle coşar ki eskiyi telâfî etdiği gibi ileri de geçer. Nitekim ayne’l-yakîn bunların şâhidiyiz. Dost da düşman da nasıl bir güç merkezi olduğumuzu biliyor. Yeryüzü daha dün Topkapı’dan idâre ediliyordu. Buradan dört cihete ferman gibi nâmeler yazılıyordu. Söz konusu memleketler bu ezikliği şu an dahi yaşıyor. Her ne kadar belli etmek istemeseler de bu ruh hâli hücrelerine kadar işlemiş.
 
Bugün hakîkî kimliğimize bürünme yolundayız. Henüz yarım yamalak yakaladığımız hava bile kötü niyetlileri korkutuyor. Irak’daki kukla başbakanın son Musul çıkışını atlamayalım. Önce Rusya’nın gözünün içine bakdı. Ne var ki Lavrov mırıldanmanın ötesine geçemedi. Oradan ekmek çıkmayınca NATO’ya başvurdu. Stoltenberg geçişdirdi. Aksi de olsa ehemmiyyeti olmazdı. Zîrâ bu saatden sonra Türkiye’ye haddini bildirecek olanların Türk ordusunu geçmesi yetmez. Seksen milyonu da geçmesi gerekir. Vâkıâ Türk ordusu da seksen milyondan müteşekkil ya!
 
En güzel haberi sona sakladık. Putin Rusya’nın savaşı kaybetmekde olduğunu i’tirâf etdi: “Umarım terörle mücâdelede nükleer silahlara aslâ ihtiyaç duymayız.” Ya’nî biz netîce alamıyoruz demek istiyor. Savunma Bakanlığını, Suriye’de kullandıkları silahların te’sîrlerini analiz etmekle vazîfelendirmesi de bu yüzden. Neden olmuyor sorusuna cevab arıyor. Medvedev’in “Türkiye’ye savaş i’lân edebilirdik” açıklaması da panik kokuyor. Aslında Rusya külliyyen batağın içinde. Hızla iflâsa gidiyor. Tabîatiyle korkuyor ve tehdîde başvuruyor. Anladığı dilden konuşmak lâzım. Bu da Türkiye’nin âcilen nükleer güç olmasına bağlı. Yeryüzünün her bir köşesine bu gücü tatdırabilecek noktaya geldiğimizde terör de kalmaz tehdîd de…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.