Muhâsara altındayız. İngiltere, ABD, Rusya başda olmak üzere bütün haçlılar bu cephede. Tıpkı târihdeki gibi… İşin içinde İsrail de var. İran çomar, PKK ve DEAŞ zağar mevkiinde. Lâkin şikâyetçi değiliz. Bunun potansiyelimize işâret etdiğini zaman zaman dile getirdik. Ocağımızı bu şekilde söndürebilmeleri mümkin değil. İçeridekilerin de dışarıdakilerin de haddini bildiririz. Yeter ki şuûr konusunda zaafa düşmeyelim. Hangi adımları atmamız gerekdiğini iyi bilelim.
Türkiye 780 bin kilometrekareden ibâret değil. Kader bize siyâsî sınırlarımızın çok ötesinde mes’ûliyyetler yükledi. Bizimle ağlayan, bizimle gülen koca bir dünyâ var. Onlara sırtımızı dönemeyiz. Kollarımızı açmaya, sevinç ve kederlerine ortak olmaya mahkûmuz. Bundan kaçamayız. Hepsi bize uzak ve yakın ecdâdımızdan mîrâs. Bosna öyle, Kırım öyle, Haleb-Şam öyle… Erbil öyle, Musul öyle, Kerkük öyle… Bağdad öyle, Basra öyle, Kuds-i şerîf öyle… Bitdi mi? Ne münâsebet. Kafkaslar bunların dışında mı? Ata yurdumuz bunların dışında mı? Habeş bunların dışında mı? Mısır bunların dışında mı? Garb ocakları bunların dışında mı? Kânûnî’den yardım isteyen uzaklardaki kardeşlerimiz bunların dışında mı? Abdülhamid hâna baba diyen Tuarekler bunların dışında mı? Ahmed el-Mücâhid’in çocukları bunların dışında mı? Yemen bunların dışında mı? Vehhâbî işgâlindeki Mekke-i mükerreme bunların dışında mı? Aynı işgâle sabreden Medîne-i münevvere bunların dışında mı? Ve dahi ecdâdın at koşdurduğu, bugün çan sesiyle çınlayan nice diyar bunların dışında mı? Asırlarca İslâm’ın bayrakdarlığını yapmış bu asîl millet târihî misyonunu er veyâ geç yerine getirecekdir. Kimsenin şüphesi olmasın.
Bu büyük mes’ûliyyet nutuk atarak yerine getirilemez. Az konuşup çok iş yapmak îcâb ediyor. Şuûr konusundaki zaaf affedilmez bir hatâ. Meclis Millî Savunma Komisyonu Başkanı’nın El Cezîre Türk’e verdiği mülâkat bizi epeyce endîşelendirdi. Bakın orada ne diyor: “Savunma sanâyiinde tam bağımsızlık Türkiye için gerçekçi bir hedef değildir. Bu yönüyle bugün hâlâ savunma sanâyii bakımından tam bağımsız iki ülke var: Amerika ve Rusya. Diğer bütün ülkeler, meselâ İngiltere Amerika’ya, Almanya Fransa’ya, Fransa İtalya’ya bir şekilde bağımlı. Karşılıklı bağımlılık bu. Bu bizim de savunma sanâyii stratejimizde dikkate aldığımız bir husûs. Bizim ülke ölçeğimiz savunma sanâyii ve teknolojileri bakımından tam bağımsızlık iddiâsında olmamız için çok rasyonel değil.” Balistik füze konusundaki açıklama da fâcia: “Savunma konseptimizde böyle bir ihtiyaç bulunmuyor.” Eğer bu sözlerin belli çevreleri teskîn etmekden başka bir gâyesi varsa iş vahîm demekdir. Hoş o çevreler de haberi senden alacak değil ya!
Hâlbuki millet 1 kasım seçimleriyle Türkiye’nin önünü açdı. İçeriye ve dışarıya Osmanlı tokadını yapışdırdı. Oradaki manzara şu an çok daha net. Hâl böyleyken ne maksadla olursa olsun zihinleri bulandıracak açıklamalar yapmak çok tehlikeli. Hele bir kısım zevâtın ağız değişdirdiği şu günlerde. Bunlar “Büyük Türkiye” hedefini sulandırmaya başladı. “Bölgesel Süper Güç” ta’bîrini buldular. Bunun ma’nâsı: Jandarmalık vazîfesini de der’uhde ederek peykliğe devâm…