Fenerbahçe yeni sezona, güya işe yaramazları gönderip, yerlerine en müthişleri alıp başladı. Maliyet ise, kendi öz kaynaklarından yapılan açıklamayla 70 milyon avro idi. Yani bizim paraya vurduğunuzda 250 milyon civarında... Ve de her yere birbiriyle kıyaslanması mümkün olmayan iki yıldız konuşlandırılarak... İşte birinci falso bu idi. Bana söyleyebilir misiniz, Barcelona, Real Madrid, Manchesterler, Bayern Münih gibi büyüklerin kadrolarında 13-14’ten fazla oyuncu tanıdığınızı... Birinci maraza buradan çıkacaktı. Sonra bu hatalı kurulmuş kadronun başına bundan önceki iki kulübünde çeşitli vukuatları olan bir teknik direktör kondurdunuz. Sonuç mu? Bitime iki hafta liderden altı puan geridesiniz. Dua edin de ikili averajınız var. Bu resmen bir iflastır. Ama Fenerbahçe'nin kongresi, ne de divanı tam bizim balıkçı Ethem'in dediği gibi “Bakar bakar görmez...” Pardon unutmadan; kupa de neymiş ki... Aziz Bey'in bizzat görüntüsü ve ağzından... Neyse, harika formül, düşmüş Mersin'i, en kötü kadro Gaziantep'i, dibe vurmuş Trabzonspor'u yedi ya... Binin bakalım amigo basının kayığına...
Galatasaray yattı mı?
Efendim Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabet yüzünden Arena'daki maçta iş hafif tutulacakmış. İddialar böyleydi. Ama ne oldu? Şimdi bir soru; Galatasaray, Fenerbahçe maçında mı, yoksa Beşiktaş maçında mı daha arzulu, daha hızlı, daha etkili idi? Galatasaray-Fenerbahçe maçında Volkan Demirel hiç yere uzandı mı, Tolga ise Galatasaray'a karşı kaç defa uzandı? Cevaplar utanması olmayanlar için hiçbir şey ifade etmez ama... Hele hele bir site var ki, ben kimin olduğunu da biliyorum, oradaki sözüm ona gazeteciler için utanma hiçbir şey ifade etmez...
Göçebenin zaferi!
Hazır tepeden başlamışken devam edelim... Stat yok, saha her maç yabancı, futbolcu oradan oraya özel malzemesini taşıma külfetinin moral bozukluğu ile... Bir sezon önceki kadrodan golcü, stoper gitmiş, başka stoperler sezonluk sakat... Ama kenarda oturan oynayan kadar olmadığından arıza çıkmıyor. Başlarında, teknik hataları tabi ki vardır, adam gibi adam bir teknik direktör. Eh, herkes hakkını teslim etsin Beşiktaş'ın...
Cenk için Semih tehlikesi!
Başlık çok bilinmeyenli gibi değil mi? Aslında çözülmesi çok kolay... Semih Şentürk, yani medyanın nöbetçi golcüsü, bana göre bizim yerli santrforlar arasında futbolu en iyi bilen, son on beş dakikalarda oyuna girerek gol kralı olmuştu. Şimdi de Cenk Tosun neredeyse aynı rolde... Semih'i kolay yediler, kolay harcadılar... İnşallah Cenk'i aynı gelecek beklemiyordur...
Bizim hakemler kuralları biliyor mu?
Yukarıdaki başlığın cevabının evet olduğundan artık iyiden iyiye kuşku duymaya başladım. Zaten yürek kalmamış, bir de bu dert varsa, vay futbolumuzun başına gelenlere... Baksanıza göğsündeki FİFA kokardını düşürmüş olan Fırat Aydınus da Başakşehirli Mehmet Batdal'ın Kjaer ve Alves tarafından maç boyunca dövülüşüne, yanılmıyorsam sadece iki kere düdük öttürdü. Takipçi olmaya gayret edeceğim. Bakalım Alves gittiği yerde bir sezonda kaç maç oynayabilecek? Efendim, uzak doğu sporları yapmış da ondan öyle eziyormuş. Eeee orası futbol sahası mı, yoksa minder mi?
Trabzon; nihayet!
Başkan Muharrem Usta, bundan böyle İstanbul'u taklit etmeyeceğiz demişler. İşte nihayet hakiki Trabzonspor formülü toprağın altından çıkarılmıştır. Rizespor'a 6 gol attığı için yazmıyorum. Bir yeni Yusuf neler yaptı gördünüz mü? Böylece hem para cepte kalır, hem de kimse kızmasın, darılmasın, o şehrin veya yakın coğrafyanın özellikleriyle yaşamaya alışmışlar kadroyu oluşturur. Kanıt mı? Bakınız; gerideki altı şampiyonluğun kadroları...
Bir de Obra'dan gelecek...
Fenerbahçe basketbol takımı bizim bu spordaki tarihimizdeki ilk en büyük kupayı kaldırmak için yarın salona çıkacak. Bu sütunları takip edenler, taaaa geçen eylülden beri benim bu kupadaki bir numaralı favorimin Fenerbahçe olduğunu defalarca yazdığımı hatırlayacaklardır. İşte o günler geldi. Şayet büyük hoca Obradovic zaman zaman yenik düştüğü kaprislerinden arınıp parkeye çıkarsa, Fenerbahçe iki maçı da alıp kupayı Türkiye'ye getirir. Haaa bir de maçların Berlin'de olduğu gerçeği var. Yani Ataşehir Arena'da...
Hangi kalecinin hakkı?
Volkan Babacan... Yani hayati maç öncesi kellesini giyotine uzatan kaleci. Harika bir maç çıkardı. Volkan Demirel... Milli formayı bir kişi küfür etti diye değil de, malum kulübün stadında oynandığı için bırakıp giden kaleci... 25 metreden, hem de kontrol sonrası atılmış şutları yedi. Hâlâ mı aftan falan söz ediyorsunuz be!