Türkiye’nin gerçek anlamda spor gazetesi var mı? Yok gibi de, en ehvenişeri Fanatik... Yani idare ediyor gibi... İşte bu gazetede pazartesi günü çıkan bir haber Fenerbahçe'nin resmi sitesinde yalanlandı. Buna alışığız. Ancak ne var ki bu yalanlamada şöyle bir pasaj da vardı: "Bu haberi Yusuf Dursun'un yazmadığına eminiz. Büyük ihtimalle başka biri yazdı ve Yusuf'un imzası kullanıldı." Yani bizim meslekte buna sahtecilik denir apaçık. Peki, bu çok nazik(!) yalanlamaya Fanatik ne cevap verdi? Büyük ihtimalle susmuştur diyorlar çevremdekiler... Ben mi? Vallahi takip etmedim... Ama... Neyse...
Hami'ye yalvarıyorum!
Trabzonspor'un Akhisar'la oynadığı kupa maçına dikkat kesildim. Neden derseniz, diğerlerinin maçlarını öyle pek dikkatlice ve tam olarak izlemedim de ondan. Peki, neden Trabzonspor? Hami geldi işin başına... Futbolculuğunda ona yüreğiyle topa vuran adam gibilerinden bir yakıştırma yapmıştım. Şimdi mi? Vallahi ömrüm boyunca izlediğim futbol maçları içinde belki de bir tek o akşamki Trabzonspor'un ne oynamak istediğini, oyun planını çözemedim. Aman Hami dikkat! Son dört-beş yılda yapılan hataların tamamı sana fatura edilir ha...
Bravo Aziz Bey!
Bizde art niyet yoktur. Doğruya doğru, yanlışa yanlış... Aziz Yıldırım, çıkan haberlere göre, içerideki çoğunluğun, hatta dışarıdaki medya uçuklarının ısrarla istediği üçüncü santrfora karşı çıkmış. Demiş ki, "Zaman zaman gol kralı Fernandao'nun, zaman zaman ünlü Van Persie'nin yedek kaldığı bir takıma bir santrfor daha alınır mı? Her türlü eğitici ve öğretici derse şapka! Ancak divandaki söylem sırasında stadın tapusunun siyasi bir manevra ile devlete geçiş bilgisine şiddetle hayır!
MHK dikkat!
Değerli başkan Kuddusi Müftüoğlu hemen çok yakında hakemleri toplayıp, engellemenin de artık penaltı olduğunu anlat. Yani ben topla senin arana gireceğim, vücuda temas eden doğal olarak da sen olacaksın, ama olsun penaltı çalacaksın. Bunun böyle olması gerektiği hakkında kocaman bir gazetede dokuz sütun manşet yazıldı. Hatta UEFA'nın bile dikkati çekilsin denildi. Sen en iyisi bu toplantılarda gazetelerde çıkan bu palavraları göster ki, hakemlerin etki altında kalmasın!
Barcelona'da Arda!
Arda hakikaten futbol bilgisi, sahadaki duruşu ve de en önemlisi top saklayışı ile çağın oyuncu tercihlerindendir. Ancak ne var ki, bizim spor medyasının şişirdiği gibi o takımın ideal onbirinin adamı değildir. Örnek mi? Atletico Madrid maçı bir liderlik mücadelesi idi. Arda kenarda idi. Ne zaman oyuna girdi? Atletico dokuz kişi kaldıktan sonra... Maç mı? O sırada sadece 2-1...
Mustafa Denizli nihayet mi?
Mustafa Denizli hoca, Galatasaray'da yeniden eşofmanın içine girdiğinden beri papatya falı açıp duruyordu, en uygun onbir ve yedekleri için... Donk ve Linnes'in katılımıyla ve de Sinan'ın kendini ispat edişi ile birlikte kenarda nefes almasının değiştiğini gördük. Bir de hakiki sol bek bulabilse... Böyle olursa da Hakan'ın oynayacağı en ideal yer olan tandeme yapışması da kazanç olur. Sonuç mu? Bizim ve yabancı kupa zorlanacak hedeflerdir. Bizim lig mi? Üsküdar'a varanlar bile var...
Beşiktaş'ı da artık ikiye bölebiliriz!
Ne diyorduk sezon başından bu yana; Fenerbahçe kendi içinden bir takım daha çıkarır ve onunla şampiyonluk mücadelesi vermek durumunda kalır. Örnek mi, Hasan Ali ile Caner arasında çok fark yoktur... Şimdilerde Beşiktaş da aynı duruma geldi. Yani şampiyonluğun en yakın iki adayından diğeri de kendisiyle yarışabilir artık... Öyle ya, Tolga ve Boyko, Beck ve Serdar, Rhodolfo, Ersan ve yeni gelen iki stoper Guedes, Delgado. İsmail ve Tosic, Atiba, Oğuzhan, Sosa, Veli, Necip ve Tolgay, Quaresma, Gomez, Cenk, Pektemek, Olcay, Gökhan Töre ve Kerim... Buradan bakınca UEFA Avrupa Ligi'nden elenişe bir kere daha yanılmaz mı?
Sporcu dediğin!
Sporcu, aktif spor yaparken asla siyasetin ucundan kenarında geçmez. Ne zaman ki sporu bırakır, o zaman. O da ancak sporun teknik adamlık, menajerlik, yöneticilik sınıfına geçmemek kaydıyla siyasete bulaşabilir. Bunu neden yazdım. Bursaspor'u, hem de iyi oynayarak eleyen takımın bir futbolcusu ki iyi bir kumaş, tutmuş siyasete bile yakışmayan, tamamen şiddete, kötü ruha mahkûm çok çirkin bir demeç vermiş. Yahu bu sporculuk ve sonrasındaki doğru seçim için ülkenin en tepesine bakınız yeter!
Büyük Ali’nin ardından...
Galatasaray’ın unutulmaz oyuncularından Ali Beratlıgil yani Büyük Ali’yi kaybettik. Çok değerli bir dostumdu. Çok sık futbol sohbetleri yapardık. Galatasaray’ın, ailesinin ve tüm futbol dünyasının acısını paylaşır, ona Allah’tan rahmet dilerim.