Böyle bir bölümle başlamak acı verici... Geçmiş 40'a yakın yılı boşuna yaşamışlığın dayanılmaz sancısı... Ama bunu da bizden başkasının yazmasını beklemek yine hayal... Evet, konu İlnur Çevik... Zaman zaman ekranlarda izlediğim, bilgi donanımlı bir gazeteci.... Ama o da ne? 12 Ocak 2006 günü, NTV'deki Irak'la ilgili programda İlnur Çevik konuşuyor. Görüntünün altındaki alt yazıda ne yazsa beğenirsiniz; "Gazeteci- iş adamı..." Vah vah vah! Vah ki vah! Sonra gazetecinin itibarı kalır mı? Sonra gazeteciyi kim ipler? Ne güzel! Hem gazeteci, hem iş adamı... Haaa sadece İlnur Çevik mi? Hayır! Bende öyle bir liste var ki, ama yeri ve sırası gelmeden yazmam... Tüh be; biz de amma enayiymişiz! Hâlâ yazı yazıp, ekranda kendimizi paralayıp ay başında aylık bekliyoruz... Tüh be! ------ Futbola ara verelim! Bu defa bizim köşeye simsiyah çelenklik bölümlerle başladık... Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu'na, bu satırlar okunduğunda, sadece saatler kalmış olacak... Kim mi seçilir? Bana ne? Ben, dik duracak, dümdüz adam ve adamlar arıyorum... 1992'de çıkmış yasaya sırtını dayayıp, herkese eşit mesafede duracak, rahmetli Osman Solakoğlu ağabeyim gibi elindeki talimatlara göre yönetim sergileyecek kim varsa, ondan yanayım... Ama özellikle son 15-20 gündür çıkan haberler, yorumlar, aba altından sopa göstermeler, futbolun tam bir çamur deryasına düştüğünü, daha doğru bir deyişle mide bulandırır, iğrenç bir görüntüye büründüğünü resimlemiştir. Buradan bakışla, bu lanet olası futbola bir-iki yıl ara verdirip, temizliği yaptıktan sonra yeniden başlanmalıdır. Gel de bir Franco, bir Salazar, hatta hatta bir Hitler arama... Acı ama gerçek! Biz de ne tuhaf şeylere tutkun olmuşuz da haberimiz yokmuş... ------ Anelka'dan sıkıldım! F.Bahçe'nin tepeden tırnağa futbolcu ama, düşünce özürlü elemanı Anelka, bu defa da İngiltere'deki bir gazeteye Türkiye'den ayrılmak gibi bir niyeti olduğu konusunda demeç vermiş. Hatta Hıncal Uluç'un nitelediği kutsal ittifak medyası durumuna düşmüş Akşam'da da haber var... Anelka, Türkiye'de böyle konuşmuyor... Daha doğrusu tam konuşmuyor... Sadece bu sezon sonuna kadar varım diyor... Neyse; inşallah alındığından fazlasına satılır da, yeni bir Ortega zararı yaşanmaz... ------ Ya Sarıgül ya da başkaları kafa buluyor! Şişli Belediye Başkanı dostum Mustafa Sarıgül'ün, Kurban Bayramı süresince G.Saray'a saraylar bahşedebileceği şeklinde haberler ve röportajlar yayımlandı gazetelerde... Ancak bu çıkışlara, G.Saray'dan öyle o tonda, o düzeyde bir karşılık alınmadı... Acaba Sarıgül, camiasına inandırıcı gelmiyor mu? Ya da Sarıgül dostum, belediye başkanlığından sıkıldı da, kulüp başkanlığına mı yatırım yapıyor? Ne bileyim ben... Parasızlık kötü şey be! ------ Bıçakcı'nın düdüğü! Ay bir güldüm, bir güldüm... Olursa bu kadar olur... Futbol Federasyonu'nun halen Başkanlık koltuğunda oturan Sayın Levent Bıçakcı, geçenlerde bir gazeteye verdiği röportajda, "Düdüğü çaldım ve oyunu durdurdum" demişler... Bence düdüğü Bakan çaldı da, Levent Bey kendi çaldı sanmış... Zaten İnönü Stadı'nı maçın devre arasında terk ederken de, kendisi için yükselen istifa temposuna "Ne zaman, benim haberim yok" diye yaklaşmıştı... Ayrıca Levent Bey, bunu ne zaman yapar bilemem ama, bahsettiği oyunu da, oynayanlarını da açıklamalıdır... Ama ister misiniz, ben o sözleri ne zaman söyledim deyiversin... Röportajı yapan arkadaşı uyarayım da... ------ Bence yine basketbol ama! Maçlara bakın! Darüşşafaka-Beşiktaş Cola Turka... Son saniye üçlüğü ile Beşiktaş devriliyor... F.Bahçe-G. Saray Cafe Crown... Müthiş mücadele Mrsic'in üçlükleriyle sarı-lacivertlilerin oluyor... Efes Pilsen-Ülkerspor... Türk basketbolunun gerçek anlamdaki iki büyük firması, gerçek bir basketbol şöleni sunuyor... Sonuçta da, İbo'nun altın elleri ile bence bu sezonun en büyük şampiyonluk favorisi konumuna gelen Ülkerspor'un oluyor maç... Bu üçlüğü kim icat ettiyse, oyuna büyük renk ve heyecan getirmiş... Yine söylüyorum, siz siz olun, gelin basketbola düşün bu sezon... Ama Beşiktaş seyircisinin yaş ortalaması 12-13 olan Darüşşafaka seyircisine gösterdiği çirkinlik ve salonu talan edişini kınayın. F.Bahçe seyircisinin, Başkan'ın da olduğu Abdi İpekçi'de G.Saraylı sporcu ve yöneticilerin hatırını! soruşunu yine aynı şiddetle kınayın. Spor terbiyesi olmayanlar lütfen salonlardan uzak durun... ------ Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu... Taaaa Birleşik Amerika'da, NBA'de, yani en pahalı ve en acımasız platformda, hem de bilimsel olarak dünyanın en zor sporu olarak belirlenen basketbolda Mehmet Okur'la, Hidayet Türkoğlu fırtınalar estiriyorlar. Takımlarını sırtlıyorlar. Kolay mı, NBA'de 20'nin üzerinde sayı atmak, 10'un üzerinde ribaunt yapmak? Ama biz, hiçbir uluslararası icraatı kalmamış futbolumuzdan kafamızı kaldıramıyoruz. Allah'a şükürler olsun, şahsım, gerek bu çocukların hakkını, gerekse bizim basketbol liginin hakkını vermeye çalışıyorum... Aslan Mehmet, aslan Hidayet! Haaa az kalsın unutuyordum; bu çocukların milli takıma çağırılmama durumları varmış... Neden? Bunun mutlaka en ince detayına kadar açıklanması gerekir... ------ Hangi hoca böyle bir yorum yaptı, yapar? F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, Antalya kampını değerlendirirken, yine büyük hocalığını göstermiş. Demiş ki, "Takımda kaliteli oyuncu farkı çok büyük. Eksiklik olduğunda, yerine kaliteli montaj yapamıyorum... " Yani, malum oyuncuların dışındakileri aşağılamış... Zaten Avrupa'da da bu yüzden başarılı olunamıyor mu? Bravo! Siz hiç takımı için böyle yorum yapan bir hoca duydunuz mu? ------ Bülent Tulun; arada fark var! Bülent Tulun'u bu sütunda, Habertürk'ün Şeref Tribünü programındaki duruşundan dolayı kutlamıştım. Şimdi de biraz eleştireyim... Tulun demiş ki; "Beşiktaş'ta da paralar ödenmemiş, ama yazan, çizen yok..." Sevgili Bülent, diyeceksin ki, ha altı ay, ha bir buçuk ay... Ödenmedikten sonra ne fark eder?" Doğru... Ama, üç günde bir söz verip ödememek başka şey, belli bir süre ödemeyip, o süreçte devamlı söz verip tutamamak başka şey... Birinde güven duygusu kaybı, diğerinde ise... Var sen devam et! ------ Bu yazı 18 Ocak'ta çıkacak... Evet, bu köşe 18 Ocak 2006 Çarşamba günü çıkacak... Neden böyle tarih düştün diye soracak olursanız, hani belki de G.Saray'da paraların ödendiği güne rastlar da, tarih olur diye... ------ F.Bahçe bu ayıbı neden temizlemedi? Hürriyet gazetesinin 13 Ocak 2006 Cuma günkü sayısında, spor sayfasında çok çarpıcı bir haber yer aldı. Haberin içeriği şöyleydi: "Macaristan'da bir Türk iş adamı, bir Macar kulübünü satıp alıp, adını FENERBAHÇE, AZİZ YILDIRIM SPOR KULÜBÜ koydu." Vatandaş bununla da kalmayıp, Aziz Başkan'ın büstünü yaptırıp, kulübün önüne koymuş. Kendisine o bölgede bulunan başka iş adamlarımız da katılmış... Rezalet, tarihi skandal! Dünyada bir tek F.Bahçe Spor Kulübü vardır... Onun da adını değiştirmek, adına isim ilave etmek kimsenin haddi değildir, olamaz da... Ben bu haberin, anlı, şanlı, ilkeli, dürüst Türk spor basınında yankısını bulmasını bekledim. Taaa bugüne kadar... Kimseden çıt yok! Özellikle de, kendini en büyük F.Bahçeli görenlerden... Ya kulüpten? Beklerdim ki, irili ufaklı her yalan haberi sitesinden yalanlayan yönetim, bu vatandaşı kınasın ve mümkünse Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla bu kulübün isminden FENERBAHÇE adını çıkarsın... Ama oradan da çıt yok... Demek ki bazılarının hoşuna da gitmiş... Demek ki artık 100 yıllık tarihi olan F.Bahçe bir yana, başkanı bir yana... İşte ben bu günlerin gelebileceğini üç yıldan bu yana anlatmaya çalışıyordum. Tüh be; bunda da haklı çıktık... Tüh be; bunda da ileriyi gördük... Ama bu defa haklı çıkmış olmaktan son derece mutsuzum... Hatta karalar bağladım... İster misiniz, bu vatandaşı başkaları da taklit etmeye kalksın ve en sonunda iş, malın aslına gelsin... Gidişat mı? Bilmem... Siz bulun... F.Bahçe Burnu yavaş yavaş boşaltılıyor da... ------ Trabzon kalesini güçlendiriyor! Önce Fatih Akyel, sonra da Sırbistan Karadağlı stoper... Vahid Hoca takımını iyi analiz etmiş. Gökdeniz'in de döneceğini hesapladığından keyfi yerinde diyeceğim ama, yine sızlanıp durmuş... Eeee hoca; Trabzon'da petrol bulunmadı daha... Afrika Kupası'nı kaçırmayın! Afrika Uluslar Kupası, cuma günü başlıyor. Eurosport bütün maçları naklen yayımlayacak... Programı aldım, hazırlanıyorum. Bu çok önemli bir futbol platformu... Peki, Türkiye'nin anlı şanlı, vizyonu çok ama çok geniş kulüplerinden kaçı bu şampiyonayı Mısır'a gidip de izleyecek? Şimdilik sadece G.Birliği için bahse girerim... Diğerleri mi? Vallahi, oyuncuları oraya gidecek olanların haberi vardır da, gitmeyenlerin haberi bile yoktur...