Ahmet Ersin Bey, ayıp olmuyor mu?

A -
A +

Ahmet Ersin Bey, ayıp olmuyor mu? TBMM Şiddet ve Şike Araştırma Komisyonu ikinci başkanı, İzmir milletvekili Sayın Ahmet Ersin geçenlerde, durup dururken, üstüne vazife değilken, tuttu, Hakan Şükür'ün tarikat mensubu olduğunu iddia etti ve dahası da, Milli Takım kadrosunda bulunmayışının altında buzağı aradı. Ayıp yahu! Siz dahil, o çatı altında bulunmuşlar, bulunanlar ve bulunacaklar, ben gibi Hakan yanlıları ve de Hakan muhalifleri, Hakan Şükür'ün bu ülkeye yaptığı hizmetlerin acaba kaçta kaçını yapabildik? Sayın Ersin, daha sonra da Star TV'de artık kara sularımızda görünmeyen, tersanelerde antika olarak saklanan eski vapurlar gibi çark etmeye çalıştı. Siz siz olun, bu ülke insanının temsilcileri olarak ağzınızdan çıkacaklara dikkat edin, daha titiz davranın! Polat posteri bu ülkeyi kurtarır mı? Akşam'ın geçen haftaki sayılarından birinin tepesinde, "Herkese Polat posteri" duyurusu vardı. Bu Polat, Kurtlar Vadisi'nin elemanı imiş. Yani Türkiye'de bütün programları sollayan dizinin kahramanlarından biri... Tam tamına sadece ve sadece toplam beş dakika izledim. Bence bu tip dizilerin kahramanlarının iç çamaşırlarını da kampanyalarla verin ki, şu ülkeyi bir an önce düzlüğe çıkaralım, dibe vuran ahlâk yapısını eski yerine döndürelim! Ben de neyi eksik yapıyoruz diye merak edip duruyordum... Bonus çocuk! G.Saray'ın yenisi Ribery için bizim Ömer, "Anelka'nın bonusu olur" demişti. Aslında şık espri.. Ama bu gidişle, Ömer'in bir G.Saraylı karşıtı çıkıp da bugünlerde, "Anelka, Ribery'nin bonusu" derse hiç şaşmam... Çünkü Ribery, G.Saray'ın en ciddi sıkıntısı olan rakip sahaya çabuk ve etkili taşınmayı gerçekleştirdi. Anelka ise, şimdilik hem rakip takımı çalımla eksiltmeye çalışıyor, hem de kendisine destek olmayınca, kendi arkadaşlarını da çalımlıyor... Yani Anelka'nın aslında F.Bahçe'de çok bonusu var... Rıza'nın 1960 model sistemi! Rıza Çalımbay, ciddiyeti, özverisi, çalışkanlığı ile futbolculuğunda nasıl sivrildiyse, teknik adamlığında da oraya doğru gidiyordu. Ancak Beşiktaş enkazını aldığından bugüne 40 sene önceki oyun felsefesi sahaya yansıtmaya çalışınca, kafam bozuldu, canım sıkıldı. Oysa Rıza, elindeki şişirilmiş kadroyu çağdaş oyun felsefesi ile oynatmaya gayret edip, yarınlar için ayıklamayı bu bazda yapmalıydı. Çünkü kimse çıkıp da Rıza'ya " Neden şampiyon olamadık?" demeyecek. Böyle bir rahatlık içinde, Rıza'nın, varsa tıpkı kendisine yapıldığı gibi alt yapıdan kaynak kullanması gerekmez miydi? Adam markajı hangi devirde kaldı Rıza? Dikkat et, kimse Trabzonspor'u yendin diye seni göklere uçurmadı... Ama takımının oyunu, kazanmanıza rağmen eleştirildi... Ama pardon! Bu sene bu yasaklandı... Uyan Şenol hoca uyan! Trabzonspor'un, Gaziantepspor'u kupada rahat yendiği maçtan beri yazıp, konuşuyorum... Diyorum ki, "Bu takım ciddiyetini kaybetmiş. Bu takımın bazı oyuncuları bacak arası, topuk pası, tuhaf tuhaf kesmelerle eğleniyorlar... Bu gidişle olmadık tersliklerle karşılaşmak kaçınılmazdır..." İşte gelinen son nokta... Sen Beşiktaş'ı futbol olarak domine et, o süreçte varyeteye kaç ve futbolun acımasız kanuna boyun ey... Şenol gibi bir hocanın canlı olarak izlediğim maç sırasında kenardan bazı oyuncularına müdahale edemediğini gördüm. Hele hele Gökdeniz'e... Yaaaa neden Ulusoy! Hâdi Türkmen kardeşim, Futbol Federasyonu seçimleri sırasında tehdit edildiklerini, bu yüzden ekiplerinin ömrünün uzun olmadığını açıklamış. Doğrudur. Biz neden Haluk Ulusoy'da ısrarcıyız?.. Var mı, Haluk'u tehdit edecek delikanlı? Bilmem anlatabildim mi? Kim tarikatçı? Hakan Şükür, Kore'de cuma namazı için cami aradığından, Florya'da da cuma kaçırmadığından ve ilk nikâhına sayın Fethullah Gülen'i şahit olarak davet ettiğinden tarikat mensubu ilân edildi. Peki, Anelka ve cuma namazını onunla birlikte Denizli'de bir camide kılan F.Bahçeliler de mi tarikat mensubu? İşte Türkiye, daha doğrusu Türk medyası büyük ayıbı ile baş başa kalmış, daha doğrusu beklenmeyen biçimde ayıbı ile yüzleştirilmiştir. Yazıklar olsun! Ayhan mı, Makelele mi ? Ayhan'ın G.Saray'a transferi sırasında, sisteme uyamayacağı görüşü ile ağır eleştiriler getirmiştim. Süreç içinde Ayhan bir vardı, bir yoktu. Ama bu defa öyle bir Ayhan var ki, aman aman... Hayatında hiç oynamadığı ve oynamayı aklının köşesinde bile geçirmediği sol önde, son maçta da ön liberoda tıpkı Chelsea'deki dünyanın en iyi ön liberosu Makelele'den farksızdı... Yanılmayı, böyle olursa seviyorum... İşte Ersun hoca bu! Ersun Yanal, Hakan Şükür'ü onca ülke dolaştırdıktan ve bu süreçte öve öve göklere çıkardıktan sonra, ansızın kadro dışına atmıştı. Hepimiz şaşmıştık. Mehmet Demirkol, Attila Gökçe, Metin Tükenmez - bir zamanlar Kâzım Kanat ama şimdi o değil - ve bazı yorumcular bunun bir devrim olduğunda birleşmişlerdi. Ancak aynı Yanal, bu defa Ersen Martin'i kadroya aldı. Hani o yerden çabuk oyun mudur nedir, yeni sisteme uyması mümkün olmayan Hakan Şükür'ün kötü dublörü Ersen Martin'i... Bakalım şimdi eski Ersuncular, eski diyorum çünkü futboldan gerçekten anlıyorlarsa ve de ilkeli kalemlerse, şimdi şiddetle eleştirmelidirler... Ne yazacaklarını çok merak ediyorum doğrusu!.. Ersun hoca, bu tasarrufu ile Hakan'ı Milli Takım'a almayışının altında futbolun dışında başka etkenler olduğunu açıkça itiraf etmiştir. Eeee, ayağına dolaştırmak diye buna denir işte... İskeleler artık güvenli değil... İstanbul'daki bütün vapur iskeleleri yarından itibaren artık belediyenin kontrol ve yönetiminde olacak. Yani yıllarını gemi kaldırmak, gemi yanaştırmak, her gün binlerce yolcu ile diyalog içinde olan Deniz İşletmeleri memurlarının yerinde, bu işi hiç bilmeyenler olacak... Kapkaççılar yüzünden caddeleri, sokakları artık güvensiz şehir olan İstanbul'un şimdi de vapur iskeleleri aynı konuma gelecek... Kaş yaparken göz çıkarmak buna denir... Hem de sadece 100 kişi için... Levent Bey acilen KBB'ye gitmeli! Futbol Federasyonu Başkanı sayın Levent Bıçakçı, sekiz aylık icraatlarını seslendirdiği toplantıda, gazetecilerin Aziz Yıldırım'ın kulübün mâli genel kurulunda kullandığı cümleleri hatırlatması üzerine cevap olarak; "Ben duymadım, bu nedenle görüş belirtemiyorum" demişler... Bence Levent acilen bir KBB uzmanına görünmeli... KBB uzmanı ne mi? Yani kulak, burun, boğaz uzmanı hekim... Hani olur ya, kulaklarında su birikmiştir, Allah korusun duyma arızasına neden olabilir... F.Bahçe sitelerinden çarpıcı (!) haberler... F.Bahçe'nin en çok ziyaretçisi olan sitesi 'antu.com'da, bir anketin genel durumunda en başarılı kişi olarak Daum gözüküyor. Yani Daum, başkan Yıldırım'ı da, yönetimini de, futbol takımını da sollamış. Eh, "Allah selamet versin" demekten başkaca yapacak ne var ki?.. Milliyet ne yaptı? Milliyet, ne zaman oldu hatırlamıyorum ama, bir süre önce spor sayfasını 50 yıl sonra arka sayfadan içerilere taşımıştı. Ben de, "Kalk Namık ağabey, kalk " diye bir yazı yazmıştım... Çok üzülmüştüm. Çünkü Milliyet, bugün ne kadar spor yazarı, yorumcusu varsa, hepsinin var olmasında başlıca etkenlerden biridir. Daha sonraları da Kemal Ilıcak'ın Tercüman'ı ile giriştiği 20 yılı aşkın rekabet de yine bugünlerin temelini oluşturmuştur. Ama bugün aynı Milliyet, spor sayfalarını tamamen gazeteden kopararak ek haline getirmiştir. Şimdi bin kere daha fazla üzgünüm... Mesleki açıdan bunu bir cinayet olarak yorumluyorum. Bu benim görüşüm... İster kızsınlar, ister kızmasınlar. Demek ki, uçak çakılışa geçmiştir. Demek ki, bizim Türkiye artık tek başına kalmıştır. Bu şerefi de tek başına sürdürmek ve uçağı yukarı doğru tutmak gibi bir misyonu vardır artık... Sadık Söztutan ve ekibine Allah güç, kuvvet ve moral versin... Sihirbaz doktoru mutlaka bulun! F.Bahçe - G.Birliği maçından sonra hastanelik oldukları söylenen ve fotoğraflanan Servet ile Nobre, baktık taş gibi Denizli Stadı'nın zemininde ısınıyorlar. Hani Daum da, "Oyuncularım hastanelik edildiler" diye ağlamıştı. Sonra öğrendik ki, kulübün doktoru sihirli metotlarıyla iki oyuncuyu da kısa sürede, yani dört günde ayağa dikivermiş... Hani bu tip arızaları olanlara yardımım olsun diye yazdım... Evde maç seyretmek! Hıncal Uluç dostumla bazı fikirlerimiz çatışır ama, en azından doğruyu söyleyip yazmada ayrılık gayrılık yoktur. Uluç dostum geçen pazartesi NTV'de, maçları evinde izlediğinden, talihsiz yorumlar yaptı. Şimdi açalım... G.Saray, maçın son 10 dakikasını asla korku içinde geçirmedi. Çünkü, uç yan adamları ve Hakan'ın partneri bütün bir ikinci yarı geriye iyi yardım yetiştirdiler. Necati sola geçtiğinde arıza iki-üç dakikalığına yeniden meydana çıktı. Bunun üzerine de Tomas, Hagi'yi uyararak orada son değişikliği yaptırdı. Trabzonspor, asla beraberliğe yönlendirilmemişti. Beşiktaş'ı bir 60-70 dakika domine etmesine rağmen, bazı futbolcularının laubaliliği yüzünden sonucu alamadı. Sen Haşmet'e inanma... Denizli çok iyi oynadı. Öylesine ki, iki kenar arka oyuncusunu yedi defa gol pozisyona yöneltti. Bunlar ekran başında yakalanamayacak ayrıntılardı değerli dostum... Hani boşa düşme diye yazdım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.