Benim G.Saray'la ilgili Şampiyonlar Ligi anılarımda böyle tatsız bir gece yaşamışlığım yoktur. Bir sezon kimleri kimleri eleye eleye çeyrek finale gelmişim; orada da Real Madrid'i bir kere yenmiş, bir kere yenilip o yoldan dönmüşüm. Bir sezon sonra kimleri kimleri eleye eleye ikinci tura çıkmış; orada da bir kere daha çeyrek final oynama hakkımı sadece tek golle kaybetmişim. Ben bu garibanlarla dolu bir gruptan bu defa ikinci tura nargilemi içe içe, puromu tüttüre tüttüre çıkmalıyım. Monaco'daki torba bana bu şansı tanıdı. Ehh, Fatih Terim de döndü ya... Victoria, Perez ve Fluerquin gibi, değil Avrupa futbol haritası üzerinde, kendi mahallesinde bile tanınmayanlar gidip yerine daha isimlileri de geldi ya.. Ama o da ne.. O anılarımda, Ali Sami Yen'in Şampiyonlar Ligi'nde bileği bükülmez olarak yaşayan G.Saray yerine, arap saçına döndürülmüş, sürekli kaybeden bir takım var. Şimdi Fatih hoca şöyle bir kendi kendine bu maçın da muhasebesini bir yapsın bakalım. Maça 4-2-4 başlıyor. Bir kanatta Pinto, bir kanatta Baliç, ortada da Cihan'la Ergün. G.Saray bu yanlış kurgu içinde bir yarım saat kadar iyi alan daraltıp pres de yaptı amma, top kullanan oyuncusu, yani pas tezgahları mimarı yoktu, top taşıyıcısı yoktu. Sadece tempoyu yüksek tuttu ama pozisyona giremeden soyunma odasına döndü. İkinci yarıda bu takımda ölüsü bile oynar dediğim Hasan Şaş ve de o orta alandaki yalnızlığı fazlalaştıracak Batista var. Arif'le Baliç soyunma odasında kalmışlar. İyi güzel de Pinto'nun bu yarıda Christian'ın yanında veya arkasında dolaşma talimatını veren Fatih Terim'in, benim uykularımı kaçıracak kadar futbol zekasında fren yaptığını görüyorum. Güzel hocam; bu nereden aklına geldi? Hayret ettim doğrusu.. Tabii ki, orta alan veya Hasan taşıyıcılığı, göbekte sağır duvarlara çarpıp çarpıp geri geldi. Sonra hoca ayıldı, Felipe'yi oyuna aldı ve alır almaz da bana göre G.Saray'ı bu sene her platformda rakibin korkusu haline getirecek araya top bırakma gerçekleşti. Usta Felipe'nin pasını Hasan gol yaptı. İşte aslında bu gol hazırlanışı ve yapılışıyla, yani oyunu sergileyenleri açısından taa baştan beri sahnelenmeliydi. Yani Hasan oyuna girene ve de Felipe sazı alana kadar G.Saray takımı hocasının bu gafleti yüzünden maçın dörte üçünü oynamamıştır. Tekrar vurguluyorum. Bu maçın en üstünde durulacak oluşumu, ikinci yarıda Pinto'nun Chirstian'ın arkasında ve yanında dolaşımla görevlendirilmesi olmalıdır. Bu UEFA Şampiyonu, İtalya'da ciddi mesailer vermiş bir hocanın düşüncesi olamaz. Sezon başından beri altını çizip vurgulamaya çalışıyorum. Bu Fatih Terim benim İtalya'ya yolladığım Fatih Terim'le çok ciddi bir çelişki içindedir. Sebebini bilmiyorum amma, G.Saray galiba UEFA Kupası'ndan bile düşmüştür. Zaten UEFA'ya kalsaydı kimi keserdi ki? Öyle ya; bebeklerle, çocuklarla Roma'ları, Barcelona'ları Liverpool'ları haftalarca uykusuz bırakmış G.Saray'a alışmışken, iflâs etmiş Rus futbolunun temsilcisiyle Belçika'nın kaç metrekaresine sıkıştığı belli olmayan Brugge'e geçit verilmiştir. Yazık...