Appiah'ın ateş dansı!

A -
A +

Fenerbahçe'nin Ganalı yıldızı diyeceğim, çünkü ülkesinin milli takım kaptanı ve de Juventus'ten gelmişti, başkan Yıldırım'ın karşısına çıkınca "Fenerbahçe benim her şeyim" diyor, yurt dışına gidince veya oralardan birileriyle konuşunca "Beni bırakmaları gerekir" diye inliyor. Bu durumu daha önce de iki defa yazmıştım. Şimdi bir kere daha Appiah'ın dansını izliyoruz. Yıldırım, "Kaldı " açıklamasını yaptığı anlarda Appiah, BBC Sport'a tuhaf bir demeç verdi. Şimdi akla bir soru geliyor; ya Appiah, Yıldırım'a da beni bırakın diyor, Yıldırım yanlış tercüme ediyor, ya da Appiah'ı bizim sıcaklar vurdu. > Naci Arkan'ın müthiş yazısı! Bizim Naci, geçtiğimiz perşembe köşesinde harika bir yazı döktürmüş. Konu; Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ayrıcalıkla Brezilyalı futbolcularıydı. Zico da, Kalli de, vatandaşlarını sanki pamuklar içinde koruyup, İstanbul seyircisine sundular. Onlara özel odalar hazırlandı, karşılamalar yapıldı. Futbolda böyle bir ayrıcalığın hiç mi hiç yeri yoktur. Naci haklı! Yarın işler kötü gittiğinde adama, "Şimdi git, seni, pamukların içindeki cevherlerin kurtarsın" derler. > Beşiktaş, aklını peynirle mi yedi? Gazetelerde çıkan haberlere göre, Fransa'dan bazı kulüpler Serdar'a 6, Gökhan'a 4, Bobo'ya 7, falancaya 3,5 milyon euro bonservis bedeli vermeye hazırmış. Ve Beşiktaş da, bunlara "Yemez, kimseyi vermeyiz " diye cevap veriyormuş. Del Bosque'den 8, 5 milyon euro içeriye giren bir kulüpte, yönetici bazında çağdaş düşünen, karar veren kimseler yok, belli ki... Yarın, özellikle de yabancıların taksidi geldiğinde, kapısı çalınacak banka da kalmayabilir, ona göre... Hep zarar eden tüccarın sonu ne olur, bilenler Sayın Demirören ve ekibine anlatmalıdır. > Kalli, makara geçiyor olmalı! Galatasaray teknik direktörü Feldkamp yani Kalli, geçenlerde bir gazetecinin, "Linderoth'u bekte oynatıyorsunuz, bundan sonra da böyle mi olacak" sorusu üzerine, "Linderoth, orta sahada oynayacak diye bir kural yok" diye cevap vermiş... Belli ki Kalli, makara geçiyor. Yoksa, iki Dünya Kupası, bir Avrupa Şampiyonası oynamış ve Avrupa'nın en iyi ön liberolarından biri olarak kabul edilen Linderoth, Galatasaray'ın en sancılı olduğu yere ilaç diye alınmadıysa, işimiz var yani... Şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmanın zamanı mı, her Kalli? > Ay sonunda o paraya maç olur mu? Fenerbahçe, taraftarına ayıp etmeye başladı. Temmuz ayının 28. günü... Maç, özel... Hava 35 derece, ortalık yanıyor... Ve siz Roberto Carlos'a ödenen paraya katkı olsun diye kale arkalarını 25 lira yapıyorsunuz. Ayıp yahu! Hal böyle olunca da, ancak beş bine yakın taraftar bu maça geldi. > Beşiktaş'ın D'Artangnan'ı! Beşiktaş'ın yeni yönetici Celal Kolot, basına göre, Ertuğrul Hoca ile de terse düşmeye başlamış. Zaten kiminle düşmedi ki... Önüne gelene kılıç çekiyor. Yarın Ümraniye'de hangi futbolcuyla selamlaşmaz onu bilemem ama, acaba Beşiktaş'ta başkan değişti de, bizim mi haberimiz olmadı? > Aziz Başkan ne dese haklı! Olmaz böyle şey... Gerçekten bu spor medyasında, ya iyi duymayan, ya da bolca iyi uyduran bir grup var. Neymiş, Fenerbahçe Başkanı İznik'deki kutlamada, bir yıldız oyuncu daha alacaklarını açıklamış... Hadi oradan komik adamlar! Ben izledim ve dinledim. Başkan aynen şöyle diyor: "Şartları uygun olduğunda, bir oyuncu daha alınabilmesi yolunda arkadaşlar çalışıyorlar." Şimdi gazetelerde çıkan demece bakın, bir de buna... Eh, siz, yazdığınız her haberden sonra yalanlanmaktan hoşlanıyorsanız, gerçekten bir doktora başvurun... > Köşe yazarlarının iflâsı! Geride bıraktığımız seçimler, gerçekten de, gazetelerdeki bazı köşe yazarlarının iflasını da getirdi. Yılmaz Özdil, Sabah'tan apar topar kaçarken, seçim günü sütununa şu cümleyle son vermişti: "Avantaya, yalakaya, kömüre, bulgura direniyor bir millet... Pes ettiğini tarih yazmaz bugüne kadar... Teslim olmayacak!" Teslim olanlar belli. Yılmaz Özdil de yeni yeni 34.5'ların peşinde bakalım nerede karşımıza çıkacak? > Brezilya'nın dersi! Brezilya, Arjantin'i eze eze, hem hemen hiç pozisyon vermeden yenip, Güney Amerika Kupası'nı kazanmıştı. Bu Brezilya'da Ronaldinho, Kaka, Emerson, Lucio, Roberto Carlos ve Cafu falan yoktular. Kimler vardı? Robinho ve bir kaç genç daha... Peki, Arjantin'de kimler vardı? Kimler yoktu ki... Demek ki, ancak yıldızla maç kazanılabileceği açık ve net bir palavradır. Yani önce takım olacaksın... Birileri ders alabildiyse, ne mutlu Türk futboluna... Teşekkürler Dunga ! > Savaş ve futbol! Böyle bir roman da yok, sinema filmi de... Sanıyorum TV dizisi de... Ama dünden sonra olması çok doğaldır. Yani Irak'ın, Asya Kupası'nı kazanması yazarını da, senaristini de zorlayacaktır. İşte futbol bu... Boşuna Franco, İspanya'yı 50 sene futbolla yönetmedi. Salazar, Portekiz'deki diktatörlüğünü futbol sayesinde yürütmedi mi? Adamlar hergün kan golünde yüzerken, tuttular kıtalarının en büyük futbol kupasını kazandılar. Ben bu satırları yazarken, henüz Irak'ta bu büyük başarıdan yararlanıp, estirilme adeti haline gelen terör vakası haberi gelmemişti. İnşallah olmaz da... > Seyrantepe masalında yeni bölüm! Geçtiğimiz pazar gazetelerde TOKİ başkanının, Seyrantepe için yapılan ihalenin bozulabileceği şeklindeki görüşlerine yer verilmişti. Haber yalan olamaz... Koca TOKİ... Yani devlet! Ülkenin neresine gitseniz, TOKİ levhalarından geçilmiyor. Her yer şantiye... Bu nedenle haberin yalan olma ihtimali yok. Ben geçen hafta ne yazdım, hatırlıyor musunuz? İhaleye rağmen, kazmayı görmeden, yükselmeyi izlemeden, hatta cam çerçeve konmadan benim aklım kesmez. Eyvah! > Neden konuşamıyorlar? Ne derler, insanlar konuşa konuşa anlaşırlar. Eee, peki neden benim futbolcum hep sus, pus... Gazeteler Ümit Özat'la, Serkan'ın gidiş sebepleri yazdılar. Ümit, öyle değil ama başka iş var demiş. Ne var Ümit? Sen açıklama yapmazsan, başkanın sana yaptığı kıyağa ihanet etmiş biri olarak kalırsın, o kadar... Necati, nedir senin gönderilişinin ardındaki asıl neden? Konuşun yahu! Musa Kuş kadar bile olamadınız. Haaa, Kuş'un, kanıt veremediği için, Denizlispor'la ilgili sözlerine katılmam mümkün değil... Ama diğer görüşleri yanlış mı? Konuşun! Karnınız patlayacak be! > Ziya hocanın intiharı! Hep isteriz ki, yerli hocalar başarılı olup öne geçsinler. Ama sanki eşyanın tabiatına aykırı olduğu gibi, olmuyor, olmuyor. Trabzonspor'un Romanya'da oynadığı ilk maçın kritiğini ben yapmıştım bizim sütunlara... O yazıyı bitirirken, Rumen takımının futbolu Trabzonspor'dan daha iyi bildiğini, oynamada da, özellikle hücuma çıkışta ağır fark attığını dile getirmiştim. Ve de finali yaparken, "Ama Ziya hoca dikkat" demiştim. Baktım, Trabzonspor Hüseyin'i ön liberoya koyup, Gökdeniz, Ayman ve Ceyhun'la bir orta hücum mangası kurmuş, ileride de çift santrfor kurgusuna dayanmış... Olur mu? Bu kadar garanti pasla oyuna çıkan, ve de öne doğru hızlı yayılan bir takıma hem Ceyhun, hem Gökdeniz, hem Umut ve hem Ersan olur mu? Yenecek bir golün çok şeyin bittiği anlamını taşıyacağını sen bizden iyi bilirsin hoca... Tamam Trabzonspor gol kaçırdı, direklerle vals yaptı ama, bana söyler misin, bunların atılan gol hariç, hangisi organize bir atak sonucunda gelişti? Umarım en azından Trabzonspor, futbolda pasın ne anlama geldiğini öğrenmiştir! > Hilmi Ok'un atışları! Hilmi Ok hoca, MHK'nin düzenlediği seminerde esmiş, gürlemiş... Hem de 76 yaşında... Gürler ve eser... Ben çok iyi tanırım... Hele hele eyyamcılığına hiç katlanamaz. Gördüğünü çal, düşünme... Yanlış da olsa, yarın doğrusunu çalarsın der... Erman Toroğlu'nu da bu anlayışla üçüncü ligden doğruca birinci lige aldı. Kurulundaki bazı isimler yüzünden, zaman içinde rahatsızlıklar duyarsa üzülürüm. Onlar kendilerini iyi bilirler... Yalnız Ok hoca, Çulcu gibi savunmasız kalmaz. Bunu da bilsinler!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.