Arda'ya helâl olsun!

A -
A +

Geçtiğimiz hafta G.Saray kaptanı Arda'nın, sezon başı forma gösterisi sırasında yaptığı yorumu (!) internete taşıyan kimse ona teşekkür ederim. Bilmem Arda da benim fikrimde mi? Nedir o öyle çarşı-pazar rengi G.Saray forması? O günlerde de aynen böyle yorumlamıştım. Türkiye'nin çimentosu olan "Üç Büyükler"in formaları deforme edilemez. Ticaret aracı edilemez. G.Saray'ın iki parçalı veya en fazla kalın çubuklu, Beşiktaş'ın düz beyaz veya siyah, göğsü kordonlu (100. yılda giyilen), F.Bahçe'nin de çubukludur formaları... Bunun dışındakiler çağın ahlak çöküşüne ayak uydurmaktan, para koparmaktan başkaca bir anlam taşımaz. Ağzına sağlık Sevgili Arda! Cilveli yarim Bobo! Vallahi eski yerli film yapımcıları, bugün aynı tarzda film moda olsaydı, ilk olarak, Beşiktaşlı Bobo'yla ilgili bir senaryo yazıp, çekerlerdi. Filmin adı mı ne olurdu? Başlıkta var ya... Adam her gün sakat... İmza günü geldi mi de cilveli mi cilveli... "Kalayım..." Kalacak mısın? "Ama isteyen de var..." Bu kadar naz çekilir mi? Bülent ve Sait hocalar! Bülent Uygun, Diego'yu kenarda bırakmıştı bu defa... Batuhan varken Ümit'i de almadı. Batuhan'ı alıp, Ümit'i soktu... Pele de o malum maçta sonradan oyuna girmişti. Sait denen genç arkadaş da, Bucaspor'a maçı kazandırmak, ya da F.Bahçe'nin puanını çalmak üzere olan iki elemanı Abdülkadir ve Jebrin'i oyundan aldı. İşte bizim futbol böyle hocalarımızla yürüyor... Evet, ancak yürüyebiliyor. Sen Federasyonsan ben de uzaylıyım! İnanılır gibi değil... Bank Asya'da yedi maç pazar günü oynanıyor. Hani adalet dağıtılacak ya... Ama geri kalan biri pazartesi... Hani insanların ahlakı sapmasın diye önlem alınacak ya... Peki, o zaman G.Antep Belediye niye pazartesi? Onu da pazar oynatırsın, aynı şehir ve aynı stattaki Süper Lig maçını da pazartesiye alırsın, olur biter... Sonra dünyanın neresinde görülmüştür ki, küme düştüğüne inanan bir takım maçı kendi stadından şehrin en büyük stadına aldırtıp, parayı indirecek, şampiyonluk yarışındaki diğer takım ise kaşınıp duracak? Aynı durum iki hafta sonra da sahnelenecek... Varsa örneği ne olur bilgilendirin ki, şu Özgener kafasından özür dileyeyim... Cemal Ersen yazdığını okuyor mu? Milliyet'te genç bir arkadaş var, Ankara'dan esen... Geçen cumartesi günkü yazısında, Aziz Yıldırım'ın "Havuzdan sağladığım para Anadolu takımlarını da ligde şampiyonluğa taşıyabilecek" cümlesini överek, Bursaspor'un şampiyonluğu ile müthiş bir öngörüde bulunduğuna dikkat çekmiş. Hadi canım! Aynı Yıldırım, "Biz Beşiktaş ve G.Saray'ı falanca kadar puan geçtik, ama Bursaspor'u hesaba katmamıştık" dememiş miydi? Yani kimin kimden ders alacağı açıkça ortada değil mi, Cemal Ersen kardeş? Kalk Namık ağabey kalk! Rahmetli sevgili Namık Sevik ağabey, bugünkü spor yazarlığının, rahmetli Abdi İpekçi'yle birlikte kontağını açan isimdir. Tabii ki Milliyet'ten ayrılıp Tercüman'ın dev servisini kuran Necmi Tanyolaç ustam da... Ama günümüz Milliyet'inde neler yazılıyor neler... Bir genç diyor ki, "F.Bahçe bir kenarda Gökhan, diğer kenarda Santos veya Caner'le 3-5-2 oynamaz mı?" Yani 1984'e dönün diyor bu genç... Önde iki uç adamı, arkalarında da Alex... Ben de diyorum ki, o takım beşinci zor olur... Ama Aykut Kocaman'ın, İstanbulspor hocası iken şu söylemini de atlıyor bu genç: "3-5-2 futbolcuya işkencedir, insanlık suçudur..." Kim mi? Tabii ki üstad-ı muhterem Uğur Meleke... Sercan'a imza mı gerekliydi? Baktım Bursaspor'un ilk on birinde Sercan var. Hani şu Manisaspor maçından iki gün önce üç yıllık yeni sanlaşma imzalayan Sercan... Demek ki, iş imza ile bağlantılı imiş. Ben de Ertuğrul Hoca taktı sanıyordum canım... Çocuk bir de gol atmaz mı? Bak yediği naneye... Cüneyt Çakır nereye? Baktım, G.Saray-Kayserispor maçında Cüneyt Çakır... Yardımcılarının ikisi de FIFA... Maç da tam idman maçı... Acaba diyorum, bizim spor medyasının bir türlü beğenemediği, yöneticilerin tu-kaka dediği Cüneyt Hoca Avrupa Kupaları'nda yeni bir yarı final için mi görev aldı? Hey gidi koca Tarık! Karagümrük ve G.Saray'ın müthiş oyuncularından Tarık Kutver vefat etmiş. Kayserispor maçından önce saygı duruşu sırasında öğrendim. Tarık, müthiş süratli, çabuk, teknik ve çok zeki idi... Ama özel hayatını bir türlü profesyonelce yaşayamamış, futbol alanından koptuktan sonra taksi şoförlüğü yapmaya başlamıştı. Ünlü ve genç futbolcu kardeşlerime bir Tarık anlatabilecek ortam bulabilsem keşke...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.