Geçtiğimiz hafta içinde Hürriyet'te bir haber patladı... Aurelio neredeyse yalvaracak bir konuma gelerek Fenerbahçe'ye dönmek istiyordu... Yazan da benim eski ekipten bir genç... Bana tuhaf geldi... Neyse... Pazar günü de benzeri bir haber yayıncı kuruluşun sitesinden çıktı. Tuhaf... Araştırdım... Aurelio dönmek falan istemiyordu. Fenerbahçe onu geri istiyordu. Araya da son günlerde hiç sesi sedası çıkmayan bir yönetici sokulmuştu. Ardından da sağ kollardan biri ve bulduğu Doğan isimli bir başka menajer... İspanya'dan gelen cevap ise şuydu: Aurelio'nun bonservisi 10 milyon euro... Real Betis Başkanının razı edilmesi birinci etap... İkinci etapta ise Aurelio'ya Emre'den 1 YTL, evet sadece 1 YTL fazla verilecekti... Vah Fenerbahçe vah! >> Skibbe kaçıncı kalite? Galatasaray Teknik Direktörü Michael Skibbe'nin -ben şimdiden not edeyim de- kesinlikle üst düzey oynayan bir takımın hocası olması mümkün değil... Yahu, Steaua maçının bitimine on dakika kala Erhan'ı ateşe attıktan sonra, Denizlispor maçında da, durum 1-1 iken ve de rakip kendi ceza alanı civarına yığılmışken, Topal da daha 5 dakika önce kaleyi dövmesine rağmen oyundan alındı, yerine de yarım metrelik Yaser konuldu... Yani kalabalığın içine, fiziği ile oynaması mümkün olmayan oyuncu atıldı... Yine şimdiden söyleyeyim, bu Galatasaray'ı uçursa uçursa yine futbolcular uçurur... Ya da... >> Fenerbahçe'de doktor yok mu? Vallahi çok komik, aslında hazin... Fenerbahçe, bu ülkenin en önemli sağlık kuruluşlarından biri olan Acıbadem'le kardeşten öte... Samandıra'daki sağlık tesisleri övüle övüle bitirilemiyor. Eeee, o zaman Tümer, Deivid ve Vederson neden Almanya'ya gidiyorlar? Deivid'in ayağındaki çiviyi Acıbadem'de alamazlar mı? Ve de en hazini, Doktor Arzuman çıkıp Almanya raporu doğrultusunda açıklama yapıyor... Hipokrat haybeye yemin yazmış... >> Trabzon yönetimine bravo! Baktım Avni Aker öyle bir konuma sokulmuş ki... Helal olsun! Kapasite artmış ve de seyirciye şöyle bir mesaj verilmiş: "Bak, seni sahaya daha da yakınlaştırdım... Daha fazla yer sundum... Şimdi senden de bana, olay yapmadan takımı destekleyip, otuz yıl öncesine dönmek kalıyor..." Ben mesajı böyle algıladım... Saat de geç değildi... >> Sen nereden geldin Bilgin kardeş? Bilgin Gökberk günümüzün en revaçtaki köşe yazarlarından... Yani bu ülkede en kolay edinilen apoletlerden birine sahip. Geçenlerdeki yazısında Ömer Üründül'ün Olimpiyat sırasında yaptığı yorumlardan rahatsız olmuş... "Ömer'in dayısı kim?" diye soruyor. Hatta bu işlerin Ömer'e kaç paraya mal olduğunu da sorgulamak gibi bir ayıp işliyor... Biraz da baskıdan söz ediyor... Önce hemen şunu diyeyim; Ömer, İstanbulspor Kulübü'nün Futbol Şubesi Sorumluğunu ve Basın Sözcülüğünü yapmış, her yıl sadece futbol izlemek için 1980'den beri, dört olimpiyat da dahil, cebinden servet harcayan bir adam gibi adamdır... İyi de top oynardı haaa, kolu kırılana kadar... Ama Bilgin kardeş sen nereden buralara geldin? Ben seni, bize Roma'da tarihi eserleri gezdiren bir turist rehberi olarak tanırım... Biraz da basket falan hani... Asıl sorulması gereken, senin TRT 'de futbol yorumuna nasıl çıktığındır. Haaa az kalsın unutuyordum... Diyorsun ki; "Hasan Doğan, benim TRT'deki programdan neden çıktığımı sordu ve büyük hata olarak gösterdi..." Keşke sağ iken yazsaydın be... Haaa ben mi? Onu da en iyi senin en yakınların bilir... >> Beşiktaş, Nobresiz zor kazanır! Beşiktaş takımının ucunda fizik mücadelesi yapacak ve arkası dönük oynayarak takımı çekecek tek oyuncu Nobre'dir. O oyuna girince Delgado da öne çıkabildi. Ama şimdi Nobre bir süre oynayamayacakmış. Beşiktaş yandı... Hızlı nefesten, ya da öksürükten bile düşen Bobo, ne de bazılarının önde oynaması gerektiğini iddia ettikleri fahiş fiyatlı Holosko ile zor kazanılır... Halep orada ise arşın buradadır. Göreceğiz... >> Mürekkebi kurumadan! Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım, RTÜK'ün düzenlediği toplantıda, çok kızdığı, bir türlü geçinemediği medyadan, amigolara yazı yazdırmamaları, ya da bunları ekrana çıkarmama konusunda yardım istedi... Altına imza atarım... Ama gel gör ki, Aziz Bey'in sözleri henüz kulaklarda iken, Çarşı'nın lideri Alen kardeşimiz, televizyonların, hem de ana haber bültenlerine düşüverdi... Vah benim ülkem vah! Bitti mi? Hayır! Beşiktaş'tan Levent Erdoğan maçlar başlamadan peşin peşin hakemlerin kulağını çekti... Gaziantepspor intikamdan falan söz etti... Antalya'nın ne diyeceğini merakla bekliyorum... Şimdi gel de, Bülent Ersoy'un sözlerinin de altına imzayı basma... >> Bu ne vahşet! Beşiktaş başkanı şeref tribününde pet şişe ve çakmak yağmuruna tutuluyor... Ne ayıp ne vahşet doğrusu... Şimdi yepyeni federasyondan bu kepazeliğe ne yapacağını merakla bekliyorum... Rapora falan da gerek yok... Öyle ya bütün Türkiye gördü... Gaziantep'te de olaylar çıktı... Fenerbahçe'nin bazı oyuncuları geri çekmek istemesine ev sahibi taraftarları içerlemiş olabilirler ama takımları gereken cevabı verdi... O zaman size ne oluyor? Bakalım oraya da hangi uygulama yapılacak? Haaa aklıma bir soru geliverdi; "Hani futbolda bir daha bozulması mümkün olamayacak bir barış ortamı sağlanmıştı ?" Ha, ha, ha...