Ercan Saatçi'nin Hürriyet Spor servisinin başına getirilmesinin yankıları hâlâ sürüyor. Tamam da, Hürriyet, eskilerin deyimiyle, özel bir teşebbüs, peki ya TRT'ye ne diyeceğiz? Yani devletin ta kendisine... TRT Türk adlı yeni kanalda baktım futbol yorumunu kim yapıyor dersiniz? Sabah'ın eski genel yayın yönetmeni Ergun Babahan... Ayıp yahu! Hani Sabah'taki görevinden gitti, telafi anlamında mı gel denildi? Burayı Patagonya'dan beter hale getirenlere bir kere daha "Kendinize gelin" demeyi bu meslekte 41. Yılına girmiş biri olarak görev sayıyorum... Ya sizler değerli meslektaşlar? Ha Rijkaard, ha Neeskens! Arda'yı, böyle "olmayacak duaya amin" dedirtmeye devam ederseniz, siz Hollandalılar size sesleniyorum; bu değeri 22 yaşını bitirmeden bitirirsiniz... Hele o maçı kurtarmak adına son dakikalarda 5 ilerde, 5 geride takımı nasıl da ikiye bölebildiniz? Topuk paslarındaki yarışa neden müdahale edemiyorsunuz? Ben sorayım da, belki de G.Saray'ın Skibbe dönemindeki, "Sivil teknik direktörlerinin de" aklına gelebilir. Luca Toni şaşkınlığı 25 Kasım tarihli Sabah'ta şöyle bir manşet vardı: " Luca Toni, Fenerbahçe'ye ..." Aynı tarihli Fotomaç'ta da, "Luca Toni Galatasaray'a doğru" başlıklı bir haber yer alıyordu. Bildiğim kadarıyla iki gazete de aynı binada... Aynı patronun yayın organları... Belki de aynı kattalar... Yahu birbirinizle dargın mısınız beyler? Ben şimdi bu haberlerden hangisine inanayım? Antu'culara! Bizi savunun demiş Antu Com... Kimlere mi? Selçuk Yula, Hasan Ali, Ebru Köksaldı, Serdar Akbıyık, Feryal Pere, Cem Dalmaz ve Meriç Tunca'ya... İşte bu kafadır 100 milyon euroyu geçen maliyetine rağmen F.Bahçe'yi ezdiren... Gürcan Bilgiç'i de ben ekleyip, bunların, "Kadıköy'de nasıl olur da çift santrforla oynanmaz" dediklerinin yankıları, yazdıklarının mürekkebi daha kurumadı. Hakikaten de oynanıyormuş be... Hem de Alex'le... Eeee, Ali Koç Bey de Semih'le Guiza'nın birlikte oynamasından yanaydı ya... Daum ne yapsın ki? Haa az kalsın unutuyordum. Daum döndürüldüğünde, "Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı" demiştim... Hani dünya kulübü diye demiştim yahu... Bir de CKR rumuzluya sesleneyim... Kazım, camiye gitmez be! Çünkü o Müslüman değil ki... Ne haber Denizli hoca? Fink-Ernst birbirinden ayrılmayınca, rakipler pozisyona bile girmekte ne kadar da zorlanıyorlar değil mi? Peki, o Nihat nereden çıktı yeniden? Beşiktaş 87. dakikaya kadar kaç kişi oynadı, farkında mısın? Ama yorgun bir takımın bu kadar akıllı bir planla oynamasından dolayı da kutlarım tabii ki... Yani her iki yöne de dar alanda temposuz, ama hep topla oyun... Beşiktaş, 12 puan gerideyken de söyledim, yazdım. Üç Büyükler içinde, doğru kurgulandığından, topluca oynayabilen bir numaralı takım diye... Gidişat mı? Onu F.Bahçe'yle G.Saray'a soracaksınız... Bir de 6. haftada Beşiktaş bitti diyenlere... Abdi Bey havuzu! Bu sütunlarda aylar önce şunu yazmıştım özetle: "Madem ki kısa kulvar havuzunuz yok, neden böyle bir şampiyonaya talip olursunuz? 2009 yılında, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na hazırlanan bir ülkenin en büyük kentindeki tek büyük salona nasıl havuz kondurursunuz" diye sormuştum. Sabah'ta Sevilay Yükselir'in de yeni haberi olmuş, 27 Kasım'da yazdı. Tıpkı Hıncal ustanın da bu konudaki rötarı gibi... Zaten başımıza ne gelirse bundan geliyor. Çetin Yılmaz; olmuyor ama... Kâh SKY Türk'te, kâh Spormax'ta olsun, milli takımın eski hocalarından Çetin Yılmaz hoca yorumlarıyla kariyerinden oluyor. Benden söylemesi... Maçı anlatan partneri her ne kadar, "Bizde o olmaz, biz öyle değiliz" dese de, olan oluyor. Ben bu ekibi büyüklere yaranmaya çalışan tim diye yorumladıktan sonra, bu defa da biz öyle değiliz anlamında konuşmaya başladılar. Yahu hocam; hiç Tofaş takımı, F.Bahçe'ye yetişebilir, onu yenebilir mi? O maçtaki sözlerini, 11 sayı fark varken bir defa da banttan dinle bakalım... Yapma hocam, dolmuştan in! Bravo Aybars! Aybars Hünalp, bizden sonraki kuşağın en önemli isimlerindendir. Şimdilerde Show TV Spor Müdürü, Tercüman'a da yazıyor. Geçen hafta F.Bahçe'nin 1951'de Beşiktaş'a karşı lisanssız iki oyuncuyu resmi maçta oynatarak hükmen yenilgiyle G.Saray'ın şampiyonluğuna engel olduğunu yazmış. Yüzde yüz doğru... Ben ilave edeyim. Lefter'in başka bir Beşiktaş maçında penaltıyı sokağa atışı sonrası, İnönü'nün müdüriyet kapısından çıkarken bir taraftarca kasatura ile saldırıya uğrayışı da vardır. İsterseniz Lefter'e sorun... Bu nedenle bu ülkede birbirine pislik atanlar önce dönüp arkalarına bakacaklar...