Aykut Hoca neden döndü ki?

AZ Alkmaar maçının ilk yarısında izlediğim Fenerbahçe, belki de son 10 yılın özlemine son verecek, yani o sıkıntılı, ikinci vitesli futbolunu noktalayacak işlerin peşinde gibiydi. Yani çağdaş futbola geçiş yolunda... Yani dörtlünün önünde Cristian, Selçuk ve Emre'den kurulu bir üçlü... Kenarlarda, mutlaka değişmesi gereken, ama şimdilik Kazım ve Deivid... İleride Semih... Yani, İspanya-Barcelona tarzı... Ama Aykut Hoca ikinci yarıda ve sonraki iki maçta son 7-8 sezonun, "Al sana-ver bana" ikinci vites oyununa dönüverdi. Eeee, hani devrim? Devrimler sancısız gerçekleşmez ki... Ben de diyorum ki, devrim, o AZ maçının ilk yarısında saklıdır. Tabii ki iki-üç değişik ve tip oyuncu ile... En iyisi siz Alex'le ikiye takarak devam edin... Yazık, tren yine mi kaçacak? Beşiktaş ateşle oynuyor! Beşiktaşlı dört köşe... Quaresma geldi. Guti yolda deniyor... Vikingur dümdüz edildi. Rövanş, harika bir turistik gezi... Ama iki dert var kapıda. Birincisi, şayet Guti de geldiyse, 13'e ulaşan yabancıları, bence, sekize indirebilme operasyonundan en uygun olan biçimde çıkabilmek. Tello ilk yolcu oldu da, ya gerisi? Asıl önemlisi ise; Vikingur maçında, Beşiktaş'ın tıpkı, son iki sezondaki Galatasaray gibi beş önde, beş arkada oynamasının devam mı edeceği, yoksa o maça mahsus mu oluşudur? Yok, temel oyun palını bu ise hayal kırıklığı kapıdadır. Nereden mi bildim? Eh, son iki sezon Galatasaray'ın şampiyonluk adayı olduğunu tek telaffuz etmeyen yorumcu, yazar bendin de ondan... TSYD bu kafadaysa!.. Üzüldüm. Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Sekreteri dostum Ahmet Çakır diyor ki, "Kemal Belgin, Markus Merk'in Lig TV'ye yorumcu olarak çıkacak olmasını çok ağır biçimde eleştirirken, 'Bakalım TSYD ne gibi tavır alacak' diye yazmış. Belgin, şu an yönetim kurulu üyesi olmadığından, yani sorumluluğu bulunmadığından bu soruyu sormuş olabilir..." Yapma Sevgili Çakır! Ben 12 yıl aralıksız o derneğin yönetiminde çeşitli görevlerde bulundum. Neler yaptığımı, nelere tepki koyduğumu da herkes bilir. Hatta o zamanlar minyatür kale maçlarda aramızda yer almak için dolaştığında belki de sen de haberdar olmuşsundur da... Bitmedi. Anlaşılan o ki sen de Markus Merk tasarrufunu destekliyorsun. Eh, benim onca FIFA kokartlı hakemim dururken, TSYD Genel Sekreteri de bir yabancıyı tercih ediyorsa, o zaman yapacak bir şey kalmamış demektir. İşte bir iflas da ancak böyle itiraf edilir zaten... Ahmet sana bir de tavsiyem daha var; Hemen Almanca öğren! Hıncal Hocam, sana yakıştı mı? Hıncal Uluç Ağabey, Markus Merk'in mükemmel bir tasarruf olduğunu yazmaz mı? Gözlerime inanamadım. Yapma be ağabey! Bunun ülke hakemliğine, ülke futboluna olduğu kadar sana da zararı dokunur. Şimdi tut, bu saatten sonra Almanca dersi al... Eeee zat-ı alileriniz pek hassas gazeteci ve yorumcu değil misiniz? Ya yanlış tercüme sizi şapa oturtan bir yazı yazmanıza neden olursa... Hayır, Ömer Üründül'ü spor adamı olarak görmemişsin de ağabey, hani sen de tongaya basmayasın diye yazdım. Terbiyeye gelince, aman sakın ha Ömer'le kıyaslamaya girme ağabey! Demirören dimdik duruyor! Beşiktaş Kulübü'nün başkanı Yıldırım Demirören, Federasyonun genel kuruluna da katılmayarak, "Ortaklıkları protestoya" devam etti. Bravo! Dik durmak diye buna denir. Ülkenin bu ilk spor kulübü, Federasyon Genel Kurulunun kongre başkanlık divanına tek bir Beşiktaşlı seçilmeyişi üzerine de genel kurulu terk etti. Dünyanın sonu mu geliyor, nedir? Biz böyle bir Beşiktaş'ı, Süleyman Ağabey'den beri pek görememiştik de... Pino parmak ısırtıyor ama... Pino'nun, bazı maçlardan görüntülerini izledim. Uff ki uff... Ama böyle bir tahrip silahının koca sezonda neden üç-beş maç oynamış olmasına akıl erdiremedim. Acaba silahın ana doğamadan mı, yoksa sonradan olma mı, bir arızası bulunmasın? Neyse, Adnan Polat Başkanın beş işaretinden iki parmak eksildi ya, ona bakalım değil mi? Şu D-Smart bülbülleri! Maçı anlatan arkadaş diyor ki, "Köln, çok katı defans yapıyor..." Hadi be oradan! O zaman, o beş golü atıp da, bir o kadar kaçıran hangi takımdı?