AZ Alkmaar hayranlarına!

A -
A +

F.Bahçe'nin UEFA Kupası'ndaki rakibi Hollanda'nın AZ ekibi, ben bu satırları yazmadan 48 saat önce, Twente'ye 3-0 yenildi. Bu arada, Kurban Bayramı nedeniyle yazılarımın bir bölümünü hafta sonu yazdığıma da değineyim... Neyse... Kurada AZ Alkmaar çıktığında birçok meslektaş, "Eyvah" naraları atarken, bir bölümü de Kayserispor'a karşı olan performansını dile getirip, işin o kadar zor olmadığına değinmişti. Hele hele biri vardı ki aralarında, dünya futbolunu en iyi bilen ve şu anda da bir televizyonun müdürlüğünü yapan, işte o sevgili dostum, "Abi, F. Bahçe en zor kurayı çekti. Tur atlama şansı hemen hemen yok gibi" şeklinde bir iddiada bulunmuştu. O sevgili dost, bu sonuçtan sonra ne düşünüyor bilemem ama, atladığı bir şey vardı; Zico'nun çok kısmetli bir hoca oluşu... Yapma be Sinyor Bartu! Can Bartu'yu önce, 100 yılın en değerli F. Bahçelisi olarak seçenleri ben de kutlayarak konuya girmek istiyorum. (Lefter'in yeri de ayrıdır bende) Gerçekten de, İtalya'da 6 sezon oynamak her babayiğidin harcı değildi. Hele hele o 1961'le 1966 yılları arasındaki kalitede... Ben gittim, gördüm ve duydum; Can Bartu, İtalya'da top oynamış yabancılar içinde, 1988 Avrupa Şampiyonası öncesi, ilk 20'ye giren bir isimdi... Ama aynı Can Bartu, geçenlerde Hürriyet'teki köşesinde şöyle bir yakıştırma yaparak, bana göre bu unvanına gölge düşürdü: "Bu federasyonun şampiyonlukları belirlediği bir gerçek..." Oldu mu, sevgili Bartu? Sana hiç yakıştı mı? Kim doldurdu, kim yönlendirdi bilemem ama, kuşkum o ki, şu an en yakın rakibinden 7 puan önde olan F. Bahçelilerin işi olsa gerek ... Ya F.Bahçe sezon sonunda şampiyon olursa, yani tıpkı bundan önce 3 defa (!) olduğu gibi, o zaman ne diyeceksin, sevgili Bartu ? Hazırlanın, İlhan Mansız geliyor! Vallahi de bravo, billahi de bravo... Reklam çocuğu İlhan Mansız, sahalara dönebilmek adına Amerika Birleşik Devletleri'nde fizik kondisyonunu arttırma çalışmalarına başlamış. Kime ve nasıl döner? Bilemem... Ama bizim lige dönerse de, bizim futbolu artık kuyruğundan çekmek gerekmez mi? Hacıosmanoğlu'nu tek geçerim! Trabzonspor'un çiçeği burnunda denilebilecek yöneticisi Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu, son Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından, pardon çorbasından, çıktıktan sonra harika bir demeç daha vermiş. Demiş ki, "Sayın bakan derhal istifa etmelidir. Ya da, her uzanan mikrofona Futbol Federasyonu ile ilgili demeç verme adetinden vazgeçsin..." Diyorum ki, İbrahim Bey gibi on yönetici daha olsa, ülke futbolunun iki yılda büyük patlama yapacağına iddiaya girerim. Delgado yeniden sahalarda! Beşiktaş'ın 5 milyon 250 bin euroluk bonservisli ithal malı Arjantinli Delgado, gazetelerden okuduğuma göre, bir reklam filminde oynayacakmış. Desenize, sahalara dönmeden reklam sahnelerine çıkacak. Bana ne... Ama ister misiniz, futbolculuk yaparken kılı dönüp aylarca takımdan uzak kalan Delgado, reklam filmi çekerken de menüsküs olsun! Vay be Cim-Bom'a bak! Geçtiğimiz perşembe günü, çok satan gazetelerden birinin spor sayfasında şöyle bir manşet asılıydı: "Cimbom'da gündem, Yıldıray ve Hamit..." Yani, G. Saray, Yıldıray'la Hamit'i transfer etmek için girişimlerde bulunuyormuş. Şimdi buna bu ülkede veya ülke dışında kaç tane G. Saraylı inandı? Vallahi anket yapılsa, bunların sayısı yüzü geçmez... Bu haberi yapanlar, 'yapanlar' diyorum çünkü, yalan olduğu belli, yarın Song kaçıyor, Tomas yolcu gibi olası haberlerin peşine düşseler daha iyi... Günümüz G.Saray'ı nerede, Yıldıray'la Hamit nerede? Hem de iki futbolcu da iyi birer G.Saraylı olmalarına rağmen... Eline sağlık Okur! Mehmet Okur, gerçekten de NBA'de basketbol okutuyor... On defadan fazla double-double yapanlar listesinde ilk yirmide yer alıyormuş Mehmet... İşte, bir yeteneğin, eksikleri, yanlışları giderilerek, flaş oyuncu konumuna getirilişinin en çarpıcı örneği... Bir de bizim ülkedeki yeteneklerin yok edilişini düşünün... Ribery'den son darbe! Frank Ribery, Fransa Ligi'nin 2006 yılındaki en iyi on birinde yer almış. Hakkı da... Tabii G.Saray cephesindeki pişmanlık bir kat daha artmıştır. Zaten kaçan balık hep büyük olur... Küçük balığın gücü ne ola ki, oltayı alıp tüyebilsin... Neyse ki, Arda ve Sabri sağlam kazıkta bağlıymışlar... Tanju Bey diye biri! Tahkim Kurulu'nda Tanju Güvendiren isimli bir üye varmış. Hiç kuşkusuz kendileri hukuk adamıdır. Tanju Bey, F. Bahçe Başkanı Yıldırım'a en fazla 15 gün, takıma ise en fazla 1 maç seyircisiz ceza verilebileceğini öne sürmüş... Tanju Bey bu kadar düşünerek bile zahmet buyurmuşlar... Çünkü ben bu ülkede F. Bahçeli bir futbolcunun 3 maçlık cezasının tarihte ilk defa sıfıra indiğini ve de santrforsuz kalınmak üzere olunan o hafta iki gol attığını de bilirim... Hem de, terörle mücadelede canını ortaya koymuş, iki büyük ilde emniyet müdürlüğü yapmış eski futbolcu ve kulüp eski başkanı bir temsilcinin raporuna rağmen... Ne ülke be! Top Murat Aksu'da! Anlaşılan ve de görülen o ki, Beşiktaş'ın yükü Başkan Vekili Murat Aksu'nun sırtına, omuzlarına bindirilmiş. Medyada, özellikle de Tigana kulvarında Aksu'nun siper ettiği göğsünü görüyoruz... Yarın ikinci yarı hazırlıkları başlayınca, Aksu'nun aynı pozu vereceği de neredeyse belli. Ya kongre... Başkan Demirören, hiç kuşku yok ki, temaslarında , "Ben ve Murat..." falan diye giriyordur topa... Baba, ülkenin, bana göre en zor bakanlığı İçişleri'nde, oğul yine ülkenin en problemli büyük kulübünde ön safhada... Amma dayanıklıymışlar ha... Levent Kızıl'ın paketi! Bursaspor Başkanı Levent Kızıl, neredeyse bir aydan bu yana bana Futbol Federasyonu'nun ayıplarını içeren dosyanın bulunduğu bir paket gönderecek... Ben önce Bursa'da postanelerin paket kabul etmediğini sanıyordum... Ama her şey normalmiş. Eeee peki, o zaman neden maç sonrası sahaya bile dalacak kadar cesur yürek görüntülü olan Kızıl, sözünde duramamıştı. Ve en sonunda mesele anlaşıldı. Meğerse Levent Kızıl, Bursaspor Başkanı gibi görünmesine rağmen aslında fanatik bir F.Bahçeliymiş... Işıklandırma şovunda Yıldırım'dan bile öne geçti. Hatta Fanatik'e göre, futbolun bütün yamuklarını da, Başkan Yıldırım'dan da daha hızlı düzeltici rolüne çıkmışmış... Ama ben önce o paketi istiyorum... Öyle ya, ortada telefonla da olsa verilmiş bir söz var... Özhan Başkan bitiyor mu? Dedikodu kulislerinde duyduklarıma inanmak istemiyorum... Gazetelerde okuduklarıma aldırmamaya gayret ediyorum... Ama sağlam kaynaklardan gelenlere göre hayretler içinde kalıyorum... G.Saray'ın fair-play unvanlı başkanının kapı önünde söyledikleri ile kapının ardında söyledikleri hiç birbirini tutmuyor... Kol kola gözüktüğü kişilerin kolundan çıktıktan sonra "Kaosu onlar büyütüyor" diyebiliyor... Vah benim futbolum vah! Aziz Beyin cezası! Tahkim Kurulu, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, Disiplin Kurulu'nca verilmiş bir yıllık hak mahrumiyeti cezasını beş aya indirdi. Az mı, çok mu, beni hiç ilgilendirmez. Ama, Futbol Federasyonu'nu, yani bir devlet kuruluşunu, hem de milyonların huzurunda kendi sesi ve görüntüsünden, çete gibi göstermenin, suç örgütü içinde bulunduğunu açık açık ifade etmenin cezası, bu iddialar kanıtlanana kadar tedbirli olarak mahrumiyettir... Şimdi ne oldu? Federasyon hakikaten suç örgütü müdür? Çokça idi, aza indi... Federasyon çete midir? Çokça idi, aza indi... F. Bahçe bu iddiaları kanıtlamalıdır. Hani ne oldu, belge ve bilgi kıyamet gibiydi? Ceza beş aya indi, tıs pıs... Süreyya Ayhan'ın cılkı çıktı! Artık yeter! Süreyya Ayhan ve antrenör eşi Yücel Kop'un ülke atletizmini yıllardır meşgul eden problemlerinden usandık, bıktık... Yok burada mı çalışsalar, yok yurt dışına mı gitseler? Yok antrenörlüğü Yücel Bey mi yapmalı, yoksa başka birileri mi? Yeter yahu! Biz Süreyya Ayhan'dan pistte madalya bekliyoruz... Bunu da gerçek sportmenlik kulvarında başarmalı... Yani Spordan Sorumlu Sayın Bakan, futbolda kriz veya kaos yarışı başlatacağına bu işlerle uğraşmalı... Ne dersiniz? Federasyon'un ıskası! Cihan Oskay diye, cebinde TC kimliği bulunan bir vatandaş, çıktı bazı iddialarda bulundu. İftira veya itiraf... Bu beni ilgilendirmez ama... Türkiye'deki yasalarda şike ile ilgili bir bölüm olmadığından savcılar pas geçti. Spor Bakanı, içinde Ulusoy olmadığı için olsa gerek, 'bana ne' dedi... Peki, bir lig müsabakası ile ilgili iddia olduğuna göre Futbol Federasyonu nasıl oldu da, kayıtsız kalabildi? Sadece, zaman aşımı gerekçesiyle dosyayı kapayıp, 'istenirse soruşturma açılabilir' diye, dünyanın hiçbir yerinde rastlanamayacak adamsendecilik sergiledi. Bu Cihan Bey neden Federasyon'a çağırılıp elindeki belgeler görülmedi, bilgileri aktarması istenmedi. Peki, F.Bahçe'de durum ne? Bizi temizleyin ısrarı, daha doğrusu hassasiyeti yerini "Oh be"ye mi bıraktı? Ya da hakkında açılan davalarda, ülkede şike ile kanun olmadığına göre Cihan Oskay o belgeleri kime sunacak? Bu ne biçim ülke yahu? Ahlâklılar ne zaman cesur olacaklar? > KEMALB boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.