Bakalım kim düşecek?

A -
A +

Bu ülkenin felaket tellalları, hatta içlerinde bazı büyük kulüplerin başkanları bile vardır, bu sezon sonunda düşecek takımları, tabii ki Haluk Ulusoy'u hedef alarak, şöyle sıralıyorlar; Sakaryaspor, Kayseri Erciyesspor, Rizespor... Bunlardan Sakaryaspor için komplo teorisi üretmeye de gerek yoktur. Ama ya diğer ikisi için... Bu kafalara şöyle bir önerim var; puan cetvelinin son durumuna bir bakın bakalım, düşmeye aday kaç takım var. Örneğin Ali İpek'in, yani Ulusoy'un kankasının takımı Denizlispor düşerse sokağa çıkmaya utanmayacak mısınız? Ama ne gam! Nasıl olsa sizin için hava hep yağmurludur... Ne olursa olsun ıslanırsınız. > Delikanlı spor basını! Spor basını, maalesef, birkaç gazete, ya da sporu yöneten birkaç hakiki müdür dışında, iflas etmiştir. Öylesine ki, bir ajans haberi biçimindeki bir yöneticinin kendi sesi ve kendi görüntüsüyle verdiği demeci bile kullanamamaktadır. Yazıklar olsun! Sadece benim gazetem Türkiye, Milliyet ve Fanatik bu habere yer verebilmiştir. Diğerleri kulaklarının üzerine yatmışlardır. Bu ağır ve sert demeci veren de haklı olarak, Türk spor basınının iflas ettiğini dile getirmiştir. Demeci veren bu kulüp yöneticisi, her şeyi göze alarak, belki de hakkında en ağır ceza ve tazminat davalarının açılacağını bile bile konuşmuş ama küp gibi sağır olan spor medyasına, yukarıda sıraladıklarım hariç, söylediklerini duyuramamıştır. Sonra da bana, bizim meslek kuruluşlarının genel kurullarına neden gelmiyorsun diye sitem ediyorlar. Neden geleyim ki... Şunu bilin ki, sağır olanın konuşma yeteneği de kaybolur... Hayırlı işler! > Trabzonspor için emirler boşa mı gitti? Olmaz, olamaz... Benim iyi dostlarımdan ve de hakem camiasını iyi tanıyan biri diyor ki, "Ulusoy, Trabzonspor'un maçlarını yönetecek hakemlerin resmen ve bizzat kulaklarını çekerek, takımı kollamalarını istiyor. " Ben de ona şunu sordum: "Peki, Kayseri Erciyesspor maçında Gökdeniz'e yapılan penaltıyı vermeyip, takımın yegane Avrupa biletini düşürüşünde Haluk Ulusoy izinli miydi?" Cevap? Siz verin isterseniz... > Aureliosuz Brezilya ne yapar ki? Olmaz, olamaz... Fanatik'teki habere göre, Ricardinho, Aurelio'ya demiş ki, "Türk Milli Takımı'nı seçip, ülkene ve milli takımına ihanet ettin." Bu palavrayı yazanı gerçekten kutlarım. Kırk sene düşünsem, iki Brezilyalı futbolcu arasındaki tartışmaya böyle bir senaryo yazamam. Ricardinho kim? Brezilya Milli Takımı'nın Dünya Kupası oynamış yıldızlarından biri... Aurelio kim? Hayatında bir kere dahi Brezilya Milli Takımı'na çağrılmamış biri... Ne yani, Aureilosuz Brezilya, önündeki ilk Dünya Kupası'nda perişan mı olacaktı? Yahu, sizler komediler yazsanıza... Vallahi çok para kazanırsınız... > Dereli art niyetli olsa idi! Efendim, Selçuk Dereli derbiyi çok kötü yönetmiş... İlk yarısı hariç, doğrudur... Ben de o günkü yazımın ikinci bölümünde Dereli'nin kötü yönetimini kaleme almayı ıskalayarak eksiklik yaptım. Bu da doğrudur... Ama aynı Selçuk Dereli asla ve asla kötü niyetli değildi. Öyle olsaydı, Beşiktaş'ın golünü verdikten sonra, yardımcısının uyarısı üzerine iptal eder miydi? Tıpkı, Mehmet Sedef için aynı yardımcının sarı kart uyarısına uymadığı gibi, ya ona da uymasaydı... Hadi oradan siz de... > Karateci ile 30 metre! Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın altında bir yerde, yani otoparkında, Beşiktaşlı Ricardinho'ya bir sivil, karate hareketiyle hücum etti. Araya girenler, Brezilyalıyı hastanelik olmadan kurtardılar. Sonra sıraya Aurelio girdi... Hem de arkadan saldırarak... Hani belki Şekip Bey için detay olur diye... Neyse... Sonra karateci genç, Fenerbahçe'nin Sayın Başkanı ile, hem de onca koruma ve güvenlik görevlisinin gözleri önünde, neredeyse otuz metre yan yana yürüyerek icraatını anlattı. Eeee, ne mi olmuş? Hiiiç... Fenerbahçe'nin Sayın Başkanı, genelde hiç tanımadıkları ile böyle, hem öyle bir atmosferden sonra, sık sık yan yana yürür ve anlatılanları dinler de... Hatta hatta, hiç tanımadıklarıyla lokanta açılışlarında birlikte kurdele keser, bazı federasyonların genel kurulunda yan yana çalışma kurar... Benden bu kadar! > Ribery'den bol bol oksijen! Olur ya, kimine para, kimine de bol bol oksijen iyi gelir... Galatasaray'ı bırakıp kaçan ve bu yüzden davalık olan Fransız futbolcu Ribery için CAS, sonunda karar vermiş... Karar şu: Galatasaray'ın alacağı yoktur... Ayyyy... Oysa sarı-kırmızılı kulüp 10 milyon euro talep etmişti. Keşke, o günlerde mini mini bir miktar sayılan parayı verebilseydi de Galatasaray, bugün aynı futbolcudan harbi satışla o parayı kazanabilseydi. Yani derler ya, kaz gelen yerden tavuk esirgenmez diye... Ders alınabildiyse... > İşte hakiki taraftar! Bursaspor'un taraftarı gerçekten de, hakiki taraftar profili çizebilen ender toplulukların başında gelir. Son Gaziantepspor maçı öncesi, taraftarlar arasında yapılan ankette, yenilgi ihtimali yüzde 41 olarak çıkmış. İşte aynası olan taraftar budur... Yani önce kendine, sonra etrafa bakar... Maç da 0-1'den 1-1'e döndü... Demek ki, Bursaspor taraftarı bu futbolu biliyor. > Siz Fenerbahçe'yi tanıyor musunuz? Ben Fenerbahçe Yönetimi'ndeki bazı kişilerin, kulübün tarihi ve kuruluşundan bu yana geçen 100 yılının ne demek olduğunu pek bildiklerini de, anladıklarını da sanmıyorum. Bilselerdi, anlasalardı, "Gelecek sezon Fortis Türkiye Kupası'na, kadromuzda o hafta yer alamayacak gençlerle çıkacağız" demezlerdi. Siz rahmetli İslam Çupi dostumun yazdığı satırlara çok dalmayın. O, çok duygusal bir insandı. Ama ben Fenerbahçe'nin, bu ülkenin futbolundaki en büyük iki unvanın birinden, daha maç oynamadan vazgeçmesine tarihinde hiç rastlamadım. Sonra ligden çekilmek de demek? Sayın Ali Koç, Türk sanayisinden çekilme kararı alabilir mi? Fenerbahçe'nin şan ve şerefiyle kimse oynamaya yeltenemez bile... 1961 yılının 5 Mart günü oynanan Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçı sonrası, Fenerbahçe, hem kendi tarihinin, hem Türk futbol tarihinin en ağır cezalarına çarptırılmıştır. Sizin bugün verilmeyen kırmızı kart yaygaranız onların yanında çekirdek bile olamaz. Size tavsiyem; o günkü başkan, rahmetli Hasan Kamil Sporel'in, olaylarla ve cezalarla ilgili yayınlamış olduğu bildiriyi bulup, okumanız ve oturduğunuz koltukların değerini öğrenmenizdir. > İşte yeni model teknik direktör! Gazetelerin ve televizyonların yalancısıyım... Ya da onlardan doğru bir haberi aktarıyorum. Fenerbahçe'nin Sayın Başkanı, geçtiğimiz hafta Samandıra'ya gittiğinde, Appiah'ı düz koşu yaparken, takımı da çift kale oynarken bulmuş... Vay sen misin? Hemen Zico'nun tercümanını yanına çağırıp, Zico'dan, Appiah'ı çift kaleye almasını istemiş. Sonuç mu? Appiah çift kaleye girmiş... Yorum mu? Yorumsuz... > Süleyman Seba'nın gözleri! Sadece Beşiktaş'ın değil, bu ülkenin bütün zamanlardaki en mükemmel kulüp başkanı olan Sayın Süleyman Seba, şampiyonluğu kaybettikleri bir sezonun ardından şöyle konuşmuştu: "Öyle veya böyle şampiyon olmaktansa, şerefli ikinciliklerle övünmeyi tercih ederim." Hani ligin üstünde yangın giderek bacayı sarıyor ya, bundan böyle de günün yönetici profili buna benzin döküyor ya, hani kulaklarına küpe olur diye hatırlattım... Hoş, duymayanlar için davul-zurna bile azdır da, biz yine de kamuoyunu bilgilendirme görevimizi yapalım. > Bu kablocu kim? Ustalık ister, içinden çelik halat geçen kabloları kesmek için... İşin içinde bir televizyonun yayınını sağlayan kablolar var ise, o zaman teknik de ister... Yani usulü ile kesmek... Saracoğlu Stadı'ndaki bu ordinaryüs profesörü çok merak ediyorum ve kutluyorum! Ama bu kim ise, asla bir Fenerbahçeli olamaz. Sorun bakalım Fenerbahçeli yöneticilere, başka bir cevap alabilecek misiniz? Öyle ya, karateciyi de tanımıyorlardı. Bu ne biçim stat ki, önüne gelen, alâkası olmayan herkes grip icraatta bulunuyor. > İbrahim Akın da tarihte! Kaleci Murat, durdu durdu, sakat sakat, tek bacaklı çıktı, kaleyi korudu ve maçı Beşiktaş'a getirip, tarihe geçti... İbrahim Akın, durdu durdu, gezdi gezdi, atlara merak sardı sardı ve sonunda PAF'a uçtu... Sonra nadim olup, geldi özür diledi ve Sivasspor'a o golü atıp o da tarihe geçti... Eeee ne var bunda, değil mi? Şu var; Beşiktaş'ın kadrosu, bir iki oyuncu dışında o kadar yetersiz ki, bazı oyuncular böyle sakat makat, yarım yamalak bile çıkıp tarihe geçebiliyorlar... Şampiyonluğa böyle gidiliyor... Hani diyorlar ya, kıskananlar çatlasın! Burası Türkiye, beş dakika düşüneceksiniz... KEMALB boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.