Bembeyaz gece

A -
A +

F.Bahçe ile Trabzonspor'un 2002'nin kapanışını bu kadar mükemmel yapabileceklerini bugüne kadarki gelişimlerinden tahmin etmek pek mümkün değildi. Trabzonspor'un büyük oranda oyuncu ve sistem olarak yenilenmiş takımı, oyuna çıkışta hücum çeşitlemeleri, top rakibe geçtiğinde alanı daraltarak kontratak sergilemeyi planlayışı Samet Aybaba'ya çok yüksek bir not sağlayan olumlu futbol faktörleriydi. Ancak ne var ki; aynı takım kalesine düşen serseri mayın niteliğindeki tehlikelerde şaşkın, panikçi tutumu sebebiyle Tuncay'a çok renkli bir gece sundu. Aynı Tuncay, biraz daha şanslı olabilseydi; bu iki takım arasındaki bir maçta en fazla gol atma rekorunu bir daha kimsenin değil kırmak, egale bile edemeyeceği çizgiye taşırdı. F.Bahçe'nin diplomasız ve yetersiz, tecrübesiz yaftası çok erken yapıştırılmış teknik sorumlusu Oğuz Çetin'i de yakalamış olup, çok iyi değerlendirdiği bir Trabzonspor zaafından dolayı kutlamak istiyorum. Gökdeniz ve Marco'nun sürekli şekilde hücum aksiyonlarını forse etmelerinin yanı sıra kendi sağ kanatlarına yaptıkları üvey çocuk muamelesini, yani o kanadı hep desteksiz bırakışlarını Oğuz Çetin, Tuncay'ın deparları, Abdullah'ın sarkışları ile çiğneyip rakip savunmanın balansını yerle bir eden inceliği yakalamıştı. F.Bahçe'de arkadaki üçlü savunmanın hemen hemen yerine çakılı gibi oynaması orta sahada yine zaaflar yaşanmasının başlıca sebebiydi. Ümit Özat iki kere çıktı, bir gol yaptırdı. Bu arada Oğuz'un Ceyhun'u oyundan alıp, onun görevine Ogün'ü sürmesi yukarıda bahsettiğim doğrularına biraz gölge düşürdü desek yanlış olmaz. Samet de F.Bahçe geri bloğunu çok hırpalayan Mehmet Yılmaz'ı alıp, Muzaffer'i oyuna sokmakla rakip savunmaya sıkışıldığında kaldırılacak yüksek toplarda zaafiyet yaşanmasına çanak tuttu. Gecenin futbol oskarlarını iki takımın teknik sorumlularının yanı sıra adilane dağıtmak gerekirse; ben pek İtalyan usülü davranmayacağım. Yani birincilik kürsüsüne F.Bahçe'nin bütün gollerini atan Tuncay'ı değil, maçı istediği gibi yöneten, oyunu istediği gibi şekillendiren hemen hemen hiç pas hatası yapmadan oynayan, takımını her hücum teşebbüsünde sahaya mükemmel yayan, rakip hücumların hepsinde oynadığı bölgenin arka taraflarına da yardım yetiştiren Erman Özgür'ü oturtuyorum. Tabii ki; Tuncay'ı da ikinci sıraya... Gecenin futbol, yani takım notuna gelince misafir Trabzonspqor maçı kaybetmesine rağmen F.Bahçe'den daha organize, daha çağdaş, sistemli, ama F.Bahçe rakibinden oyunun büyük bölümünde daha mücadeleci, daha tatlı-sert idi. Ama herşey bir kenara, gece bembeyaz bir futbol gecesiydi. Tabii ki; maçın en çok konuşalacak ve tartışılacak olayı Ceyhun'un harika plasesinden yan direğe vurup, gol olan topun hakemler tarafından çizginin tamamını geçmemiş yorumuyla devam ettirilmesiydi. Ancak, burada tam anlamıyla bir orta ve yan hakem şanssızlığı yaşandı. Çünkü, Ceyhun plaseyi yaptığında yardımcı hakem henüz doğal olarak Trabzon savunmasıyla aynı hat özenini gösteriyordu. Plase ile birlikte gidene kadar, yani çizgiye inene kadar top çoktan direğin içine vurup, kalenin içindeki turuna başlamıştı. Ali Aydın'ın da yapacağı birşey yoktu. Bunun dışında maçın hakemleri de, tıpkı sahadaki futbolcular gibi geceden yüzlerinin akıyla çıktılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.